ATEŞ

2.1K 208 9
                                    

Ateşin  ortasında eriyen buz gibiydi sanki. Bedeni zangır zangır titrerken boğazında ki ateş onu kavuruyordu. Gözleri açamayacağı kadar sızlarken zihni uyanıklıkla uyku arasında sıkışıp kalmıştı.

"İlaçları düzenli olarak kullansın. Klorlu su yuttuğu için boğazında yanma olabilir.Yinede ucuz atlatmış."

Tanımadık ses kulaklarına dolarken zihni yavaşça olanları hatırladı.

En son suda çırpındığını ve gözlerinin kapandığını hatırlıyordu. Birde Poyrazın yüzünü.

"Çıkarttığımda nefes almıyordu. Aptal kız basit bir saksı yüzünden ölecekti."

Basit bir saksı değil demek istese de boğazındaki acı konuşmasını engelledi. Bunun yerine kısık bir inleme çıktı dudaklarından. Ona yaklaşan adımları duyunca  sızlamasını umursamadan gözlerini hafifçe araladı. Orta yaşlarının sonundaki doktor tebessümle ona bakarken Lale bakışlarını doktorun arkasında ellerini göğsünde birleştirmiş Poyraza sabitlendi. Yüzündeki ifade endişeden çok uzaktı. Aksine iyileş sana gününü göstereceğim der gibi bakıyordu.

"Nasıl hissediyorsun genç bayan?"     

Doktorun sesini duyunca bakışlarını adama dikti. Nasıldı? Nefes alırken göğsü sızlıyordu, boğazı ve gözleri yanıyordu. Üstelik daha önce hissetmediği kadar üşüyordu bedeni.

"Boğulmuş gibi." dedi onca belirtiyi tek tek sayamayacağını düşünüp.

Doktor gülünce bir an için yanlış bir şey mi söyledim diye hayıflandı.

"Espiri yapabildiğine göre iyisin küçük hanım."

"Adım lale." dedi insanların ona ismi dışında başka sıfatlar takmasından hoşlanmıyordu. Tabi Poyraz'ın "Adın batsın." diye mırıldanmasını duyunca seslice yutkundu.Yutkunurken bile canı yanıyordu ama mızmızlanacak değildi.

"Pekala Lale.Durumun iyi. Yani boğulmuş bir insana göre,en azından nefes alıyorsun. Onun dışında boğazında ve göğsünde yanma hissedebilirsin. Ayrıca soğuk algınlığın var. Bu yüzden verdiğim ilaçları düzenli olarak kullan."

Adamın sıraladığı şeylere yalnızca bir baş sallaması şeklinde cevap verdi. Konuşacak gücü bulamıyordu.

"Tekrar geçmiş olsun Lale." Doktor, Poyrazla birlikte dışarı çıkarken etrafındaki yabancı nesneleri yeni fark ediyordu. Burası onun kaldığı oda değildi. Şaşkın bakışlarını odada gezdirdiğinde siyahın kusursuz dizaynıyla karşılaştı. Her nesnenin insanın ruhunu yansıttığını düşünüyordu. Ve bu odanın sahibi kesinlikle siyaha tutsak biri olmalıydı. Dolap, kitaplık, masa, yatak örtüsü her eşyanın üzerinde siyahlık vardı. Ancak karamsar olmaktan çok kusursuz duruyordu. Poyrazın odasında olmanın verdiği tedirginlik onu yerinde  kıpırdanmaya zorladı. Onun yatağında olduğunu anlayınca bu tedirginlik yerini heyecanla karışık bir utanç duygusuna bıraktı. Yastıktan gelen  güzel kokuyla istemsizce başını yastığa gömdü. Bu kokuyu tanımlayacak bir kelime yoktu aslında. Sadece denizin ferahlatıcı kokusuyla benzeştirebilirdi. Kapının hızlı bir şekilde açılmasıyla korkarak gözlerini kapadı. Poyrazla yüzleşmeye hazır değildi. Neden olduğunu bilmese de ona kızacağını anlamıştı. Yastıktan gelen koku birkaç adım sesiyle birlikte daha fazla artınca Poyrazın ona yaklaştığını anladı.

"Uyumadığını biliyorum."

Tek gözünü aralayıp, ellerini göğsünde birleştirmiş, sinirli bir yüz ifadesiyle onu izleyen Poyraz'a baktı. Poyrazın en kusursuz uzvu şüphesiz gözleriydi.Lacivert bir okyanus gibiydi sanki.Derin ve her an fırtına koparabilecek bir okyanus.Buradan bakınca gözüne çok büyük gözükmüştü Poyraz. Atletik ve kaslı bir vücudu vardı.Ve şimdi Lale yatakta yatarken oldukça uzun boylu gözüküyordu.

KAR KÜRESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin