4: "bir garip dünya"

9.9K 917 661
                                    

BÖLÜM 4: BİR GARİP DÜNYA

Dakikalar önce soğuktan yanına sığındığım sobanın yanında şimdi de aşırı sıcaktan bayılacak gibi hissediyordum. Arası yoktu. Ellerimle kendimi yellerken bakışlarımı yanımda oturmuş tütün saran Feridun'a çevirdim tekrar. Belli ki bu işin ustalarındandı. Büyük bir özen ve dikkatle sardığı sigaralar kalem gibiydi.

"Ben de deneyebilir miyim?" diye sordum, meraklı bir ifadeyle. Sardığı sigaradan gözlerini çekip kaşlarını yukarı kaldırarak baktı bana. Onunla konuşmamı beklemiyor gibiydi. Her ne kadar bana iyi davranmamış olsa da insanlara kin güden birisi değildim. Genelde bu yüzden babam ne kadar salak ve kullanılmaya müsait bir insan olduğumu söylerdi ama elimde olan bir şey değildi. İnsanlarla istesem bile kötü olamıyordum. Öyle demek istememiştir, bilerek yapmamıştır, ya olsun bir daha yapmaz diye düşünürdüm hep. Bunun ne kadar aptalca olduğunun ben de farkındayım ama dediğim gibi huyum böyleydi.

İlk defa bana herhangi bir öfke kırıntısı olmadan bakıyorken, "Hiç sardın mı?" diye sorduğunda başımı iki yana salladım ve, "Hayır," diye cevapladım onu.

"O zaman olmaz." Tekrar işine döndü. Birkaç saniye dik ona baktım bir açıklama yapar diye ama umursamamıştı bile.

"Niye?"

"Yapamazsın şimdi, heder olur."

"O kadar zor değil ki. Doldurup sarıyorsun, yalayarak da yapıştırıyorsun işte. İzliyorum seni sabahtan beri."

Sanki ona hakaret etmişim gibi bir ifadeye büründü yüzü. Tütün onun hassas noktası olmalıydı. "Herkes öyle kolay saramaz. Hafife alma."

"Gayet de sarar." Bilmiş şekilde mırıldanırken sırıtmamak için kendimi zor tutuyordum. İfadesi her geçen saniye daha da sertleşirken yutkundu. Kendini zor tutuyor gibiydi. Sardığı sigarayı tabakasına koyduktan sonra parmaklarıyla bıyığını tarayıp bana baktı.

"Gel ulan buraya."

Dizlerimin üstünde birkaç adım atarak ona doğru yaklaştım ve karşısına oturdum. Bir anda heyecanlanmıştım ve elim ayağım birbirine karışmıştı. Şunu şöyle yap falan demesini bekledim ama o bir şey demeyince, "Ne yapmam gerekiyor?" diye sordum. Sırtını arkadaki yastığa verip kollarını göğsünde birleştirdi.

"Beni sabahtan beri izlemiyor musun? Yap işte." Sinsi bir sırıtış eşliğinde söylediğinde duraksayarak önümdeki malzemelere baktım. Tabii ki laf sokup yardım etmeyecekti.

Kendimden emin bir şekilde, "Yaparım," dedikten sonra beyaz, ince kâğıdı elime aldım. Adının ne olduğunu bile bilmiyordum. Arkadaşlarımla bir araya geldiğim ortamlar haricinde çok sigara içen biri olmadığımdan sanırım terimlere uzaktım.

Uzaktan izlerken kolay gözüken şey iş başa düşünce zor gözükmüştü şimdi. Tütünden bir miktar alıp elimdeki beyaz kâğıda koyduğum sırada karşımdaki adamdan bir homurtu döküldü. Gülmemek için kendini zor tutuyor gibiydi. Elalarımı ona kaldırdığımda eğlenir bir şekilde bıyığıyla oynadığını gördüm. Bu beni daha hırslandırdı.

Yeniden elimdekilere döndüğüm sırada kapı açılmıştı. Kenan ve Öztürk içeriye girerken ikisinin de bakışları bizim üzerimize kaydı. "Ne yapıyorsunuz?" dedi Kenan, ayağındaki ayakkabıları çıkarmakla uğraştığı sırada.

"Minik kaçak tütün sarmak istedi," diye cevap verdi Feridun. Sesi alay dolu çıkıyordu. Öztürk ve Kenan bana taktığı lakabı hoş bulmuş olacak ki ikisinin de dudakları alayla kıvrıldı. Bu duruma sinirim bozuldu. Onlardan küçük olabilirdim ama bu benimle dalga geçme hakkını elde ettikleri anlamına gelmiyordu.

Zamanın Eli Değdi Bize ✘ gayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin