Giriş

87 3 0
                                    

Eğer bir asker sizi gördüğü zaman durmadan ateş ediyorsa bilinki o acemidir kurşunun bitmesini bekleyin.

Eğer sadece sizi gördüğü zaman ateş ediyor saklandığınız zaman duruyorsa o bir komandodur kaçın ve canınızı kurtarın.

Eğer sizi gördüğü zaman ortadan kaybolmuşsa ve etraf sessizse bilinki o bir bordo berelidir merak etmeyin o sizi bulur.

•••

"savcı Açelya!"

Adımın seslenilmesi ile kafamı incelediğim dosyadan kaldırdım. Birkaç gündür elimdeki davaları bitirmek için deli gibi çalışıyordum ve sanırım o kadar dalmıştım ki görevlinin kim bilir kaçıncı seslenişinde sesini daha yeni duyuyordum. Elimde ki dosyayı masamın üstüne bırakarak yerimden doğruldum ve bana seslenen Necla ablanın yanına gittim.

Yüzünde endişeli bir ifadeyle bakıyordu. haklı sayılabilirdi üç gündür hiç uyumadan çalışıyordum ve resmen kafeinle ayaktaydım. bu kadar ağır çalışmamın sebebi Mardin'e istediğim tayinimin çıkmış olmasıydı. Üç yılı aşkın süredir Antalya'da ki savcılıkta görevimi sürdürüyordum. Aslen  Afyonlu olmama rağmen çocukluğumdan beri Antalya'da yaşıyordum. tayinimi istememin sebeplerinden biride buydu aslında biraz uzaklaşmak istiyordum. Artık bazı şeyler beni gerçekten boğmaya başlamıştı ama en büyük sebebim eskiden amcamın da orda çalışmış olmasıydı tabii ki.

Amcamı ben daha çocukken trafik kazasında kaybettik. O küçük yaşıma rağmen ona o kadar çok özenirdim ki gözlerimi alamazdım. Sanırım bu mesleği seçmemin en büyük sebebi amcama olan hayranlığımdı. Daha liseye bile başlamadan savcı olmayı kafama koymuştum.

"Efendim Necla abla."

"Murat bey sizi çağırmamı istedi. bu arada açelya kızım hiç iyi görünmüyorsun."

Savcı Murat beni çağırdığına göre büyük ihtimalle tayin sonucum çıkmıştı. Necla ablayı meraklandırmamak için konuşmaya başladım.

"İyiyim Necla abla sorun yok. Ben gelene kadar sana zahmet bir fincan kahve yapar mısın?"

Ben öyle deyince daha fazla üstelemedi ve isteğimi başıyla onaylayarak mutfak bölümüne doğru yürümeye başladı. Ben de derin bir nefes alarak savcı Murat'ın koridorun sonunda olan odasına doğru yürümeye başladım. Yürürken buraya geleli beri kaçıncı olduğunu bilmediğim kez tekrar büroyu incelemeye başladım. Çok kısa bir süre sonra buradan ayrılıyordum ve tekrar kim bilir ne zaman gelecektim. Düşüncelere dalarak geldiğim kapının önünde hiç beklemeden kapıyı çaldım. Birkaç saniye sonra içerden seslenen savcı Murat ile birlikte odaya girdim. Karşımda hafif bir tebessümle bana bakıyordu anlaşılan tahminimde yanılmamıştım. ondaki tebessümden sonra ufakta ola rahatlayarak nefesimi dışarı bıraktım. benim rahatladığımı gören savcı eliyle karşımdaki sandalyeyi işaret ederek oturmamı söyledi ve tebessümünü büyüterek konuşmaya başladı.

"Yeni görev yerin hayırlı olsun."

Bu cümleden sonra yüzümü istemsiz derin bir gülümseme kapladı. Fakat ardından dedikleriyle ile birlikte yüzümdeki gülümseme yereni telaşlı çatık kaşlara bıraktı.

" Fakat çarşamba günü iş başı yapman gerekiyor hemen toplansan iyi olur." diyerek cümlesini bitirdi. Şaşkın bir şekilde yüzüne bakmaya başladım.

Bu adam neyden bahsediyor çarşamba yarından sonra! diyen iç sesime hak vererek anlamlandıramayan bir yüz ifadesiyle savcıya odaklandım. aynı anda hızlı bir şekilde sorularımı sıralamaya başladım.

"Yarından sonra ki çarşambadan mı bahsediyorsunuz, Daha elimde bitmeyen onlar dosyalar var onlar ne olacak? Ayrıc-" diyerek konuşmaya devam edecektim ki beni bölerek konuşmaya başladı.

SancakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin