BEN MİZAH YAPMAM

2.1K 190 11
                                    

MEDYA POYRAZ

Lale mutfaktaki sandalyeye otururken birkaç dakika önce yaşananları düşünüyordu. Düşündükçe ise kızarıyordu. Poyraz'ı yalnızca beline sarılı bir havluyla görmek utanç vericiydi. Üstelik onun çapkın bakışları ve alaylı sözleri daha fazla utanmasına neden olmuştu. En azından sinirlenmedi diye düşündü. Eğer Poyraz kendisini o şekilde görseydi... Ah! bunu düşünmek bile istemiyordu. Dalga geçmesi sinirlenmesinden daha iyiydi. Üstelik odadan çıkarken onun güldüğünü duymuştu. Her ne kadar alaylı bir gülüş olsa da Lale'nin umut kırıntılarına bir yenisini eklemişti. Bu kırıntılar yolunu bulmasına yardım edecekti. Poyraz kayıp bir adres gibiydi. Ona nasıl ulaşacağı konusunda en ufak bir fikri yoktu. Yinede onu bulana kadar savaşacaktı. Bu yolda kendini kaybedecek olsa bile... Acıktığını hissedince oturduğu sandalyeden kalktı. Yaptığı pilav ve tavuk sote iştah açıcı görünüyordu. Yemekleri masaya koyarken merdivenlerden gelen adım seslerini duydu. Adım sesleri mutfağa yaklaştığında "Sakinleş." diye fısıldadı. Bir kaç dakika önce yaşanan utanç seremonisinin etkileri halen daha sürüyordu. En iyisi hiçbir şey olmamış gibi davranmaktı.

"Bakıyorum da gördüklerin iştahını açmış."

Ancak Poyraz'ın alayla söylediği cümlesi bunu yapmasına engel oldu. Lale aptal bir kız değildi o yüzden bu cümlenin altında yatan imanın farkındaydı. Yinede bir şey söylemeden yemekleri koymaya devam etti. Tavuksote ve pilavı tabaklara koyarken Poyraz'ın bakışlarını üzerinde hissediyordu. Poyraz, kendisini izlerken heyecanlanmaması mümkün değildi. İşte bu nedenle ona bakmamak için mücadele ediyordu. Aksi halde elindeki tabaklar yeri boylayacaktı. En sonunda tüm yemekleri masaya koyduğunda Poyraz ilk önce Lale'ye ardından masada duran yemeklere baktı.

"Bu yemekleri sen mi yaptın?"

Poyraz'ın hayretle çıkan sesine karşın kafasını sallamakla yetindi.

"Zehirlenmeyiz değil mi.?"

Lale duyduğu soruyla kaşlarını çattı. Poyraz'ın yüzüne baktığında ciddi bir şekilde kendisine baktığını gördü. Tanrı aşkına dalga mı geçiyordu.? Tabikide zehirlenmeyeceklerdi!

"Yemek yapmayı biliyorum." Lale'nin kendinden emin sözlerine karşın Poyraz şüpheyle bakmaya devam ediyordu. Sol elini yanağının üzerine koyup, düşünür gibi yaptı.

"Senin bir şey becerebileceğine inanmıyorum."

Lale'nin kaşları daha fazla çatılırken bir elini beline koydu. Yapabildiği nadir işlerden biri yemek yapmaktı.Ve bu şekilde küçümsenmek sinirini bozmuştu.

"Öyleyse yeme."Omuz silkip masaya oturduğunda Poyraz'ın sesini duydu.

"Önce sen yiyeceksin. Eğer bir sorun çıkmazsa yiyebilirim."

Duyduğu cümleyle inanamaz bir şekilde Poyraz'a döndü. Gerçektende yemeği test ettirip öyle mi yiyecekti. Dilinin ucuna gelen sevimsiz kelimeleri son anda yutup, sinirle bir ifadeyle ona baktı.

"Şaka yapıyorsun değil mi ?"

Poyraz başını iki yana salladıktan sonra havalı bir şekilde konuştu.

"Ben mizah yapmam güzelim. Bir şey söylediysem sadece söylemişimdir."

Ukala diye düşündü Lale. Hangi insan mizah olmadan yaşayabilirdi ki. Bir komedyenin söylediği bir söz geldi aklına."Bir insanın izahı yoksa mizahı vardır." diyordu. Bu zamana kadar bu söze inanmıştı Lale. Ancak Poyraz ATEŞ bu düşünceyi çürütüyordu. Poyraz'ın hiçbir izahı yoktu. Tıpkı mizahi olmadığı gibi.

"Hadi ye şunu."

Poyraz elinde tuttuğu çatalı burnunun ucuna dayayınca sinirle çatalı elinden aldı. Hırsla yemeye başladığında yemeğin tadının güzel olduğunu farketti. En azından Poyraz'a laflarını yedirebilecekti.

KAR KÜRESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin