~Drama~

91 5 0
                                    

İlk dersimiz -aşırı sıkıcı- dramaydı bu yüzden hepimiz İngilizce dersine yorgun argın yürüdük. Ben Nadima ile diğerlerinin gerisinde kaldım çünkü Kara'ya çok sinirlenmiştim. Nadima'nın Kara'nın söylediklerini gerçekten anlayıp anlamadığını bilmiyorum ama Kara'nın beni azarladığını anladığı ortadaydı, çünkü Bana gülümsedi ve beni anladığını gösteren bir şekilde omuz silkti. Ben de ona gülmeye çalıştım.

Stüdyoya girer girmez, drama öğretmenimiz Bayan P Nadima'ya seslendi. Çok da iri yarılı bir kadın sayılmamasına rağmen rengârenk gepgeniş elbiseler giyiyor, ayakları olan bir sirk çadırı gibi duruyor ve sürekli konuşuyor.

"Sen yenisin!" dedi heyecanlı bir şekilde.

"Gözünden de bir şey kaçmıyor, değil mi?" diye fısıldadı Lily. Sırıttım. Nadima'yı fark etmemek zor olurdu, çünkü sınıfta başörtüsü takan ondan başka kimse yoktu. Bayan P devam etti. "Merhaba, merhaba! Yeni birini görmek ne kadar da hoş."

Nadima bana ürkek bir bakış attı ama Bayan P'nin bitecekmiş gibi gözükmeyen konuşmasından kaçış yoktu.

Bayan P, "Sene ortasında okul değiştirmenin muhtemelen biraz zor olduğunu biliyorum ama bu aslında harika. Çünkü bugün gerçekten çok heyecan verici yeni bir projeye başlıyoruz ve herkes kendine bir eş bulmak zorunda," diyerek devam etti.

Göz ucuyla Kara'nın Lily'e eş olduklarını belirten bir şekilde kafasını salladığını gördüm. Onları görmezden geldim.

Bayan P, Nadima ile konuşmaya devam etti: "Ancak sınıf mevcudu düşük olduğu için önceden tek sayı olduğu için ya bir kişi tek başına kalıyordu ya da üç kişi bir grup oluyordu. Şimdi sen aramıza katıldığında göre herkes eş olabilir, değil mi? Bu çok iyi oldu. Harika! Aramıza hoş geldin, hoş geldin ve... Pardon, adım ne demiştin?"

Nadima cevap vermedi. Gözleri önce bana sonra Bayan P'ye döndü. Bütün sınıf çaresizce gülmemeye çalışıyordu. Bayan P Nadima'ya soru sorarcasına dik dik bakıp "Hmm?" diyerek Nadima'nın cevap vermesini bekledi. İkisini de bu durumdan kurtarmak için öne atıldım. "İsmi Nadima. Pek ingilizce bilmiyor,"  dedim. Bayan P'nin hoş geldin konuşmasının tamamen vakit kaybından başka bir şey değildi. Bunu biliyorduk, o da biliyordu ve daha da kötüsü bildiğimizi biliyordu. Yüzü düştü ve bütün sınıf kahkaya boğuldu.

Neyse, bu "gerçekten çok heyecan verici yeni proje"bin dönemin geri kalanında üzerinde çalışacağımız sıkıcı bir hikâye anlatma fikri olduğu ortaya çıktı. Nedense bir kutu hakkında bir hikâye uydurmamız gerekiyordu. Bir kutu. Neden? Gerçekten, bu fikirleri nereden buluyorlar? Sonra da dönem sonunda hikâyeyi bütün sınıfın önünde canlandırmamız gerekiyordu.

Ne kadar da harika!

Hikâyeleri sevmiyorum. Canlandırma yapmayı sevmiyorum ve bütün 5-R'nin karşısında saçma sapan bir hikayeyi canlandırmaktansa dönemin geri kalanı boyunca her gün kızartılmış kurtçuklar yemeyi tercih ederdim.

Tekrar ediyorum, ne kadar da harika!

Sınıfın geri kalanı eş olmaya başlamıştı bile. Kara Lily'i kapmıştı. Chloe ve Elly de eş olmuştu. Ben de Nadima'nın kolunu tuttum ve yer bulmak için onu alıp götürdüm. Kirli zemine bağdaş kurup oturduk. Dersin gelir kalanında hikâyelerimizin ana fikrini bulmamız gerekiyordu, bu yüzden etrafımızdaki herkes konuşup bir şeyler not alıyordu.

Nadima'ya baktım, o da bana baktı. Ne yapmamız gerektiği hakkında HİÇBİR FİKRİ yoktu ve benim de bunu nasıl açıklayacağım hakkında HİÇBİR FİKRİM yoktu.

Ne kadar da HARİKA

Bayan P, herkesin dedikodu yapmak, başkalarına mesaj atmak ve You Tube'da video izlemek yerine gerçekten hikâyeleri üzerinde çalışıp çalışmadığını kontrol etmek için etmek için etrafta dolaşıyordu. Evet, 5-R'yi oldukça iyi idare ediyor.

Nadima ve bana boş boş baktı. Kibarca ama boş boş. Derin bir nefes aldım ve "Önceden de söylediğim gibi Nadima pek ingilizce bilmediği için bunu yapmak biraz zor," dedim.

"Belki mimiklerinizle bir şey yapabilirsiniz" dedi neşeli bir şekilde. "Hayal gücünüzü kullanın!" diyerek heyecanlandı. Ve süper strar Kara ve onun yardımcı oyuncusu Kilit ile konuşmak için bir renk hortumu gibi dönerek uzaklaştı.

Bu arada bildiğim kadarıyla Kara neredeyse doğduğundan beri drama kulübünde. Belki doğmadan önce bile olabilir. Bir ajansa kayıtlı ve geçen dönem bir reklamda oynamıştı. Evet, halılar için üretilen leke çıkarıcı reklamında gördüğünüz, ödül almaya layık bir performans sergileyen, merdivenlerden koşarak çıkan ayaklar Kara'nın ayakları. Onun için bir sonraki durak Hollywood olur herhâlde. Orada çok büyük halılar var, değil mi? Kırmızı olanlardan.

Bayan P başka bir çifte geçene kadar bekledim, sonra da "uzman kişinin" ne yaptığını görmek için Kara ve Lily'e doğru yaklaştım. Nadima çantalarımızı yanında sürükleyerek beni takip etti.

Kara "Gerçekten dramatik bir yere ihtiyacımız var," diyordu. Sonra abartılı bir şekilde iç çekti ve Lily'e el çırptı. "Tamam! Buldum! Bebeği karın içinde bulsa nasıl olur?"

Lily kafasıyla onu onaylayarak "Bu gerçekten iyi bir fikir dedi," dedi.

"Veya halka açık bir tuvalette bulabilir belki?" diyerek araya girdim.

Kara, "Tuvalette mi? Niye bir bebeği tuvalette bırakırsın ki?" diye tersledi.

Övünmek gibi olmasın ama çok mantıklı bir şekilde, "Biri onu bulsun diye," dedim. "Ayrıca donarak ölme ihtimali de daha az."

Kara tükürür gibi konuşarak "Tanrı aşkına!" dedi. "Bu dramatik hikâye anlatımı. Bir pembe dizi bölümü değil!"

Omuz silktim.

Lily, "Sizin hikâyeniz ne hakkında?" diye sordu.

"Daha bir şeyler bulamadık."

"Yani sen bulamadın," dedi Kara. "Nadima'dan bunu yapmasını bekleyemezsin, değil mi?"

Nadima adı geçince kafasını kaldırdı ve Kara'ya soru soran gözlerle baktı. Aslında oldukça sert bir şekilde baktı ve rahatsızlık verecek kadar uzun bir süre bakışlarını ondan ayırmadı. İşte bu Nadima! diye düşündüm. Kendisini savunabilen biri olacağını biliyordum.

Kara'nın yüzü pembeleşti. "Umarım buraya fikirlerimizi çalmaya gelmemişsindir, Jaz," dedi. Belli ki en iyi savunma şeklinin bu şekilde saldırmak olduğuna karar vermişti.

Karda bebek bulmaktan daha iyi bir fikir ortaya çıkaramazsak bayağı çaresiz bir durumda olurduk.

"Bir sürü fikrim var, teşekkür ederim. Eminim Nadima'nın da bir sürü fikri vardır. İngilizce konuşamıyor olması aptal olduğu anlamına gelmez."

Lily, "Aptal olduğunu söylemedi!" dedi.

Kara kendini beğenmiş bir şekilde "Evet! O kelimeyi kullanan sendin. Ben değil," dedi

Lily aşırı derecede utanmış gözüküyordu çünkü Nadima kollarını bağlamıştı ve ikisine de meydan okuyan bakışlar atıyordu. O sırada zil çaldı. Lil bana özür dileyen gözlerle baktı ama çantalarını alıp çıkarken hâlâ Kara'nın peşinden gidiyordu. Nadima bana çantamı uzattı ve biz de arkalarından çıktık. Bir şekilde yine Lily ve Kara ile yan yana gelmiştim. Ne kadar da harika.



Vote atmayı unutmayın...

(Devamı var)


Çikolataca Konuşur Musun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin