3.BÖLÜM:ÇIĞLIK

125 5 3
                                    

Dakikalar olmuştu ve ben hala bu lanet olası yerdeydim.O kadar insan ayağa bile kalkamıyordu.Hala tedavi sırasının bana gelmesini bekliyordum.Eğitmenler bir köşeye geçmiş acı içinde kıvranmamızdan zevk alıyordu.

Adım okunduğunda askerler sedyeyi kaldırıp taşıdı.Doktor yaklaşıp ayağımı kaldırdığında tırnaklarımı avucuma batırdım.

"Derin nefes al."

"Dakikalardır bunu yapıyorum zaten."

"Sadece yardım etmeye çalışıyorum." İç çektim ve derin nefesler aldım.Elindeki cımbıza benzer aletle ayağımdaki parçaları çıkarıp metal kaseye koydu.İş hijyenik malzemelerle silmeye gelince pek de hoş sayılmazdı.Acıdan dişlerimi sıkıp başımı arkaya bıraktım.Yine ağlıyordum.Kanı temizlemek için elindeki bezi açık yaranın üzerinde gezdirince sonunda ufak bir çığlık attım.

"Nasıl yapılacağını ögretmediler mi sana ahmak?" Erebus'un sesini duyduğumda nefretle gözlerimi araladım.Genç doktorun elindeki bezi çekti.

"Ben yaparım."

"İstemiyorum." Ayağımı çekecekken bileğimden sıkıca tutup çekti.Gözlerime bakıyordu yine.Gözlerimi kaçırmadan bakmaya çalıştım ama yapamadım.Bezi yavaşca yarada gezdirip temizledi.Canım acısada bir tepki verip sevindirmek istemiyordum.Birkac eğitmenin Erebus'a onaylamayan bakışlar atıp fısıldadıklarını gördüğümde ona baktım.

"Bana bakmayı kes."

"Bakmıyorum."

"Evet bakıyorsun." İç çektim ve sargı işi de bittiğinde ayağa kalkmak için doğruldum.Ellerini silerken bana bakıyordu. Daha sonra birşey demeden tekrar eğitmenlerin yanına geçti.Hemşirenin yardımıyla başka bir odaya taşındım ve bana ayrılan yatağa yerleştirildim.

Birkaç gündür buradaydım.Sürekli tedavi yapıldı ve özel kremler sürüldü.Hiç anlamıyordum.Madem bu kadar değerliydik neden bu kadar acı çektiriyorlardı ki?

Sonunda tedaviler de bittiğinde hepimiz iyi kötü yürüyebilecek haldeydik.Ellerimi saymazsak bende iyi haldeydim.Parmaklarım ve avuç içlerimdeki yaraları sırf gururumdan ve sinirimden tedavi ettirmemiştim.Acısı şimdi çıkıyordu.Koğuş 21'e geri dönmek zorundaydım ve bu can sıkıcıydı.Kapının önünde Erebus'u beklemek zorundaydım.Koridorun başında onu gördüğümde başımı başka bir yere çeviremeden göz göze geldik.

"Sonunda iyileştin ha?" Cevap vermedim.Kapıyı açtı ve içeri geçtim.

"Komodindeki ilaçları al iç.Yarın eğitim var."

"Bu sefer neyin üzerinde yürüyeceğiz? Yanan kömürler mi yoksa kızgın demirler mi?"

"Bunu izlemek için para verirdim."

"Hiç şüphem yok."

Kumandayı alıp televizyonu açtı ve gidip siyah deri koltuğa uzandı.Birşeyler bulup bu haldeyken kafasına vurup öldürmeyi düşünüyordum.Yatağa uzandım ama bir türlü uyuyamadım.Doğruldum.

"Şu lanet televizyonu kı-" Uyuyordu.Ellerini birleştirmiş yüzünün altına koymuştu.Dudakları hafifçe aralanmıştı ve saçları iyice dağılmıştı.Kaslı göğsü yavaşca inip kalkıyordu.Bir ara uyandırmayı düşündüm ama sonra vazgeçtim.Televizyonu kapayıp tekrar yatağa döndüm.Sabaha kadar sancıdan uyuyamamıştım.Ayaklarım fena sızlıyordu.İlaçları bilerek içmemiştim.

Güneş doğduğunda ben doğrulmuş sırtımı duvara yaslamış resmen kıvranıyordum.Midem bulanıyordu.Fazla ses çıkarmış olmalıyım ki mırıldanarak uyandı.

HİSSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin