ー2, dilhun çiçek.

110 20 3
                                    

ー2012, 28 Haziran

Yukhei her zamanki gibi sabahın köründe uyandı. rutin olarak yaptıklarını bitirirken çiçekli bahçesine ve caddeye bakan camının önüne elindeki kahve kupasıyla oturdu. sıcak ve koyu kahveyi yudumladı, birkaç ay sonra ilk seferine çıkacaktı.

içinde hoşnut fakat alalekser* bir huzursuzluk oluşuyordu.
(alelekser* genellikle.)

Renjun'i yalnız bırakma fikri onu yıkıp geçiyordu, çocukluk aşkının hasretini yeterince çekmişti zaten. Yukhei, telefonuna gelen mesajla telefonunu güç düğmesinden açtı.

mesaj Renjun'dendi. şaşkınlıkla kahve bardağını bıraktı ve telefonu eline aldı Yukhei.

'Yukhei, gitmek zorunda mısın?'

mesaj Yukhei'iyi şaşırtmış, biraz da mutlu etmişti aslına bakılırsa. Renjun'in onu düşündüğü fikri hoşuna gitmişti. uzun parmaklarını telefon ekranında gezdirdi.

'Üzgünüm, Renjun.'

Yukhei, telefonu yeniden güç düğmesinden kapadı. içine bir yumru oturmuştu. mesaj sesi gelmediğinde görüldü yediğini anlamış ve derin bir iç çekmişti...

Yukhei kahvesini bitirip lavaboya bırakırken kendini affettirmek için ne yapacağımı kuruyordu aklında.

odasına gidip üzerine beyaz bir kazak, altına buz mavisi kotunu giymişti. üzerine aldığı açık gri kaban ve giydiği gri botlarıyla kendini dışarıya atmıştı.

kar henüz yağmaya başlamamıştı fakat soğuğu insanı çarpacak kadar etkiliydi. Yukhei, tanıdık çiçekçinin önünden geçerken duraksadı, Renjun için çiçek alacaktı.

içeriye girdiğinde çiçek havası ve hafif sıcak hava dalgaları Yukhei'inin gülümsemesine sebep olmuştu.

içerideki çiçeklerde göz gezdiren Yukhei, pembe güllerin olduğu buketi gördü. buketin pembesi, aklına Renjun'in dudaklarını getirmişti.

Yukhei aptallığıyla afallasa da belli etmeden buketin parasını ödeyerek almıştı. çok beklemeden hızlı adımlarla yakın olan Renjun'in evine yürüdü.

tanıdık mahallede dar sokaklar insanın içini huzurla dolduruyordu. saksısı asılı olan camı gördüğünde ister istemez gülümsemişti yeniden.

küçük binadan içeri girdi ve kapı no'su 4 olan Renjun'in kapısını çaldı. kapıyı açan Renjun değil, Shotaro idi. Yukhei şaşırmıştı, delici bakışlar atıyordu karşısındaki Japon çocuğa.

Shotaro geriye doğru çekildiği gibi Yukhei içeriye dalmıştı, elindeki buketin sapını sıkıyordu. koltukta üzeri örtülü şekilde uzanan Renjun'i görmeyi beklememişti.

derin bir nefes verip koltuğa doğru ilerledi, Renjun'in önünde dizlerinin üzerine oturdu ve büyük elleriyle Renjun'in ellerini kavradı.

'Aman Tanrım Renjun, ne bu halin?'

Renjun her zamanki gibi trip atarcasına elini çekti. Yukhei yavru kedi bakışları attı küçük adama, elindeki buketi uzattı.

Renjun yumuşamıştı, sevdiği adam onun için çiçek almıştı. bir süreliğine hasta olduğunu unutup kollarını Yukhei'inin boynuna sardı.

'Lütfen gitme Yukhei, lütfen.'

Yukhei küçük bedeni sakinleştirmek için uğraştı dakikalarca. dargın olmayacağına dair söz aldığında büyük koltukta yanına küçük bir çocuk gibi kıvrıldı.

AAAAAA BAŞARDIM SANIRIM 2. BÖLÜMÜ ATTIM 😭

hehe, umarım beğenirsiniz.. 💕✊🏻

ーokyanusun ortasında kaybolmuş bir su damlası,, luren Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin