-6- ASLA !

458 32 15
                                    

----

Tam hocaları gördüm derken biri eliyle ağzımı kapattı. Canımı acıtıyordu. Diğer eliyle de ellerimi tuttu.

Beni ormana doğru sürüklüyordu.

Nefes alamaz duruma gelmiştim. Çırpınıyordum. Tekme atmaya çalışıyordum. İşe yaramıyordu.Dağınık ağaçlardan oluşan ormanın içine doğru sürüklemişti. Korkuyordum.

En sonunda beni bir ağaca yaslamıştı ve önüme geçip elini ağzımdan çekmişti.

"Ne yapmaya çalışıyorsun sen?! " diye kızgın bir şekilde bağırmıştım piç suratlıya.

Onun ise gözlerinden adeta öfke çıkıyordu.

KORKUYORDUM.

----

"Buluç'la aranda ne var?" Diye soruyordu iğrenç yüzüyle bana bakan Bora.

"Sanane? "Diye yanıt verdim fazla asabi ve korktuğumu belli etmeyen bir ses tonuyla.

Ne hakla karışabilirdi ki bana? Hayır beni aldatan kendisiydi, ne hakla karşıma geçmiş hesap sorabiliyordu benden?

"Kimseyle çıkmayacaksın !"  Diyordu dişlerinin arasından.

Bu da neydi şimdi?

Saçma. Saçmalığın daniskası. Saçmalık ötesi. Nasıl diyebilirdi bunu bana? 

Alay geçercesine yanıt verdim.

"Neden? Sen kim oluyorsun da karışıyorsun? Sen ne cürretle bana hesap sorabiliyorsun? Sen.. sen iğrenç herifin tekisin. Sen beni kaybettin. Ve bana karışacak yetkiyide kaybettin. Sen benim için bittin Bora! Benden uzak dur. Hayatımdan uzak dur!" Diyerek uzun ve artık beni iğrendiren ellerinden kurtuldum.

Beni getirdiği yoldan hızlı adımlarla uzaklaştım. Arkama bakmak istemiyordum. Peşimden gelmediğini umarak adımlarımı hızlandırdım.

Adımlarımı izlerken biraz önceki konuşmayı düşünüyordum. Komik diye geçirdim içimden. Bana karışması gerçekten komik. İçip mi gelmişti acaba da tiksinç elleriyle ağzımı kapatıp beni ormana götürmüştü? Ya da kafasını bir yerlere felan mı çarpmıştı?

Düşüncelerimden uzaklaşıp hocaların yanına gelmiş olduğumu farkettim. Çadırları alıp bizimkilerin yanına doğru gidecektim ki arkamı döndüğümde taş gibi kasları olan birine çarpmamla duraksadım.

"Nerdesin sen ya? Ver şu çadırları!"diyen Buluç'a çadırları uzattım.

Çok geç kaldığımı biliyordum fakat geç kalmama sebep olan şeyi anlatmak istemiyordum.

Beni korumaya çalışmalar, Borayla konuşmalar falan filan... Uzatmaya hiç gerek yoktu bence.

"Geldim işte ya! Hadi kuralım şu çadırları." Diyerek konuyu kapatmaya çalıştım. Ve Buluç'u geride bırakıp yürüdüm.

İlk önce Buluç'ların çadırı kurup daha sonra bizim çadırı -uzun uğraşlar sonunda- kurduk.

Hemen zar zor kurulan çadırın içine attım kendimi daha sonra da valizleri içeri aldım.

Üzerimden bir türlü eksilmeyen uyku tekrar benim peşime düşmüştü. Kafamı kendi valizime koyup uzandım.

Gözlerim tam beni hiç bir zaman yalnız bırakmayan uykuya teslim olacakken cırtlak sesli hoca kulaklarımı tırmaladı.

"Çadırlarını kuran herkes buraya gelsin ! Hadi gençler !"

Kalkmaya hiç niyetim yokken birinin çadırın girişini açtığını hissedip tek gözümü araladım.

ZALIMIN EVLADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin