hâyyam;
unuttuklarım, bir ağrı olup göğüskafesimde yeşeriyor her gece.
sen, bir ağrı olup göğsüme düşüyorsun, şimâl.
senden saçlarını ve çiçeklerini alan tanrı'yı, bağışlamayacağım.
hem, günâhlarımızı bir saksıya gömüp, kurtulmayacağız bundan sonra.
günâhlarımızı alıp, onlara tutunacağız ki, tanrı insanoğlunun doğumundan gelen bir günâh olduğunu anlasın ve yazdığı tüm cezaları silsin.
senin için tanrı'ya yazdığı tüm cezaları sildireceğim, şimâl.
bana, inan.
gözlerini kapat, perdelerini aç, bırak solan çiçeklerinden izleyeyim seni, n'olur.
âh yüzümde ânsız bir tebessüm,varlığın.
bak dinle, kaburgamın en derinine işleyen bu sancıyı gözardı etmek,
yüzümü, dudaklarımın yüzyılda tek kez kıvrılışından,
beni senin göğsüme işleyişinden mahrum bırakır.
göğsüme sinen ağrılarını gözardı etmeyeceğim, şimâl.
sen de etme.
04.11.20|08:45.
![](https://img.wattpad.com/cover/245296623-288-k461918.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
şimâl ile hâyyam.
Nouvellestamamlandı. hâyyam; tanrı ile aynı içki masasına oturmanın günâhı, kırk kez aynı yerden düşmekse kuyuya, kırk kez düştüğüm kuyudan kırk birinci kez çıkmayı da bilirim. havva'nı âdem'in omurgasından yaratmakla, âdem'in omurgasında yangın çıkardı tanr...