Yeter

20 5 0
                                    

Selam sevgili okurlarım yeni bir bölümle daha sizlerleyim. Umarım beğenirsiniz. Bu bölümün kısalığı için kusura bakmayın. Biraz yoğundum ama yine de bölüm atmaya çalıştım. Bu kısalığı hafta içinde gelecek bölümden bir kesit atarak telafi etmeyi düşünüyorum. İyi okumalar dilerim. Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn.  :)  


"Gökhan!? senin ne işin var burada? "

"Şey okulda Feray'ı ağlarken görünce neden ağladığını sordum o da senin bir kaza geçirdiğini söyledi bende onunla birlikte buraya geldim. Geçmiş olsun demek için."

Gökhan'ın arkasından Feray da girince ona 'bittin sen' bakışlarımı attım. O da anlamış olacak ki gözlerini benden kaçırdı. Nasıl da biliyordu suçunu, Gökhan'dan ne çektiğimi bir ben, bir Allah, bir de Feray biliyordu. Annemler de okul arkadaşımız olduğunu anlayınca bizi yalnız bırakmıştı. Şuan odada ben Feray, Ateş, Arda ve Gökhan olmak üzere toplam beş kişiydik. Doktor yormayın demişti ama ben şimdiden neredeyse gerginlikten ölecektim. Çünkü Arda ve Gökhan'ın yumruk yumruğa kavga etmesi okulumuzca hala hatırlanan bir olaydı. Bu da yetmezmiş gibi daha 2 gün önce de Ateş'le kavga etmişlerdi. Bir an önce gitmesini istediğimden ve olası bir kavgayı önlemek amacıyla konuşmaya başladım.

" Dediğine göre artık gidebilirsin artık ."

" Dediğine göre artık gidebilirsin artık."

" Dediğine göre artık gidebilirsin artık."

Benimle birlikte aynı anda aynı şeyleri Arda ve Ateş de söylemişti. Yani senkronize bir şekilde kibarca(!) gitmesini söylemiştik. Ardayla Ateşe baktığımda ikisinin de gerilmeye başladığını fark ettim. Umarım olaysız bir şekilde çıkabilirdim şu hastaneden. Gökhan da sanki gerilen ortamı daha da germek için pis pis gülmeye başlamıştı.

" Pardon da bu Nehir ile benim aramda. Lütfen karışmayın beyler, hatta siz çıkın ben Nehir'le özel konuşmak istiyorum." 

Buradan sonrasını özetleyecek tek bir kelime vardı. SIÇTIK!

"GEL BEN SENİNLE BİR ÖZEL KONUŞAYIM LAN P*Ç! ŞUNA BAK YA ÖZEL KONUŞACAKMIŞ. GEL BEN SENİN BİR TARAFLARINLA ÖZEL KONUŞAYIM. SENİN ANLAYACAĞIN DİLDEN!"

Ateş bağırarak Gökhan'ın üstüne atlayıp yumruklamaya başladı. Ama Gökhan psikopat gibi hala gülüyordu! Ardanın bile gücü Ateş'i durdurmaya yetmemişti. Benim de stresten kalbime ağrı girmişti. Feray da korkmuş olacak ki yatağın yanına gelip elimi tuttu. Diğer elimi kalbime koydum ve ateşe seslendim.

"Ateş yapma! Sakin ol, seni kızdırmak için yapıyor. Lütfen kendine hakim ol."

Sanırım çok fazla gürültü çıkarmış olacağız ki doktor odaya girdi.

"Ne oluyor burada? Nehir hanım iyi misiniz?"

Ben iyi olduğum anlamında kafamı sallarken odaya annemler de girdi. Ortalık iyice savaş alanına dönmüştü. Benim başımda doktor ve annem, yanımda Feray, diğer tarafta Ateş'e mukayyet olmaya çalışan babam ve Arda. En son dayanamadım ve bütün sesimle bağırdım.

"YETER!"

Ani çıkışımla Ateş bile şaşırmış ve Gökhan'ı dövmeyi bırakmıştı.

"Gerçekten yeter! Öncelikle doktor bey ben iyiyim. Beni bırakın da gideyim. Ateş sende şu geri zekalıyı bırak, o dayak onu birkaç gün ihya eder."

Ateş dediğimi yaptı ve sonunda Gökhan'ı bıraktı. Doktor da herkesi odadan çıkartıp beni son kez muayene etti ve çıkışımı verdi. Annem hemen beni arabaya bindirmişti ama camdan baktığımda Ateş'in benimle gelmeyi ne kadar istediğini bana melül melül bakmasından anlayabiliyordum Kısa bir araba yolculuğundan sonra eve vardık ama bu sefer de annem zebellah gibi tepemdeydi. Yok otur, yok yemek ye, yok az su içiyorsun bilmem ne bir sürü şey söyledi. Ben de en son çareyi odama kaçmakta buldum yoksa rahat bırakmayacaktı. Ama böyle de sıkılıyordum. Odamda bir televizyon vardı ama saçma sapan türk dizileri olduğu için pek izlemezdim. Genelde kitap okumak yada bilgisayardan bir şeyler izlemek tercihimdi. 

Ne tesadüf ki kaçırılmadan önce kitap alışverişine çıkacaktım. Şimdi bu halde çıkamayacağım için Arda'yı göndermek çok cazip geldi ve eline bir liste tutuşturup onu yolladım. Beni şaşırtan bir şekilde uzun zaman sonra ilk defa söylediğim bir şeyi itiraz etmeden yapmıştı. Canım kardeşim benim için üzülmüş olmalıydı. O gelene kadar internette takılmaktan zarar gelmez deyip rahat pijamalarımı giydim ve yatağıma uzandım.

 O gelene kadar internette takılmaktan zarar gelmez deyip rahat pijamalarımı giydim ve yatağıma uzandım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Birkaç dakika sonra üzerime çöken uykuyla uyuya kaldım. Uykumdan Arda'nın söylenmeleriyle uyandım.

"Hayır hem kitap isteyip beni yoruyorsun hem de yatıp uyuyorsun ya bir garipsin yani."

Yorgun ve tarazlı çıkan sesimle ona cevap verirken aynı zamanda uykuma kaldığım yerden devam etmeyi de çok istiyordum.

"Ay Arda kırk yılın başı iyi ki bir şey istedim senden. Onda da demediğini bırakmadın çok sağ ol."

"Tamam ya demedik bir şey."

Arda kitapları bırakıp çıkınca kitaplara şöyle bir baktım da, ne kadar çok istemişim öyle. odanın ortasında 4 poşet kitap vardı. (Ki benim listeye yazdıklarım 6 poşet bile olabilir.) Ben kitap alışverişine çıkarsam en az 3 poşetle dönerdim. Hızlı okuduğum için çabuk bitiyordu ve fazla fazla alınca sürekli alışveriş yapmam gerekmiyordu. Kitapların içinden birini seçip okumaya başladım ama daha yarısına gelmeden uykunun beni içine çekmesine izin verdim. Uyandığımda saat 21:15'i gösteriyordu ve camımdan gelen takırtılarla uyanmıştım. İyi de ben camımı açmamıştım ama cam şuan açıktı! Yanı başımdan gelen seslere döndüğümde neredeyse küçük dilimi yutacaktım.

"Selam güzellik. "



Acaba gelen kimdi?

Evet bölümü nasıl buldunuz bakalım yorumlarınızı bekliyorum. Bu sefer diğerinden kısa ama kısa sürede bu kadar atabildim bekletmek istemedim. Bölümün kısalığını hafta içinde gelecek bölümden bir kesit atarak telafi etmeyi planlıyorum. İyi okumalar ve lütfen oy ve yorum atmayı unutmayınn :) 

Son olarak beni instagram'dan takip ederseniz çok sevinirim bazen oradan da kesit atabilirim. 

Hesabım: big_queen29  (instagram)


Gözler Kalbin AynasıdırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin