Otobüsten bir iki durak daha önce inmiştim,yurda kadar yürümek için. Yürümeyi seviyordum.
Yürürken müzik bile dinleyemesem de kafamdaki dolu düşüncelerle yürümeyi seviyorum. Sanki her adımımda içimi geçtiğim yollara döküyorum.
Hava soğuktu,yağmur yağmak üzereydi. Üzerimde ince kapüşonlu bir hırka vardı. Her zamanki gibi kapşonu kafama örttüm,kulaklığımı taktım ve yürümeye başladım.
Otobüsten iner inmez yağmur başladı sanki beni beklemiş gibiydi.
Eğer ağlarsam belli olmasın diye miydi bu yağmur? Yoksa içimizdeki kötülüklerden arınalım diye miydi?
✨
.
.
.
✨
.
.Sahilin kenarındaki bir banka oturdum ve yağmurun yağışını izlemeye başladım huzur veriyordu yağmurun yağışı...
Islansam bile umurumda olmuyordu. Benimle beraber gökyüzü de ağlıyordu sanki. Annemle babamı kaybettiğim günde yağmur yağıyordu.
*Bundan sekiz yıl öncesi,dokuzyaşımdayken*
Evde tek başıma annem ve babamın işten eve dönmesini bekliyordum yemek bile yiyememiştim.
Öyle şimşek çakıyordu ki hepsi sanki içimde gürlüyordu,içimi yakıyordu.
Bir saattir aralıksız bir şekilde camın önünde durmuş bekliyordum.
Evin hizmetçisi Selma abla ne kadar çekilmem için ısrar etse de dışarıdan gözlerimi alamıyordum,bir an olurdu da göremezdim geldiklerini diye.
Yağmur nedeniyle her yer fazlasıyla kaygandı ve sel akıyordu. Yarım saat sonra eve bir telefon geldi arayan polislerdi
Annem ve babam şehrin girişinde kaza yapmışlar. Sırf biraz daha hızlı gelebilmek geç kalmamak için kestirme yoldan gelmeye çalışmışlar. Bunu da yazdıkları notla öğrendik. O gün benim doğum günümdü ve hediye almışlardı
"Geç kalmamak adına hızla gelmeye çalışacağız kızım" yazıyordu o son notta.Annem hep uyarırdı babamı.
Kestirme yolların tehlikeli olduğunu söylerdi hep. Ama sırf benim için gelmek istemişti babam o yoldan. Sonra da yağmurda araba kayıp uçuruma yuvarlanmış.
Annemle babamın cesetleri bile bulunamadı, başına gidip dua okuyabileceğim bir mezarlıkları bile yok.
Keşke o gün doğum günüm olmasaydı keşke böyle günleri umursayan bir çocuk olmasaydım eskiden. Belki şimdi her şey daha farklı olabilirdi...
Şimdi hiç umursamıyorum hiçbir özel günü.
Doğum günümü bile.
Onları kaybettiğimden beri hiç kutlamadım. Kutlamak isteseydim bile yetimhane şartlarında oldukça zordu. Birkaç saniye bekledim ve istemsizce kahkaha atmaya başladım. Ne ara bu kadar değişmişti hayatım?
Şimdi önümde bir yıl vardı. Yetimhaneden kurtulmak adına bir yıl.
Napıcaktım peki sonra? Nereye gidecektim? Bilmiyordum...
Bir şekide tek başıma ayakta kalmayı başarıcaktım.
Ayakta bile olmasam yaşamayı becericektim en azından,kendi kendime.
Bu sahile gelip çok oturdum dokuz yıl boyunca çok boğulmak istedim kafamdaki binbir düşünceyle beraber.
Çok atmak istedim kendimi bu denize. Attım da bazen ama yapamadım. Kurtulamadım bir türlü kendimden.
Sadece dua ettim bir şekilde ölmek için ama artık dua etmeyi bile bıraktım. Ne olucaksa olsun artık.
Yanımda tir tir titreyen benim yaşlarımdaki çocuğu fark edince birden irkildim. Kimdi bu?
....
Tatatataam bir sonraki bölümde neler olucak inanın bende çok merak ediyorum. Diğer kitabımdan pek umutlu değilim ama şimdi mükemmel bir kitapla karşılıyorum sizi. Umarım öyle olur. Sizce kim bu çocuk? Bir sonraki bölümde görüşürüz sizi seviyorum...❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSESİZLER
Teen Fiction"Kimsesiz bir insanın kaybedebileceği tek şey kendisidir." Sanırım ben kendimi de kaybediyorum... Kimsesiz insanlar hiçbir şeyden korkmazlar.Çünkü kaybedecek hiçbir şeyleri yoktur. Peki şimdi iki yabancı birbirinin her şeyi olursa kaybetmekten korkt...