35- Doğum günü

68.3K 5.6K 5.1K
                                    

Favorilerimin sıralaması değişebilir ama ne kadar değişirse değişsin bu bölüm ilk üçe girer. Yorumlarınızı heyecanla bekliyorum. Keyifli okumalar! Tadını çıkarın! 

**

Merthan'ın onu odasından kovmasının ardından koskoca iki gün geçti. Bu iki gün içinde Merthan onu sadece bir kez aradı, açmayınca tekrar aramaya kalkışmadı. Yanını gelmeyi bırak, bir mesaj bile atmadı.

Feyza o gün eve gidip sakinleştiği zaman, Merthan'ı anlayabilmişti. Üzerine gittiğini, nedenini bilmediği halde alay edercesine teori ürettiğini, onu kırdığını, sinirlendirdiğini... Haklı mıydı, haksız mıydı bilmiyordu. Zaten haklı haksız kovalamıyordu.

Sadece kırılmıştı. Çok kırılmıştı. Bu ona ikinci değersiz hissettirişiydi. Olay kızmakla ya da kovmakla kalmıyordu, sonrasında gönlünü almak için çabalamıyordu. Bir kez arıyor, bırakıyordu. Israr etsin istiyordu Feyza. Evine gelsin. Sinirliydim o an, sen de üzerime geldin desin. Kızsın ona yine de gelsin yanına.

Hastanın tansiyonunu "On iki, yedi," diye okurken gülümsemeye çalıştı Feyza. "Gayet normal." Kırklı yaşlarındaki hasta tansiyonunun normal olduğunun farkındaydı ki bu yüzden hiç itiraz etmeden teşekkür etti. Feyza hastanın kolundan tansiyon aletini çıkarırken bakışları acilin kapısına kaydı.

Kapı açıldı. Merthan içeri girdi.

Onu görür görmez arsız kalbi hızlandı fakat yüzü ifadesizliğini korudu. Herkese kullanmak zorunda hissettiği maskesini, Merthan'a karşı da kullanmak zorundaymış gibi hissetmek; uçurumun kenarında düşmemek için her an kopma ihtimali olan güçsüz bir dala tutunmak gibiydi. Dal kırılabilirdi ya da o güçsüz düşer, dalı bırakabilirdi.

Merthan'ın bakışları acilin içerisinde çok ilerlemeden onu buldu, adımları durdu, başıyla kapıyı doğru işaret ederek "İki dakika gelir misin?" diye sordu. Yutkunarak başını salladı Feyza. Ağlayacakmış gibi hissediyordu. Merthan'ın yanında kendini daha küçük hissediyordu. Yirmi iki yaşındaki genç kız küçülüyor, on yaşında canı yanınca babasından ilgi bekleyen kız çocuğuna dönüyordu.

Merthan onu beklemeden acilin kapısından çıktı. Feyza tansiyon aletini dolaba koyduktan sonra derin bir nefes alıp çıktı.

Merthan duvar kenarında, elleri üniformasının cebinde onu bekliyordu. Bakışları ayaklarındaydı. Çıktığını hissetmiş olmalı ki başını kaldırdı, ona baktı. İkisi de bir süre konuşmadılar, Merthan bakışlarını uzun uzun yüzünde tuttu. Muhtemelen nasıl olduğunu çözmeye çalışıyordu.

Yanına gidip tam karşısında durduğunda "Dün aradım seni," dedi Merthan. Sorar gibi değildi. Daha çok konuya nerden başlayacağını bilmiyor gibiydi.

"Evet," dedi, Feyza bir açıklama yapma gereği duymayarak.

Merthan "Feyza..." derken bir adım attı ona doğru. Üç noktayla biten seslenişi çok şey anlatıyordu aslında. Pişmanım diyordu, biliyorsun diyordu, hatta belki de aşkını itiraf ediyordu. "Sinirliydim o zaman."

Feyza onun yanına gittiğinden beri kaçırdığı bakışlarını bu sefer kaçırmadı, gözlerini gözlerine dikti.

"Neden sinirliydin?"

Ses tonu o kadar naifti ki... Hesap sormuyordu, kızmıyordu, bağırmıyordu. Merak dahi yoktu, yalnızca anlatmasını istiyordu. Ona artık bir şeyler anlatmasını.

Merthan'ın sessiz kalışıyla birlikte içi hayal kırıklığıyla doldu, gözleri sulandı. Anlatmayacağına emin olduğu an ise dudaklarında acı dolu bir gülümseme oluştu.

Asalak FenomenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin