13. BÖLÜM

221 11 1
                                    

Kendime geldiğimde sanki üzerimden milyon tane tır geçmiş gibi hissediyordum. Yavaşça gözlerimi açtım ve bir süre ışığa alışmalarını bekledim.
"Uyanmışsın" dedi tanımadığım bir erkek sesi. Gözlerim ışığa alışmaya başlamıştı ve önümdeki kişiyi daha rahat görüyordum. Eğilmiş bana bakıyordu. Çok güzel bir yüzü vardı. Kaslıydı ve vücudu çok iyiydi. Beni kaçıran adamı bu kadar yakışıklı bulmam çok tuhaftı ama öyleydi. Üzerinde hala siyah ceketi vardı ama kapşonunu çıkarmıştı. Etrafıma bakındım. Küçük bir odadaydım. Etrafta birkaç kırık ve sağlam sandalyelerden başka birşey yoktu. Tam tepemde lamba vardı ve ışığı bu küçük oda için gerçekten fazlaydı. Yeniden bakışlarımı önümdeki adama çevirdim.
"Sen kimsin?" dedim güçlükle. Başım ağrıyordu ve hala kendimi berbat hissediyordum.
"Yakında anlarsın" dedi.
"Benimle sorununuz ne ve Charlie nerede?" dedim. Başımı çok kötü çarptığımı biliyordum ama yine de herşeyi hatırlıyordum.
"Charlie güvende. Sözümüzü tutarız. Diğer arkadaşların bizimkilerle epey güçlü bir kavgaya girişti. Bazıları öldü. Ama senin şu iki vampir arkadaşın hayatta, merak etme. Ayrıca şu güzel yakın arkadaşın Kate de güvende" dedi sanki beni düşünürmüş gibi. 'Diğer iki vampir arkadaşın' derken Daniel ve Dylan'dan bahsettiğini anlamıştım.
"Benimle sorununuz ne?" diyerek sorumu tekrarladım. Sorularımı duymamazlıktan gelemezdi, izin veremezdim olabildiğince herşeyi öğrenmem gerekiyordu.
"Seninle kişisel olarak bir sorunum yok aslında. Seni tanımıyorum bile. Ama sen nefret ettiğim biriyle yakınsın o yüzden dolaylı olarak senden de nefret ediyorum" dedi sinirle. Bahsettiği kişinin Charlie veya Kate olması imkansızdı. Dylan ve Daniel hayatta olduğuna göre onlar da olamazdı. Ya James ya da babamdı. Bütün vampirler babamı öldürmek istiyordu. James de birkaç kavgaya karışmış olabilirdi, belalı biri sayılırdı.
"James mi babam mı?" diye sordum. Cevabın ikisinden biri olacağını biliyordum.
"Aslında bunu cevaplaması biraz karışık. Öncelikle şunu söylemeliyim ki Becky ve benim amaçlarımıza ulaşma şeklimiz aynı ama amaçlarımız farklı. Becky'nin amacı babana zarar vermek aslında bütün Littleton ailesine zarar vermek. Babana en çok zarar verecek şey senin zarar görmen. O yüzden onun planı önce seni babanın önünde öldürmek ve daha sonra da baban dahil yaşayan bütün Littleton soyunu öldürmek. Benim amacım ise James'e zarar vermek ve bunu da aynı şekilde yapacağım. Seni James'in önünde öldüreceğim ve sonra da James'i öldüreceğim. Yani özür dilerim güzelim ama her türlü ölüyorsun" dedi. Bunları duyduktan sonra kanım donmuştu. Aslında beni öldürme planlarının olduğunu tahmin etmiştim çünkü beni sohbet etmek için kaçırmış olamazlardı. Ama bana bu planları çok sakin bir şekilde anlatmıştı ve benim planlarını öğrenmem onlar için sorun değil gibiydi. Belki daha çok öğrenebilirdim. Denemek zorundaydım. Kendim için sonra endişelenirdim.
"Babam ve James nerede?" diye sordum. Sesimin korkulu çıkmaması için çalışmıştım ama bu biraz zordu. Sonuçta karşımda beni öldürmek isteyen biri vardı ama en azından babam ve James gelmeden bu olmayacaktı.
"Başka bir yerdeler" deyip geçiştirdi. Nerede olduklarını söylemesi riskli olurdu. Gerçi bir şey yapamazdım bu haldeyken. Ellerim ve ayaklarım bağlıydı, başım ağrıyordu ve bitkin bir haldeydim. Soru sormaya devam ettim.
"Becky'nin babamla olan sorununu biliyorum. Peki senin James'le olan sorunun ne?"
"James'i seviyor musun?" diye sordu. Bu soruyla şaşırmıştım.
"Ne alakası var sorumla?" diye sordum sertçe.
"Tamam kızma" dedi ve güldü. Başkası olsa yumruğu yemiştim büyük ihtimalle. Böyle davranması beni şaşırtmıştı. "Bu soruyu sorduğumda sinirlendin demek ki onu seviyorsun ama aranızda birşey yok. Zaten bunu biliyordum çünkü James'i sürekli izliyorum" dedi.
"Yani James'in sapığısın" dedim. Güldü ama bu biraz sinirli bir gülüş gibiydi aynı zamanda da gerçekten gülmüş gibiydi.
"Evet, onu öldürmek isteyen bir sapığım da diyebiliriz. James'in bana yaptıklarını sana anlatabilirim ama hala onu sevmeye devam eder misin bilemiyorum. Bence anlatmam gerek ki James'e güvenme ve ondan uzaklaş. James sevdiklerine ihanet etmeyi seviyor çünkü" dedi. Sakin bir tonla konuşuyordu ama bir yandan da sinirliydi. Bana değil, James'e sinirliydi.
"Bekliyorum anlatmanı" dedim sakin bir şekilde.
"Tamam, sen bilirsin. Öncelikle kendimi tanıtmakla başlayayım. Ben Jason"

Merhaba. Öncelikle 2 buçuk aydır yazmıyorum bunun için üzgünüm. Bundan sonra yazarken ara vermemeye çalışacağım. Bu bölüm kısa oldu ama bir an önce bir bölüm yazıp yayınlamak istedim. Yeni bölüm bu hafta içinde gelecek :) Multimedia'da Jason var.

VISIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin