Sizleri bugünlerde çok bekletiyorum bu yüzden hepinizden çoooookkkk özür dilerim♡ Ve ayrıca kitabımızın votesi gerçekten çok az lütfen vote vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayın. Bugünlerde duygusal bir çöküş içindeyim ve sizlerin yorumlarını okudukça o kadar iyi oluyorum ki... Anlatamam... ♡
"Gün gelir, sen gidersin... Gün gelir o gider..."
"İyi okumalar ;)
Aynur teyze kendi kendine sallanıp konuşmaya başlayınca onu izledim. Hepimiz kafayı yemiştik beklemekten. Kimse ne yapacağını bilmez bir halde bekliyordu. Mahvolmuş bir şekilde bekliyorduk. Asel, Aynur teyzenin yanına gidip elindeki suyu uzattı. Aynur teyzenin ağzından hıçkırıklar firar etmeye başlayınca hepimiz başına toplandık. Hepimiz ağlıyorduk. Hepimiz. "Allah'ım lütfen oğlum uyansın. Lütfen." Aynur teyzenin sesi kısılmaya başladı sonlara doğru. "Çok yoruldum. Çokk!" Kollarımı açıp Aynur teyzeye sıkıca sarıldım ve ağlamaya devam ettim.
Bir süre sonra Melih gözyaşlarını silip ayağa kalktı. "Yeter! Ağlamayın Rüzgar iyi olacak. Benim kardeşim bizi bırakıp gitmez."
*
Oturduğum yerden ayağa kalkınca kısa bir süre başım döndü ama hemen kendime geldim. "Hava alıp geliyorum," dedim ve yürümeye başladım. Asel arkamdan gelince, "Gelme," dedim ve yürümeye devam ettim. Dışarı çıkıp hastanenin arka bahçesine doğru yürüdüm ve cebimdeki sigara paketini çıkartıp bir tane sigara çıkarıp yaktım. Gözümden gelen yaşlar ara vermeden akmaya devam ederken minik bir hıçkırık kaçtı ağzımdan.
Elimdeki sigaranın dibine gelince yere atıp söndürdüm ve bir tane daha çıkartıp yaktım... Bir tane daha ve bir tane daha derken paketi bitirmiştim. Elimdeki son sigarayıda yaktıktan sonra paketini avcumda sıkıp buruşturdum ve yere attım. Melih yanıma gelince anlamsızca ona baktım. "Sakın bana bunları senin içtiğini söyleme!"
Elimdeki sigaradan bir nefes daha çekip kafamı aşağı-yukarı salladım. "Dolunay mal mısın sen! Gebertirim seni kendine gel!" deyip elimdeki sigarayı aldı ve yere atıp ayağının topuğuyla üstüne bastı. "Leş gibi kokuyorsun amına koyim! Salak salak işler yapıp sinir etme beni!" dediğinde ona bakmaya devam ettim. Asel ve Mert'te yanımıza gelince onlara döndürdüm bakışlarımı. Asel, "Dolunay!" diye bağırarak yanıma geldi ve sert bir tokat geçirdi suratıma. Hiç bir mimiğimi oynatmadan ona bakmaya devam ettim. Tek yaptığım ağlamaktı. Sadece ağlıyordum. Sadece...
"Kızım bu hâl ne!" diyen Mert'e döndüm.
"Asel götür şu kızı. Sikecem ben böyle işi ha!" dedi Melih.
Asel koluma girip beni çekiştirmeye başlayınca kolumu ondan kurtarıp, "Gitmiyorum ben hiç bir yere!" diye bağırdım. "Ben Rüzgar'ı istiyorum!" diye bu sefer avazım çıktığı kadar bağırdım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim. Asel boynuma sarılınca, bende ona sarıldım. Melih gelip ensemden tuttu ve beni kendine döndürdü. "Dolunay kendine gel yoksa ağzına sıçarım."
"Sıç Melih sıç! Umrumda mı?"
"Kendine gel Dolunay!" deyip gözünden akan bir damla yaşı elinin tersiyle sildi.
"Gelemiyorum Melih. Olmuyor."
Melih, "Siktir git üstünü başını değiştir. Gözüm görmesin seni!" dediğinde, Asel kolumdan tutup beni tekrardan çekiştirmeye başladı.
Bayan tuvaletine girdik. Asel bileğindeki saç lastiğiyle saçımı yukardan topuz yapıp suyu açtı. Elini ıslatıp suratıma dokundu ve beni kendime getirmeye çalıştı. O da biliyordu asla kendime gelemeyeceğimi ama yinede ısrar etmeye devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Koleji 2
Teen Fiction-Erkek Koleji Serisinin 2.Kitabı- "Ağlama! Her ağladığında düşeceksin ve sen geri ayağa kalktığında, seni güçlü sanıp tekrardan düşürecekler." --------