Michelle'in Ağzıyla
Beynimi etkisi altına almayan sinir dalgalarını umursamayarak hızla kasaya yöneldim. Sessiz bir şekilde düğmelere basarak kasayı açtım. İçi tahmin ettiğimden biraz daha büyüktü. Önde dosyalar vardı. Arkada ise dört paket tahmin ettiğim üzere uyuşturucu. Dosyaları elime aldım. Bakmaya başladım.
Güzel. Bunlar istediğim dosyalardı. İşimize yarayacak olanlar. Dosyaları alıp uyuşturucuları da aldım. Etrafımda bunları koyacak bir çanta bulup içini doldurdum. Kasaya tekrar baktığımda içinde para desteleri olduğunu da gördüm. Onları da hızla çantaya koydum. Şimdi işim bitmişti.
Lan Karla!!! Karla'yı unuttum. Odanın kapısını yavaşça açtım adam Karla'ya doğru yaklaşıyordu. Bu zamana kadar kendinden iyi uzak tutmuş adamı. Adam yarıçıplaktı. Karla yatağın ayak ucunda oturuyordu. Adam da ona doğru eğilerek yaklaşıyordu. Ama dengede duramadığı farkediliyordu. İçeri yavaşça girip arkasına ilerledim. Adamı yavaşça iterek yatağa düşmesini sağladım. Gözleri kapalıydı. Kalkmaya çalıştı. Kendinde o gücü bulamayınca da uykuya daldı. Karla'ya baktığımda gergin olduğunu gördüm.
"Kaç dakikada yapıyorsun işini acaba?!!" dedi yüksek sesle.
"Ne yapayım? Anca oldu. Kasadakileri çantaya koydum. Sonra yanına geldim. Hem iyilik yapanda kabahat. Gelip yanına seni kurtarıyorum. Senin yaptığına bak." dedim sinir etmeye çalışarak.
"Bak ya. Hem suçlu hem güçlü. Yürü hadi. Daha fazla burda durursam şu ortaya kusacağım. Gidelim artık amirin yanına."
Kafa salladım. Odadan çıktık. Arkamızı döndüğümüz an beş korumanın bize baktığını gördük. Kahretsin. Niye bugün işimiz hiç düzgün gitmiyor. Off. Karla'nın yüzünü gördükleri için onu kaçırıyormuş gibi yapmalıydım. Belimdeki ne olur ne olmaz diye koyduğum silahı çıkartıp hızlı bir hamleyle Karla'nın alnına dayadım. Adamlar da silahlarını bana doğru tuttular. Benimki boştu ama onlarınki büyük ihtimal doluydu. Burdan bir an önce çıkmamız lazım.
"Bırakın beni gideyim." dedim.
"Patronumuza ne yaptın?"
"Hiçbir şey. Sadece sarhoştu. Uyuyakaldı. Ben bu kız için burdayım. Siz kimsiniz bilmiyorum. Bırakın gideyim." dedim. İnandırmak istercesine. Karla'yı tehlikeye atıyordum şu an. Ama aklıma başka bir fikir gelmedi.
"Nerden bileceğiz doğru söylediğini?"
"Girin bakın." dedim. Konuşan adam yani sağ kolu olduğunu bildiğimiz adam kapıya yakın birisine kaş göz işareti yaptı. O da kafa sallayıp kapıya doğru geldi. Kartla kapıyı açıp içeri girdi. Bir dakika geçmeden geri çıktı. Sağ kol diye bildiğimiz adama kafa salladı.
"Doğru abi."
"Peki. Hızlıca kaybol. Bir daha görmeyelim seni burda."
Kafa salladım. Dikkatle asansöre bindik. Kapı kapanınca derin nefes alıp Karla'yı bıraktım.
"Özür dilerim. Yapmak zorundaydım."
"Dileme. Biliyorum. İyi çevirdin."
Gülümsedim. Odamıza gidip eşyalarımızı hızla toparladık. Resepsiyona kartı bırakıp otelden çıktık. Eşyalarla zor da olsa motora bindik. Ve yine yavaş yavaş buluşma yerine doğru ilerledik. Buluşma yerine geldiğimizde motordan indik. İçeriye girdik. Amirlerimiz yakında geleceğini söylemişti. Şu an burası boştu. Canım kahve isteyince yapmak için mutfağa geçtim. İçeriye doğru bağırdım.
"Kahve ister misin?"
"Güzel olur." diyerek cevap verdi. İkimize de yapıp salona götürdüm. Önüne koydum. Ben de karşısına oturdum. Birkaç saniye sessizlikten sonra onun telefonu çalınca konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRET AGENT (G&G)(Tamamlandı)
Roman pour AdolescentsAllahım çattık ya. Başıma bela olacak bu kız. Bu ne? Bir bebekle çalışacağım resmen.