5.Bölüm: Umut /MİNİ BÖLÜM/

1.1K 94 51
                                    

İyi Okumalar Hacı jfdglcmdosp  ;)

Gün ağarmaya başlayınca telefonumdan her zaman ki gibi Adamlar'ın en sevdiğim şarkısını açıp dinlemeye başladım.

Yarının hayali bugüne yeter mi? 

Cidden yeter miydi? Bence yetmezdi...

Geçmek bilemeyen zamanı keşke hızlandırma gibi bir yeteneğim olsaydı. Oflayıp ayağa kalktım ve lavaboya gitmek için merdivenlere yönelince, Asel'in de peşimden geldiğini görünce hiç bir şey demeyip yürümeye devam ettim. Lavaboya girip aynada ki yansımama baktım. Kim bilir kaç kiloya düşmüştüm. Oflayıp suyu açtım ve yüzüme su çarptım. Destek verirmişcesine belime dokunan ele baktım. Asel idi. 

"Asel benim için, Mert'i affeder misin?" Diye sordum.

Sorduğum soru karşısında afallamış olacak ki bir süre cevap vermedi. "Asel!" Dedim soruma cevap vermesi için ısrar edermişcesine. 

"Şuan sırası değil, Dolunay."

"Mert'i affet be güzelim. Ben affedemiyorum bari sen affet. Ben mutlu değilim diye senin de mutsuz olman gerekmiyor," deyip zoraki bir gülümseme yerleştirdim dudaklarıma.

Kafasını aşağı-yukarı sallayınca kollarımın arasına alıp kocaman sardım. Tıpkı bir koala gibi.

"Saat 10 olmak üzere hadi gidelim," deyince elinden tuttum ve yukarı kata çıktık beraber. Asel'e bakışlarımla ne yapması gerektiğini komut verip yerime oturdum ve onu izlemeye başladım. Minik bedenini, Mert'in kollarına arasına sıkıştırıp Mert'e baktı. 

Mert kızarmış gözleriyle etrafına şaşkınlıkla bakınca ona bakıp göz kırptım. Anlamış olacak ki Asel'i sıkıca sardı ve kulağına bir şeyler fısıldadı...

Sedyenin üzerinde odaya getirilen Rüzgar'a baktım. Tam yanına gidiyordum ki hemşirenin hepimizi durdurmasıyla durduk. "Lütfen hastamızı yormayalım. Biraz daha dinlendikten sonra belki görebilirsiniz, kısa bir süre," dedi ve gitti.

Ve bir kez daha yeşeren umudumla birlikte gülümsedim. Gözümden akan yaşları silip Aynur teyzeye gülümsedim ve tekrardan hepimiz yerlerimize oturduk. 

SAATLER SONRA...

"Lütfen hepimiz girmeyelim ve hastamızı yormayalım," diyen doktora başımızı salladık. Aynur teyzeye bakıp gülümsedim. İlk başta Aynur teyze girdi içeriye. 2 dakika bile sürmeden içeriden çıktı ve benim girmem için işaret edince gülümseyip içeriye girdim. Yatakta yatan Rüzgar'ı görünce yine gözyaşlarıma engel olamamıştım. Hıçkırıklarımı bastırmak için avcumla ağzımı kapattım. 

"Özledim seni Rüzgar. Hemde çok! Lütfen uyan."

Elini avcumun içine alıp minik bir öpücük bıraktım. Parmağı hareket edince gözlerimi pörtletip hareket eden parmağına baktım. Minik bir hıçkırık kaçınca ağzımdan öksürmeye başlayan Rüzgar'a baktım.

"Rüzgar. Rüzgar'ım." Deyince öksürüklerini bastırmaya çalışarak, "Şşş!" dedi.

"Ağlama," diye zorla oynatınca ağzını şaşkınlıkla ve sevinçle ona bakmaya devam ettim. Sesini bile özlemiştim. Hemşire içeriye girip, "Lütfen çıkın," deyince biraz daha ısrar ettim ama işe yaramamıştı. Tam çıkıyordum ki, Elimi saran kemikli parmaklara baktım. Kızarmış gözlerimle Rüzgar'a baktım ve yanağına minik bir öpücük bıraktım. "Seni seviyorum Rüzgar," dedim ve odadan zorla çıktım.

Diğer çocuklarda sırayla girince, sevinçten havalara uçmak üzereydim. Şükürler olsun uyanmıştı. Mutluluğumu hangi kelimelerle anlatmaya çalışsam az gelirdi. Herkes Rüzgar'ı görünce mutlulukla birbirimize sarıldık ve sevinç gözyaşları dökmeye başladık. Bu mutluluk kimseye anlatılmayacak kadar güzel ve özeldi. Hem de fazlasıyla...

Erkek Koleji 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin