🧃
Uzun süredir ailemi görmüyordum. Liseyi yatılı okuduğum için sadece hafta sonları onların yanına gitme fırsatı bulsam da bu fırsatı değerlendirmek istemiyordum. Çünkü beni ne arıyorlar ne de soruyorlardı. Onlar tamamen zeki olan erkek kardeşimle ilgilenmekten gözleri başka bir şey görmüyordu. Sonuçta beni ne yapsınlar ki? Tembel ve işe yaramaz bir evladın tekiyim.
Yine o sıkıcı hafta sonlarından biriydi. Tüm arkadaşlarım ailelerine gitmiş ben ise yurtta tek başıma oturuyordum. Zaten bunaltıcı olan okul şimdi bana daha da bunaltıcı gelmişti. Okulda zaten tek bir kız yoktu. Her yer erkek sinek kaynıyordu. Dolayısıyla sevgilim de olmamıştı. 'Keşke sevgilim olsaydı. Şimdi onunla beraber bir yerlere gitmiştik.' Diye geçirdim içimden. Tam o esnada telefonumun bildirim sesi geldi kulaklarıma.
P.seonghwa: herhangi bir planın var mı hafta sonu için?
Kang_yeos: hayır yok niye sordun?
P.seonghwa: yurtta mısın alim mi seni?
Kang_yeos: yurtta yaşadığımı nerden biliyosun?!
Ve yurdumun konumunu nerden biliyosun?
P.seonghwa: yeosang ben polisim.
Kang_yeos: yasak değil mi bunları kendi özel işin için kullanman?
P.seonghwa: (size bir şarkı gönderdi.)
Cravity - break all the rules
Kang_yeos: bunlar kim be?
P.seonghwa: kpop dinlemiyor musun?
Kang_yeos: her koreli kpop dinlemiyor.
P.seonghwa: peki.
Kang_yeos: yazıyor...
Yazıyor...
Yurttayım yarim saate hazır olurum
P.seonghwa: 🙂
Aptal bir sırıtışla bakışlarımı telefonumdan çektim. Bu adamı nedense sevmiştim. Bana sanki yıllardır tanıyormuşum gibi hissettiriyordu.
Kalkıp duşa girmek için ayaklanmıştım ki birden kapının tıklandığını işittim. 'Bugün yurtta benim dışımda kim olabilir ki?' Diye geçirdim içimden.
Gidip kapıyı açmamla yere yığılmam bir olmuştu. Daniel olacağını tahmin etmeliydim. Neredeyse 1 aydır benimle uğraşıyordu. Kız arkadaşı Jihyo ile yakın arkadaştım ve o ikisi sonradan sevgili olmuştu. Bunu bilmesine rağmen Jihyo'ya yavşadığımı bahane ederek her fırsatta bana dadanıyordu. Jihyo da Daniel'i sevmiyor ama yalnızlıktan korktuğu için onunla çıkıyordu. Evet, Daniel'in zorbalıklarına cevap veremiyordum. Çünkü tüm okul ne olursa olsun hep onun yanında duruyordu. Güçlü olan ezer güçsüz olan ezilir.
Göz kapaklarımı aralayıp karşımda duran bedene baktım. Yakamı sert bir şekilde kavradı ve yüzüme doğru tükürerek konuşmaya başladı.
"Jihyo ile pc odasına gitmişsiniz. Yine ne yapıp edip onu kandırmışsın. Ama bir daha izin vermeyeceğim."
"JİHYO'YA NEDEN SORMUYORSUN BUNU?! Gücün hep bana yetiyor değil mi? Zavallısın, acıyorum sana."
Gitgide boynundaki damarlar belirginleşiyordu. Kızgın bir boğanın karşısında kırmızılar içinde duruyordum adeta. Yakamdan tutup beni dışarı sürüklemeye başladı. Ellerimle onu durdurmaya çalışsam da işe yaramıyordu. Beni yurdun bahçesine kadar sürüklemişti. En sonunda yere fırlattı. Sırtım sert betona çarptığında bayılacağım sanmıştım. Ama Daniel daha yeni başlıyordu. Bahçede olan birkaç kişi etrafımıza toplanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
good lil boy : seongsang ✔
Fanfiction[TAMAMLANDI] "Ne sipariş etmek istersiniz?" "Seni." (𝐒𝐞𝐨𝐧𝐠𝐡𝐰𝐚 𝐗 𝐘𝐞𝐨𝐬𝐚𝐧𝐠)🧃 -yarı texting- kısa hikaye- >>daddy issues değildir aradaki yaş farkı sizi rahatsız ediyorsa ,9 yaş ,okumayın kardeşim :)