Gözlerimi sımsıkı yumdum ve annemin nasırlı ellerini daha çok sıktım.Kalın botların yerde bıraktığı tok sesler artıyordu.Gelmişlerdi artık.Doğduğum andan itibaren ve kendimi bildim bileli bunun bilincinde yaşamıştım.Gelecekler ve beni götüreceklerdi.Her zaman annemin binbir güçlükle hazırladığı kahvaltılar olmayacaktı.Biliyordum.Sıra ben ve benim gibilerdeydi.1.Dünya Savaşı sadece büyük şehirlerde etkisini göstermemişti.Artık haritadan silinmeye yüz tutan kücük kasabamızda savaş sonu büyük bir isyan başlatıldı.Benim atalarım isyanın başından itibaren ön sıralardaydı.İsyan bastırıldığınde ise bu uygulamaya başladılar.İsyanı başlatanların soyundan gelenlerin en zekileri,en başarılılarını alıp kendi oyuncakları yapıyorlardı.Kasabamız onların elleri altında titriyordu.
Annemin hıçkırığını duyduğumda veda vaktinin geldiğini anlamıştım.Bitiyordu herşey.17 yaşındaydım ve artık alınmamın zamanı gelmişti.Annem iç çekti ve gözlerini açmadan "Hayır." diye fısıldadı.Beni kendine çekti.
"Anne." dediğim anda "Hayır!" diye bağırdı ve artık parçalanıp kanayan dudaklarımı iyice ısırdım.Kapı attıkları tekmenin etkisiyle hızla açıldı ve duvarda tok bir ses bırakarak gıcırdadı.Baştan ayağa simsiyah giyinmiş Istobera'nın adamları eski salonumuza girdi.Gözlerini bana çevirdiler ve ilk defa küçük bir çocuk gibi anneme sığındım.
"Jeanine Flynn?"
"Benim." diye fısıldadım.Gözlerimi annemin etrafı kırışık gözlerinden ayırmıyordum hiç.
"Ayağa kalk." dediklerinde anneme daha da sıkı sarıldım.Sarsılarak ağlamaya başladığımda o da ağlıyordu.
"Seni çok seviyorum güzelim."
"Anne." diye fısıldadım olanların bilincine daha çok vararak.
"Anne beni bırakma."
Bu cümlem onlara yetmiş olmalıydı ki gelip kolumdan çekerek çıkışa doğru sürüklediler.
"Anne!" diye çığlık atarken artık boğazım parçalanacakmış gibi hissediyordum.
"Bırakın beni! Anne!" Ağzımdan dökülen son sözcükler olmuştu ve sarı sıvı dolu şırıngayı boynuma batırdıklarında herşey kaybolmuştu.
**********************************
Gözlerimi araladıgımda metalin keskin kokusu burnuma doldu.
"Uyandı." dedi yabancı bir ses.Başımı çevirdiğimde siyah kalın çerçeveli gözlükleri olan döpiyesli bir kadın görünce yüzümü buruşturdum.Gözlerini bana dikti.
"Bilgi." dedi sadece ve duvardaki dev ejrandan bilgilerim ve fotoğraflarım dökülmeye başladı.
"Jeanine Flynn.Seviye 6.Zeka seviyesi yüksek.Başarı oranı tahmini %94."
"Harika." diye mırıldandı karşımdaki kadın.
"Demek meşhur Flynn soyunun son basamağındansın." Derin bir nefes alarak rahatsız edici,boş bir bakış atmaya çalıştım ama ne kadar başarılıydım bilmiyordum.
"Babanı tanıyor musun Jeanine?" dedi tanımadığımı bilerek.Gülümsemesi iyice yüzüne yayıldı.
"İsyanın öncüleri sizin soyunuzdu.Baban da büyükbabandan sonra en çok ses getiren olaylarda ön sıralardaydı.Kadere bak sen.Bir Flynn daha elimizde."
"Bu yaptıgınız bombok saçmalıkt-"
"Lafımı bitirmedim küçük kız." dedi çenemi sıkarak.
"Baban Louis Flynn bizi epey zorladı.Ona ne yaptığımızı,seçtiği yolu biliyor musun?" Dişlerimi sıktım.
"İsteğiyle askerimiz olmadı bizde onu köleleştirdik.Başarı seviyesi yüksek olsaydı onu eğitmeye razıydım ama o bunu seçmedi."
"Ne bekliyordunuz?" dedim ruhsuzca.
"Sizin köpeğiniz olmasını mı?"
"Sen ne oldu sanıyorsun ki?" dedi sinirle.
"Onunda beynini yıkayarak köpeğimiz yapmadık mı?"
Sinir ayak ucumdan yükselerek beynime ulaştı ve yanımdaki askerleri umursamayarak gerildim.Karşımdaki kadının suratına tükürdüğümde yüzünden bunu beklemediği okunuyordu.Elinin tersiyle önce yüzünü sildi,ardından bana tokat attı.
"Şunu toplama odasına götürün." fiye tısladı.Kolumu çekmeye çalışarak gidiyordum ki kolumdan tuttu ve kendine çevirdi.
"Yakında canını çok yakacağım Flynn."
"Arayı açma güzelim." dediğimde askerler varlığını hatırlatmak ister gibi silahı sırtıma bastırıp beni öne doğru ittiler.Toplama odası dedikleri yer kocamandı ve her kasabadan insanla doluydu.Ağlıyorlardı.Ağlamayı çoktan kesmeme rağmen korkuyordum.Lanet olsun ki çok korkuyordum.Aralarına geçtiğimde bana bir numara verip diğerlerinin yanına götürdüler.Sonunda ismim okunduğunda beni kollarımdan tutup kaldırdılar ve başka bir odaya soktular.İçeriye geçtiğimde buranın da fazla kalabalık olduğunu fark ettim.Benim yaşlarımda yada benden büyük olan eğitmenler vardı.Hepsi simsiyah giyinmişti ve bellerine birer silah sıkıştırmışlardı.7 grup halindeydiler.Beyaz saçlı bir adam önündeki tuşlara bastı ve birkaç saniye sonra ekranda adımla beraber fotografım belirdi.Diğerleri gülüp laf atmaya başladılar.Fısıltılar yükselmişti.
"Şu surata bak.Tanrım bir de 6. Seviyeden.Lütfen ben eğitmeyeyim."
Başımı çevirdiğimde ağzımı açıp bir şey söyleyecektim ki mavi gözleri gördüğümde duraksadım.Bana büyük bir dikkatle bakıyordu.Gözlerinde sinir ve iğrenmeyi görebiliyordum.Kemikli yüzünde hiçbir iz yoktu.Dudakları ne çok dolgun ne de çok inceydi.Yüzünde sert bir ifade vardı ve giydiği kıyafetten kasları çıkacakmış gibi duruyordu.Abartı değildi ama azımsanacak bir tarafı da kesinlikle yoktu kaslarının.Kumral saçları asi görünecek şekilde dağınıktı ve birkç teli alnına dökülüyordu.Onları oradan çekmek istedim ama bu istek anında kayboldu.Gözüm yakasındaki karta gitti ve ismi dudaklarımdan istemsizce döküldü.
"Erebus." diye fısıldadım.
"Gece tanrısı." Monitöre bakmayı kesmiş sadece ona bakıyordum.Bakışlarımı tekrar gözlerine çevirdiğimde öyle bir bakıyordu ki bakışlarımı kaçırmak zorunda kaldım.Dev ekran bana gülüyormuş gibi o sözcükleri söyledi:
"Jeanine Flynn.Seviye 6.Başarı oranı tahmini %94.Koğuş 21.Eğitmen Seviye 2:Erebus."
Ve mavi gözler kısılmış bir şekilde tekrar bana döndü.
YORUM YAPMAYI VE OY VERMEYİ UNUTMAYIN ARKADAŞLAR.TEŞEKKÜRLER :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSİZ
Teen FictionBir çift mavi göz size ne ifade ediyor? Acı,umut,pişmanlık,aşk,heyecan? Jeanine için hiçbir şey ifade etmeyen o gözler,artık yıkımı sembolize ediyordu. Ya sonra? Yıkımdan geriye ne kalacaktı? Öfke ve hayal kırıklığımı? Hayır. Sadece hissizlik.