bir

192 16 13
                                    

A/N: VAZZZGEÇTİM EDİTLEMİYORUM HATALARIMI GÖRMEZDEN GELİRSENİZ ÇOKKKK MEMNUN OLURUM <3 <3 <3 <3 ehehe 💋💋💋💋

İnsanlığın en büyük kusuru doğayı, var oluşu, dengeyi, düzeni kendilerinden ibaret sanmalarıydı. Egolarıydı. Yok oluşa bu getirmişti medeniyetleri. Geçmişte de böyleydi, gelecekte de böyle olacaktı bu.

Teknolojinin en parlak çağını yaşadığı vakitler insanların bir bir insanlığını yitirdiği zamanlardı. Çöküş böyle başlamıştı. Tarih tekerrürden ibarettir dostlar. Her şey birbirini takip eder ve nerede başladıysa oraya döner. Nasıl başladıysa öyle sonlanır ve yokluktan gelişini yokluğa dönerek bitirir.

Büyük balık küçük balığı yer. Doğanın kanunu bu. Güçsüz, güçlüyü var etmek için yaşar. Çünkü güçlü olan güçsüz olmazsa kim olduğunu bilemez, ne olduğunu göremez. Küçük serçe küçük kediye, küçük kedi küçük köpeğe, küçük köpek büyük köpeğe, büyük köpek ise büyük kediye, büyük kedi ise akbabaya yem olur. Düzen belirlidir. Fakat insan bu düzeni bozmuştu.

Küçük varlığını küçük icatlarla devasa hale getirmiş, dünyanın düzeninde kendisine ayrılmış parçayı beğenmemiş, fazlasını istemişti. Kendini koruma ve hayatta tutma çabası ile başlamış silahlar serüvenlerine insanların güçlenmesi, özgüven kazanması ama cesaretlerini yitirmesi ile uzaktan ölüm saçar hale getirilmişti. İnsanlık, aç gözlülük ile silahlar yapmış, silahları önemsiz bırakacak hain aletlerle ise artık savaşları başlamadan bitirir olmuşlardı.

Ama doğa, düzeni konusunda ısrarcı bir anneydi. Tek istediği yavrularını korumak olsa bile eğer herkese zarar veriyorsa yavruları, vazgeçmeyi de biliyordu. Küçük uyarılar, göz dağlarına dönüşmüştü. İnsan ise umursamazlığı ile kendi sonunu çizmişti. Bütün uyarı, bütün belirtilere rağmen dünyayı kendisinden ibaret sanan insanoğlu hatasını sona vardığında anlayacaktı.

Düzeni bozan insanlığa öyle bir bela vermişti ki doğa, insanlık yok olmayı, ölümün ne olduğunu, korkuyu, can acısını, tek olmadığını, savaşları başlamadan bitiren, istediğini yapan meşhur insanlığın aslında hiçlikten ibaret olduğunu hatırlatmıştı onlara.

Vahşi yaşamı insanlığın tasmasından kurtarıp serbest bırakmıştı. Pençelerini keskinleştirmiş, dişlerini bilemişti. Gözlerini açmış, bilinçlerini uyandırmıştı. Vahşetten, acıdan, birer eğlence aleti olarak kullanılmaktan, canlı olduklarının göz ardı edilip birer eşya gibi kullanılmalarından bıkan vahşi yaşam, intikamını almakta tereddüt etmemişti.

Git gide küçültülen yaşam alanlarını terk etmişlerdi ilk olarak. Dünya çapında yankı uyandıran haberler sonucu otlaklarda, ağaçlar arasında, çayırda çimende hiçbir hayvan kalmadığı duyulmuştu. Bir gecede bütün hayvanlarının soyunun tükenmesi, herkesi korkuya boğmuştu.

Sonrasında ise ortadan kaybolmuş bütün hayvanlar şehirlerde dolaşır olmuştu. İnsanların silahlarını tanır olmuştu. Ölümden kolaylıkla kaçmış, göründükleri gibi kaybolmuşlardı.

Ardından ise çiftliklerdeki hayvanlar havaya karışmış gibi kaybolmuştu. Önlerine engel olarak konulmuş kapalı kapıların kırıkları, yerlerdeki parçalar ya da kıymıklar dışında tek bir iz bile yoktu geride. Ardından hayvanat bahçelerindeki çalışanlar öldürülmüş, senelerce kendilerine efendi olmuş insanları ortadan kaldıran hayvanlar bir bir yok olmuştu.

Penguenler mucizevî bir şekilde denizi bulmuş yurtlarına dönmüş, kaplanlar şehre çıkıp insanlar arasında dolaşmış ve kim olduğunu, asıl yırtıcının kim olduğunu hatırlamak için, hatırlatmak için önüne çıkanı parçalamıştı. Kendilerine edilmiş işkencelerden bıkmış usanmış aslanlar sirklerden kaçmış, üstlerine savrulan kırbaçları tek pençe ile ortadan ikiye ayırıp sırtlarındaki, pençelerindeki, bacaklarındaki bütün yaraların, çektikleri bütün acıların intikamını almıştı.

ateşle oynamakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin