A/N: baaaAZEN SADECE KÜFRETMEK İSTERSİİİNNNN fuck you chanyeol! neyse bu biraz daha uzun öncekinden ama çok değil... söverken satır arası yoruma bırakın da birlikte küfredelim ;D
***
Chanyeol ertesi gün uyandığında Baekhyun'u mutfakta bulmuştu.
Küçük çocuk mutfakta dolanıp Chanyeol'ün o ana kadar bir ya da iki kez yakmış olduğu taş fırında pişireceği ekmek için hazırlık yapıyordu. Chanyeol'ün siyah çayını demlemiş ve bir fincanla birlikte demliği koyup masanın tezgâha uzak köşesine bırakmıştı. Küçük bir tabakta tatlı kurabiyelerden bekliyordu kendisini ve Chanyeol Baekhyun'un kahvaltı yapmayı sevmediğini nereden bildiğine kafa yoruyordu aptalca.
Alfa tarafından izlendiği sırada alt dolaplardan un kutusunu çıkarmış ve tezgâha bırakmakta olan Baekhyun hamur yoğurmak için kap çıkaracağında Chanyeol'ün söveye dayanmış bedenini gördü.
"Günaydın." Şaşkınca gülümseyerek söylediğinde Chanyeol'den de bir gülüş kapmıştı.
"Sana da günaydın." Hem de gür bir gülüştü. Sesi duvarlardan sızıp etrafta sabah rutinlerinde ilerleyen sürü üyelerine ulaşmıştı hızla.
Baekhyun gözlerini kırpıştırdı ve "Çayını hazırladım. Yanında tatlı bir şeyler iyi gider diye Yejin-ssi'nin getirdiği kurabiyelerden koydum." dedi masayı işaret ederek. Bu sabah üstünde Chanyeol'ün tişörtü yoktu. Jongdae'nin getirdiklerinden bir tane yazlık tişört vardı ve altında da aynı keten şortu altındaydı. Tişörtün grisi saçlarını ve parlayan gözlerini öne çıkarıyordu. Chanyeol Baekhyun'un üstünü süzdükten sonra kaşlarını kaldırdı. Kendisi de altındaki gri eşofmanı ve beyaz tişörtü ile Baekhyun'u tamamlıyordu.
İlerledi ve masaya oturarak demlikten fincana çayını döktü. Baekhyun'u izleyerek bardağından bir yudum aldı.
"Pek yemediğini gördüm sabahları. Başta çorba yapacaktım ama bu aklıma geldiğinde fikrimi değiştirerek çay demledim." Baekhyun üst dolaplardan derin bir kap aldı ve undan içine koyduğu sırada mırıldandı. "Eğer istersen kahvaltı hazırlarım ama—"
Chanyeol çayını yuttu ve Omeganın lafını kesti. "Baekhyun, hiçbir şeye gerek yok." Fincanı tabağına yavaşça bıraktıktan sonra ekledi. "Çay çok güzel olmuş, ellerine sağlık. Müteşekkirim fakat erkenden kalkıp uğraşmana, ya da beni düşünmene gerek yok. Sana ağırlık olmak istemiyorum." Un bardağını elinden bıraktıktan sonra başını yavaşça kendisine çevirmiş küçüğüne baktı Chanyeol. Omuz silkti. "Ne uykundan feragat etmene gerek var, ne de beni düşünmene."
"Ama ben bunları yapmak istiyorum." Baekhyun'un kırılmaz sesiyle söylediğinden sonra mutfak sessizliğe gömüldü. Chanyeol bardağının ağzında parmaklarını dolaştırdı ve kaşlarını çatarak düşüncelere daldı. Baekhyun da hala Alfa'nın kendisini geri çekmeye çabalayışından dolayı her yerine nüfuz etmiş siniriyle boğuştu. "Bu çok mu anormal?" Sesini kontrol etmeye çalışarak ve bunda başarılı olarak konuştu, ardından da yutkundu. Gözlerini Chanyeol'ün gözlerine dikti. "Yapayalnız duruyorsun. Etrafında seni sevenler, sana saygı duyanlar, sana hayran olanlar dolu, ama kendini yapayalnız bırakıyorsun." Artık sesini kontrol etmesi zorlaşıyordu. "Beni yalnızlığımdan kurtarmaya ve iyileştirmeye çalışıyorsun. Ben de bunları senin için yapmaya kalkıştığımda gereği yok diyorsun." Tezgâhın kenarını kavrayan eli beyaz kesilene kadar kasıldı. Avucundaki mermeri sıkıyordu. "Mecbur değilsin. Kendine işkence etmeye mecbur değilsin."
Chanyeol Baekhyun'un titreyen sesiyle söylediği son kelimelerin ardından öylece bakakaldı. Gri gözlerde dolaşan öfke ve titreyen gece göğünden derin göz bebekleri, Chanyeol'ün dilini damağını kurutmuş, konuşacak söz bulmasını engellemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ateşle oynamak
Fanfiction"Bu sefer sen geç kaldın." "Bu sefer de benim işlerim yoğundu."