Bu satırlarda senle konuşuyorum ben. Yüzyüze yapamıyorum belki ama bu satırlarda çok güzel seviyorum seni inan bana. Kalbim,seninle güzel Emre. Haberin yok belki ama sen de benimleyken güzelsin. Ben hep seninleyim zaten. Bir gün benimle ol olur mu? Sen de sev,sen de Beni merak et. Hayatında biri olacaksa ben olayım. Benim hayatım zaten sensin. Bu konuşmaları inanın bana her gün saatlerce kendi kendime yapıyorum. Sonra da ağlıyorum ama. Eskiden düşününce beni mutlu ederdin Emre. Ağlıyorum şimdi. Ama üzüldüğüm için değil. Seninle olmak için,senin için,içimi boşaltıyorum işte. Ama çok ağlamıyorum yemin ederim. Çünkü hep biri dalıyor odaya,hep birileri çağırıyor beni içimi dökemiyorum. Belki de Allah ağlamamı istemiyor. Belki ben boşuna ağlıyorum sonunda biz beraber olacağız. Allah da benim üzülmemi istemiyor. Olamaz mı öyle Emre? Biz olamaz mıyız? Tamam küçüğüz. Farkındayım. Ama bu benim sevgime engel değil. Sevmenin yaşı yok değil mi? Sen de hiç aşık oldun mu birine. Eğer olduysan çok isterdim o kişiyi tanımayı. O kızdaki şansı çok isterdim. Düşünüyorum da eğer birine aşık olduysan ve bu başka kişiyse ınan kıskanmam. Hatta anlat isterim her şeyi. Sen benim bildiğim dışında nasılsın? Başkasını severken nasıl seviyorsun. Amacım kötü değil sadece bilmiyorum bazen insanlar böyle soruları öğrenmek istiyor. Öğlen vakti bu konuşmaları yaptıktan sonra kapı ziliyle kendime geliyorum.(Tam burayı yazarken gerçekten kapı çaldı(*˘︶˘*)). Zeynep gelmiş.
-Aşağı geliyor musun?
-Anneme sorayım bir.
...
-Anne aşağı ineyim mi?
-Tamam in ama saat altı gibi gel.
-Tamam.
Üstümü değişip aşağı indim direkt Zeynepe öğrenip öğrenmediğini sordum.
-Öğrendim.
-Neredeymiş çabuk söyleee.
-Ankara'ya gitmiş.
-Ne? Ankara mı?
-Evet. Ama kardeşime sordum yalan da söylüyor olabilir.
-Senin kardeşin Ankara'yı aklına getiremez emin ol doğru söylüyordur.
Peki gelecek mi veya ne zaman gelecek öğrenemez misin?
-Daha fazla sorarsam kardeşim şüphelenecek. Benden bu kadar.
-Tamam gerçekten çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettin. Bu arada gitti demiştim. İnanmamıştın bana. Bak yokmuş işte.
-Rica ederim de şimdi ne zaman gelip gelmeyeceğini nasıl öğreneceksin?
-Ailesine soramam ama bir şekilde halletmem lazım. Ya hiç gelmezse,ya onu son kez gördüysem off.
-Sacmala istersen Deniz. Gelir o gelir merak etme.
14 Ağustos 2020
Seni hep bekleyen birinin olduğunu duysan ne yapardın Emre? Çok merak ediyorum. Senin için çabalarımı duyunca günümün %75'ini seni pencere kenarında bekleyerek geçirdiğimi öğrensen. Acaba ne olurdu?
-Deniz!!
-Efendim abi.
-Bir gelsene.
Acaba yine ne isteyecek diye geçiriyorum içimden.
-Git bana bakkaldan sigara al. Alttaki bakkalda yoksa İsmail abinin dükkanına git. Orada vardır kesin.
-Tamam gidiyorum.
Ismail abi Emre'nin babası oluyor. Biraz içimi huzur kaplıyor. Çünkü babasını çok seviyorum,babası da beni çok seviyor gelinim diyor hatta. Emre'nin en küçük kardeşi için-yedi yaşında- tabii Emre için olsa ben yerimde duramazdım ki. İnşallah diyorum alttaki bakkala inerken orada yoktur sigara. Ben de İsmail abiden alırım. Hatta belki rüyam bile gerçekleşir. Ama rüyamda öğrenemiyordum. İnşallah gerçekte bir cesaret sorup öğrenirim. Eğer dükkanda İsmail abi varsa ne diyeceğimi düşünüp bin tane senaryo kurdum kafamda. Ve besmele çekerek aşağı bakkala indim.
-Abi sigara var mı?
-Yok abla satmıyoruz.
-Tamam kolay gelsin.
Çok şükür ilk aşama tamamlandı. Şimdi sıra ikinci bölümde ben ya mutlu,ya da mutsuz döneceğim. Umarım öğrenirim. Bakkala girdiğimde İsmail abi tekti. Konuşmam için uygun bir andı. Bir anlık cesaretle sordum.
-İsmail abi dükkanda teksin çocuklar seni tek bırakmışlar.
(Tamam Deniz tamam gayet güzel gidiyorsun.)
-Çocuklar yok ki.
-Ee neredeler?
-İşte Nehir,Ceyda ve Emre gitti Ankara'ya.
(Dikkatimi çeken tek şey Emre ismiydi tabii. Bir de ablalariyla gitmiş tek değil çok şükür.)
-Peki ne zaman dönüyorlar?
(Sonunda sordun be Deniz aferin kızım.)
- Ayınnnn
Dedikten sonra biraz düşündü. Hadi İsmail abi diyorum içimden. Soyle artık.
-Ayın üçünde buradalar.
-Tamam kolay gelsin.
Çok mutluyum çok. Allahım sana çok Ama çok teşekkür ederim. Geliyor,geliyor tam on dokuz günü var. İlk defa görecek gibi heyecanlandım bir an. Yüzümde küçük bir tebessüm. Bu arada maske bu konuda beni kurtarıyor. Arkadaşlarımın deyimiyle pişmiş kelle gibi sırıtırken insanlar benim deli olduğumu düşünmüyor. Çünkü görmüyorlar. Eve heyecanlı bir şekilde giderken Zeynep'i gördüm. İçimde tutmayacağım için sevindim anlattım hemen. O da sevindi bu duruma. Sonra eve çıktım. İlk defa abim bana iş verdi diye sevindim diyebilirim. Sonra yine biraz saçmaladım sanırım. Ama gerçekten kendime engel olamadım o an. Burada olmadığını hatta bu şehirde bile olmadığnı bildiğim halde hâlâ manyak gibi pencereye bakıyorum. Deniz gerçekten saçmalama dedim kendime. Ama alışkanlık olmuş artık kendimi bakmaktan alıkoyamıyorum. Ama onu görmesem bile ailesinden birini görünce bile mutlu oluyorum. Bana onu hatırlatıyorlar çünkü. Hep böyle böyle gün saya saya zamanım geçiyor. Ömrüm seninle geçiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakınken Uzak
ChickLit8. Sınıfa gidip,Platonik olan bir genç kızın hikayesi. Bu kitabı okurken kendinizi bulacaksınız.Kitaptaki karakter Deniz bir gün ansızın aşkın kapısını çaldığını anlar. Anlaması biraz zamanını alır ve Emre, Deniz farkında olmadan artık onun hayatını...