-57-

455 35 128
                                    

Fotoğrafta Sezgin var. ❤️

İyi okumalar!

Sezgin

"Gece yarısından önce evde ol. Çok içme ve o çocuk sana fazla yanaşmasın."

İris, ona yağdırdığım emirlere karşılık kaşlarını kaldırıp bana baktı. "Kendi kararlarımı kendim verebilecek yaştayım."

Ona meydan okuyarak ben de tek kaşımı kaldırdım. "Abinim."

Pes edip gözlerini devirdi ve bir şey demeden çıkışa yöneldi. Ben onu takip ederken birden bir şey unutmuş gibi durup topuklarının üzerinde dönerek bana baktı. "Bu arada bu akşam misafirlerin olabilir, haberin olsun."

Kaşlarım çatıldı fakat İris soru sormama fırsat vermeden ayakkabılarını giyip kapıyı açtı. O, kapıyı açar açmaz karşımda iki adet salak belirdi: Cenk ile Berkay. İris dişlerini göstererek gülümsedikten sonra hızla kaldırımın kenarındaki Utku'nun arabasına doğru ilerlemişti.

Utku, beni kapıda gördüğünde elini kaldırıp selam vermişti. Ona sert bakışlar atmakla yetindim. İris'in sevgilisi olabilirdi ama henüz benim sınavlarıma maruz kalmamıştı. İris arabaya bindiğinde gitmişlerdi.

"Selam limitli, görüşürüz limitli."

Berkay ve Cenk beni ittirerek içeri girip kapıyı yüzüme kapattıklarında ne olduğumu şaşırmıştım. Beni barındığım evden mi kovmuştu bunlar?

"Açın şu kapıyı." Kapıya birkaç kez art arda vurdum ama ses seda çıkmadı, sanırım çoktan içeri geçmişlerdi. İris'in 'misafirler'den kastı bu olmalıydı. Ne var ki ben beklenmedik misafirlerden hoşlanmazdım.

"Oğlum..."

Duymayı beklemediğim tanıdık ses kulaklarıma dolduğunda kafamı omzumun üstünden arkama çevirdim. Babam omuzları dik bir şekilde karşımda duruyordu. Aklımı başıma toplamak için önüme dönüp kendime birkaç saniye tanıdım. O birkaç saniyede ise her şeyi anlamıştım, bunların hepsi İris'in başının altından çıkmıştı.

"Ne istiyorsun?" diyerek ona döndüm. Gerçi ne istediği çok belliydi. Onu affetmemi, onunla yeniden konuşmamı istiyordu. Eve dönmemi istiyordu.

"Tek isteğim mutlu olmandı, evlat. Ben sana asla yok yere yalan söylemem ancak bu gerekliydi. Annen dönmeyecekti, ben de peşine düşmemen için yalan söyledim. Evet, söylemeyebilirdim ama söyledim. Bahanem yok."

Babam ellerini 'ben buyum' dermiş gibi iki yanına açtığında ona dikkatle baktım. "Beni sen büyüttün. En sevdiğim yemekten tut en nefret ettiğim renge kadar her şeyimi biliyorsun. Yalana katlanamadığımı da biliyorsun."

"Biliyorum evlat, biliyorum. Ama o zaman bu durumu iki yaşındaki bir çocuğa nasıl açıklayacağımı bilmiyordum."

Alayla güldüm. "Ben 20 yaşına gelene kadar da beklemek zorunda değildin ama."

Babam derin bir nefes alıp kafasını salladığında soğuk ifademi takınıp arkamı döndüm, sinirin kanıma hücum ettiğini hissedebiliyordum. Bittiyse daha fazla dinlememe gerek yoktu. Madem kapıyı açmıyorlardı, ben de başka bir yere giderdim.

"Beni affetmeni beklemiyorum senden Sezgin." Babam sesini yükselterek konuştuğunda adımlarım durdu. O da bundan cesaret alarak konuşmasının devamını getirdi. "Haklısın, en yapmamam gereken şeyi yaptım. Damarına bastım. Ama en azından hatamı telafi etmeme izin ver."

"Hatanı telafi edemezsin."

"Deneyebilirim. Sandığın kadar iyi şeyler yaşamadım ben oğlum. Aşık olduğum kadından severek ayrılmak zorunda kaldım, öz kızım olduğunu nereden baksan 20 yıla yakın bir süre sonra öğendim. Bunlar elbette ki yalan söylememi haklı çıkarmaz ama senden bir şans istiyorum. Şans istemeye bile yüzüm yok aslında ama bari bırak bunu yapayım."

Seslice yutkundum. O gün İclal'in hastanede İris'e anlattıklarını hemen hemen duymuştum, babamın suçsuz olduğunun farkındaydım. Ama gözümün içine baka baka yalan söylemiş olmasını affedemiyordum. Babamın hakkını yiyemezdim, beni çok iyi yetiştirmişti.

Babam sessizliğime tutunarak elini omzuma koyduğunda ona baktım. "Gel, İris ve İzel ile birlikte yeni bir sayfa açalım. Onlar benim kızlarım, sen de benim oğlumsun. İzin ver size göz kulak olayım. Belki önceden bunu elimde olmayan sebeplerden ötürü yapamadım ama şimdi yapabilirim. Pişman etmeyeceğim seni."

Dişlerimi birbirine bastırdım. "Bilmiyorum. Bir düzenleri var ve ben bozmak istemiyorum."

"Kararı onlara bırakalım. İkisi de baba sevgisinden mahrum bırakılmış kızlar, bende yeterince sevgi var ve bunu kızlarımdan esirgeyemem. Sen sadece tamam de, yeter."

İzel'in kendi kanından olmamasına rağmen onu da öz kızı gibi görmesi, yorgun gözlerindeki ümit ışıltılarıyla birleştiğinde ona karşı çıkmamı zorlaştırıyordu. Babam gerçekten enerjik, yardımsever ve sevgi dolu bir insandı. İzel ve İris'le iyi geçinebileceğinden şüphem yoktu. Tek sorun, onların bu teklifi nasıl karşılayacağını bilmememdi.

"Bakarız." dedim netlik belirtmeden. "Konuşurum ama söz vermiyorum."

Babam, ona yumuşadığımı davranışlarımdan anlayarak bana sarıldığında duraksasam da ben de kollarımı ona sardım. "Düzeltmek için elimden gelenin fazlasını yapacağım, evlat."

Geri çekilip gözlerimi gözlerine diktim. "Teklifini reddetmedim diye seni hemen affedeceğimi sanma. Hâlâ bana yalan söylediğin için çok öfkeliyim."

Babam hafifçe güldü ve kafasını anlayışla salladı. "Öfke, üzüntü, mutluluk... Bunlar geçici duygular evlat. Önemli olan, bir insanla kurduğun bağdır. Ve ben o bağın kopmasına müsaade etmeyeceğim."

Babamın dediği kafama yerleşirken fiziksel olarak tepki vermemiştim ama içimdeki bir taraf gülümsemişti. Çünkü sözün doğru olduğunu biliyordum.

"O halde bir el tavla atalım mı?"

Babam, tereddütlü bir biçimde konuştuğunda ellerimi eşofmanımın ceplerine soktum. "Tekrar yenilmek istiyorsan neden olmasın?"

Babam rahatlamış bir biçimde kahkaha attı ve işaret parmağını gözümün önünde salladı. "O bir kere olur."

Omuz silkip yolu bildiğim için önden ilerlemeye başladım. Havadaki ayaz bedenime çarparken babamın da arkamdan geldiğini biliyordum, tıpkı biraz zaman alsa da onu affedeceğimi bildiğim gibi.

"Bu gece ikiye çıkacak gibi görünüyor peder."

***

Selam, nasılsınızz?

Bulut amcanın İzel için 'kızım' deme detayı beni çok duygulandırdı. 🥺

İyi akşamlar gökkuşaklarım! ❤️🧡💛💚💙💜

GÖKKUŞAĞI | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin