6

862 55 71
                                    

Jongin gözlerini araladığında vücudunda taze bir yorgunluk, hafif bir sersemlik ve mutluluk vardı. Saatlerini geçirdiği odanın kime ait olduğunu biliyordu, yataktan yayılan kokunun kime ait olduğunu bildiği gibi. Gözleri küçük odanın her bir yerinde dolaşırken  kulaklarına tatlı bir şarkı eşlik ediyordu diğer odadan. Parmaklarıyla şarkının ritmine eşlik ederken Sehun'un küçük odasının her bir yerini inceledi.

Onu küçük bir çocuktan ayıran çok fazla özellik yoktu Jongin'e göre. Odası profesyonelce dizayn edilmiş değildi aksine eşyalar bir yere fırlatılmış gibiydi. Dolaptan sarkan kıyafetler, yerdeki kirli kıyafetler, pencerenin altında kalan tablolar, masanın üzerindeki dağınıklıklık ve tüm dağınıklığın arasında ona el sallayan iki peluş oyuncağı görebilmişti Jongin.

Komodinin üzerinde duran telefonunu alırken içeride bir yerde mırıldanarak şarkı söyleyen Sehun'un gerçekten çalışmaya ihtiyacı olduğunu fark etmişti. Evi küçük olsa bile bir sürü gideri olduğundan emindi. Onu küçük yılanlarla dolu mekanına sokup, tanımadığı bir adamın önüne atamazdı rahatlıkla. Sehun'un anlaşmaya varmak istediği planın bir sonu olmadığını da fark etti o anda. Bu plan sadece bir boşluktu Jongin'in içinde sürüneceği, her an Sehun'a daha çok aşık olacağı, ilişkilerinin hiçbir yere gitmediği gibi sadece yatak içinde kalacağı bir şeye dönüşmesine neden olacak bir boşluktu. Jongin bir süre daha düşündü ona güzel bir iş vermek  aynı zamanda Sehun'u daima yanında tutmak istiyordu. Koruması yapamazdı çünkü bu zamana dek böyle bir şeye ihtiyaç duymamıştı ayrıca  söylediği anda bile bunun çok saçma bir şeye dönüşebileceğinden emindi. Onu doğruca mekanına sokmak istemiyordu. Baekhyun ya da başka biriyle doğrudan temas halinde bulunmasına izin vermek demek olurdu bu.

O düşünmeye devam ederken Sehun elinde bir tabak ve  kahve dolu bir bardakla içeriye girdi. Yatakta düşünceleriyle boğuşan, çıplak Jongin'i gördüğü anda olduğu yerde durdu. Onun hala uyuyor olduğunu düşünüyordu, sevimli bir şekilde onu uyandırır, ona bir şeyler yedirir ve daha sonra bir şeyler yaparlar diye kendince plan yapmıştı. Planın devamı romantik ve sevimliydi ama Jongin'i gördüğü anda yaptığı plan devre dışı kalmış, yerine onun tatlı yüzünü zevkten gözyaşlarına boğma fikri gelmişti.

"Uyanmışsın." dedi, bir saniyeliğine olsa bile düşüncelerini unutup yatağa ilerlerken. Jongin odanın ısısına daha çok alışmaya başlamıştı ama Sehun'un gözlerindeki ifadeyi görünce örtüyü kaldırıp atamadı. Yatağın içine bırakılan tabak kalp ritmini alt üst ederken kıkırdadı. Islak dudaklar boynuna dokunup hemen geri çekilirken onun için hazırlanmış sıcak kahve komodinin üzerine bırakılmıştı.  "Sana bir şeyler hazırladım. Şu romantik filmlere özendim diyebilirim  o yüzden..."

"Pankek severim." Jongin bıçağın ucuyla çikolatayı iyice bulaştırırken mırıldandı. Diğerinin dudaklarında büyüyen gülümseme her şeye değerdi. Jongin yavaşça özel pankeklerinin tadını çıkarmaya başladığında Sehun yatağa uzandı. Onu izliyordu, aklındaki düşünceler biraz sakinleşmiş sayılırdı ama yine de oradaydılar sadece şu an kontrol Sehun'un elindeydi.

"Bileklerin acıyor mu? Seni çok sıkı bağlamak istememiştim aslında."

Konusunu açana dek Jongin bileklerini unutmuştu bile sadece tadı nefis olan pankeklerini yemekle meşguldü. Tadı en az Sehun'un dudakları kadar nefisti, eğer kilo almayacak olsa her öğün yiyebilirdi. Gözleri bileklerine kaydı bir anda, hissedebilebilir bir şekilde acısı yoktu sadece bileklerini içe doğru kıvırdığında hafifçe sızlıyordu. Sehun'un neden bileklerini acıyıp acımadığını sorduğunu da o an anladı. Bileklerinin etrafı kırmızı bir izle çevriliydi. Tabağı yatağın içine bırakıp kahvesine uzandı. Erimiş çikolata dudağının kenarında kalmıştı kahvenin ıslaklığı bile o çikolata izini yok edemediğinde Sehun zihnini durdurmaya çalışarak doğruldu yattığı yerden.

Touche de Dieu / SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin