Annem ev broşürlerini mutfak masasında unuttuğunu fark ettiğinde okul yolunu neredeyse yarılamıştık.
Annem aniden frene basarak "Olamaz!" diye bağırdı. Her taraftan fren ve korna sesleri geldi.
Emlakçı bir annenizin olmasının kötü yanı arabayla okula giderken ölme ihtimalinizin olması. Annem her zaman bizi okula bırakmayı ve ilk randevusuna gitmeyi aynı anda yapmaya çalışıyordu.
"Tamam, tamam!" diye mırıldandı ve anında trafiğin en yoğun olduğu zamanda üç noktalı dönüş yapmaya başladı!
Koltuğuma tutunarak "Anneeee!" diye çığlık attım.
"Üzgünüm ama sizi bıraktıktan hemen sonra bir randevum var. Hepiniz okula birazcık geç kalacaksınız ."
Dan "Bizim için değişik olacak," diye mırıldandı.
Sonunda okula gittiğimizde okul terk edilmiş gibi duruyordu. Ben de çantamı göğsümde sıkı sıkı tutup koşmaya başladım. Arkamdan bir ses "Jaz Watson! Koşmak yok!" diye bağırdığında binaya girmiştim bile.
Bana seslenen kimdi tahmin edin: Baş düşmanım Bay Y tabii ki.
"Geç kaldım efendim!" dedim.
"Peki bu kimin suçu?"
"Aslında benim değil! Annem..."
Elini havaya kaldırdı. "Bana bahaneni söylemene gerek yok, bütün bahaneleri duyduğuma emin olabilirsin."
"Ama koşmazsam yoklamaya geç kalacağım!"
"Büyük bir ihtimalle öyle olacak, ama şu anda koridorda koştuğun için basın belada. Ve bana karşılık vermeye devam edersen muhtemelen yoklamaya da geç kalacaksın," diyerek kendini beğenmiş bir şekilde cümlesini bitirdi. "Şimdi hızlıca git. Ve yürü!"
Yok artık! "Hızlıca git ve yürü!" Böyle bir şeyi yapmak mümkün mü?
Neyse ki sınıfa girdiğimde bayan W daha gelmemişti bile. Herkes konuşuyor ve gülüyordu. Sınıftaki ses her zamankinden daha fazlaydı. Ryan ve Liam birbirlerine kalem atıp duruyordu, Liam bu sırada Bayan W'nin dönen sandalyesinde dönüp duruyordu. Nadima yanıma oturmuştu bile. Bana gülümsedi ama etrafını saran kaos yüzünden biraz şaşkına dönmüştü.
Lily ve Kara her zamanki gibi Elly ve Chloe ile oturuyordu. Hepsi Kara'nın telefonunda çalan bir müziğe eşlik ediyordu. Lily masanın kenarında bana yer açmak için kaydı, ben de oraya iliştim. Nadima'nın yüzü düştü. Kendimi kötü hissettim ama Lily ile konuşmam gerekiyordu.
"Sana mesaj gönderdim ve seni aradım ama telefonu açmadın," dedim. Ama bunu her şeye maydanoz olan Kara duymasın diye sessizce söyledim.
"Üzgünüm, şarjım bitmişti," dedi Lily surat yaparak.
"Aa, sadece bu yüzden yani!"
Bana soru soran gözlerle baktı.
"Eşofman konusunda sana karşı kötü davrandığım için bana kızdığını düşündüm," dedim.
"Ne? Hayır! Tabii ki sana kızmadım!" dedim. Lily güldü ve omuz silkti.
Ben de ona utangaç bir tavırla sırttım. "Üzgünüm," dedim. Lily güldü ve omuz silkti.
Çok rahatlamıştım. Belki de bugün o kadar da işe yaramaz bir gün olmayacaktı. Fakat tam da o sırada Chloe ikna edici yazı yazma ödevinden bahsetmeye başladı. Ödevi yapmak tamamen aklımdan çıkmıştı.
"AMAN TANRIM, Bay Y bana kızacak! İngilizce dersi ne zaman?"
Lily "Sakın ol!" dedi ve güldü. "Ödevi Öğle arasında yapabilirsin. Sana yardım ederim."
Kara'nın gözlerini devirdiğini gördüm.
"Teşekkürler Lil!" dedim ve ekledim "Ben Nadima'nın yanında oturacağım, olur mu? Yanında başka kimse yok."
"Tabii ki," dedi Lily. Kendi yerime geçtim ve Nadima'nın yüzü aydınlandı.
İngilizce ödevinden bahsetmemizle birlikte Kara devasa melodramlarından birine başladı.
"Korkunçtu," diyerek bütün sınıfa sesini duyurdu. Herkesin bu durumdan etkileneceğini düşünüyordu belli ki. "Üvey babamla bu konu hakkında çok büyük bir tartışmaya giriştik. Bana gerçekten ne zaman yatacağımı söyleme hakkı olduğunu söyledi!"
"Ne? O gerçek baban bile değil!" diye bağırdı Chloe.
"Bu kararı vermek ona düşmez," diye ekledi Lily.
Elly melodramı arttırma sırasını kaybetmek istemeyerek, "Kim olduğunu sanıyor ki?" dedi.
"Bence de! Ona bağırıp çağırdım, sonra da annem beni azarladı," dedi Kara. Ardından üzgün bir şekilde kafasını Lily'nin omzuna koydu ve "Hayatımdan nefret ediyorum," dedi. Lily ona sarıldı.
"AMAN TANRIM! Çok abartıyorsun Kara!" diyerek güldüm. "Sanki seni saat altı buçukta odana sürükleyip kapıyı kilitlenmiş gibi anlatıyorsun!"
Kara, "Hayatım hakkında hiçbir şey bilmiyorsun!" diyerek beni tersledi.
Anlattıklarına bakarsanız Kara'nın dünyada üvey babası olan tek kişi olduğunu düşünürsünüz. Sanki Pamuk Prenses ya da öyle biriymiş gibi.
♡
☆
♡Vote atmayı unutmayın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çikolataca Konuşur Musun?
Fantasy(KİTAP BANA AİT DEĞİLDİR ALIP OKUYAMAYANLAR İÇİN GEÇİRİYORUM) Okulun yeni öğrencisi Nadima sınıflarına geldiğinde Jaz çok sevinmişti. En sonunda bir sıra arkadaşı olacaktı.Tek sorun Nadima'nın tek kelime ingilizce konuşamamasıydı. Nadima Suriye göçm...