3-Sol Gözdeki Yaş♾️

144 20 88
                                    


Salaktım ben..

Kesinlikle salaktım..

Nasıl birinin hayatını alıp kolay kolay yaşayabileceğimi düşünmüştüm ki. O telefonda konuşan kişi buz gibi sesiyle konuşmuştu. Dedektif bir bana bir de kuzenime yalvarırcasına baktıktan sonra titreyen ses telleriyle cevap verdi.

-" Bay Min sizi anlayabiliyorum a-ama Park Jimin şu anda geri dönmeyi kabul etmediğini söylüyor. Onu ikna etme çabalarındayım.

Telefonda histerik gülüşlerle konuşmaya başladı.

-"Çabalamak mı? Park Jimin yaşasaydı herşeye rağmen senin çabanla değil kendi ayaklarıyla gelirdi bana. Beni sevmiyor olabilir ama benimle ortak bir bağı var, o yüzden saçmalamayı kes ve doğruyu söyle. Yine bulamadın değil mi? Sana daha ne kadar benim için değerli olduğundan bahsetmeliyim. Tanrım.."

Derin bir nefes vermişti.Ben ise deliler gibi nefesimi tutarak ne söyleyeceğini merak ediyordum. Sesi ilk başta buz gibi gelsede sonlara doğru üzgün çıkmıştı.

Dedektif cevap vermeye devam etti.

-"Size getireceğim onu gerçekten Park Jimin yaşıyor."

İnanmadığı o kadar belliydi ki siniri bozulmuş bir gülüşten sonra devam etti konuşmasına.

-"Tamam tamam inandım peki zayıflamış mı, yoksa kilo mu almış onu söylesene, uykusuzluk hala çekiyor mu gözleri, boş gözlerle senin yalvarışlarını mi dinliyor yoksa, fazla başının etini yeme, tersi pistir onun, yüzüne daha fazla dövme yaptıracağından bahsederdi yapmış mi? Sahi anlatsana bari, yanıma gelmiyorsa bana onu anlat."

Duygulanmıştım. Bir erkeğin bu kadar duygulu konuşması beni şaşırtmıştı. Dedektife soru sorduğu zaman bir sevinip bir duygulandığı sesini hissetmiştim. Beni böyle özleyecek kimsem yoktu. Acaba gerçek Park Jimin böyle özlenildiğini biliyor muydu, ya da hissediyor muydu..

İki arada kalan dedektif ne diyeceğini bilemez halde belkide kabul etmediğimi söylesem öldürülme korkusundan dolayı da olabilir, yalana devam etti.

-"Bir iki kilo almış gözüküyor hala boş gözlerle bakıyor etrafına, pek uykusuz da gözükmüyor. Ha bu arada tersi gerçekten pismiş. Bana bir tane vurdu ' çekil önümden 'dedi. Yere yuvarlandım."

Bu salak dedektif ne yalan söylüyor böyle ben bile inanmamıştım adam nasıl inansın ya..

-"Ne güzel yalanlar bunlar,yarın bu saçma hayallerin yüzünden kafana sıkacağım.Adamlarim yarın seni bulur merak etme sen."

Ve o anda telefonu kapattı sonlara doğru sinirli çıkmıştı sesi. Ben daha fazla burada kalmamak için ise dedektife baktım. Dedektif ağlamaya başladı.

Ağladı..

Ağladı..

Ağladı..

Daha kabul etmediğimi söylemediğim halde bu kadar ağlaması bana tuhaf gelmişti. Sanki beni unutmuş gibi ağladı. Öbür yanda Namjoon'a baktım. Park Jimin'in dosyasına bakıyordu. Yavaşça onun yanına gittim artık burada daha fazla kalmak istemiyordum. Bir insanın hayatı bu kadar karışık anlatılmamalıydı. O kadar bar sahibi bula bula bu aptal dedektifi mi bulmuştu. Çok kolay yalan söyleyen ama herşeyi eline yüzüne buluşturan aptal dedektiften başka bir şey degildi. Namjoon'un omzuna dokunarak;

-"Hadi gidelim moralimizi bozmaya gerek yok daha fazla."

-"Ya bu çocuk hayata VİP olarak gelmiş ya, baksana %84 varismis Monzei Entertainment'in, buna ne demeli HongKong'ta 52. Katta apartmanı varmış acaba gökyüzü nasıl gözüküyordur, Amerika'da bile para sıçıyor amk orada bile barı var. Soya sosuna alerjisi varmış bende sevmem kuzen , iğrenç yapış yapış şeker kamışı gibi iğrenç bir tat ya.."

This Life İs Not MineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin