HIRÇIN

1.1K 164 11
                                    

Bu bir rüya. Göğsüne sığındığı beden. Belini saran güçlü parmaklar. Yüzünü okşayan sıcak nefes... Tüm duyularının aktif olmasına karşın zihni henüz kendinde değildi. Bir rüyanın içindeydi Lale. Nefesine karışan deniz kokusuyla sarıldığı bedene biraz daha sokuldu. Huzur bu muydu?

"Beni koklamıyorsun değil mi?"

Homurtuyla gelen erkeksi ses zihninde yankılanırken yavaşça uykudan sıyrıldı. Gözlerine kırpıştırarak açtığı anda kendisine huzursuzca bakan lacivert gözlerle karşılaştı. Lacivert derinliği saran siyah hareler. Denizin hırçınlığıyla harmanlanmış gecenin karanlığı gibi. Gözleri tamda böyleydi işte. Sanki ruhunu anlatıyordu. Hırçın ve karanlık. Geçen bir kaç saniyeye rağmen halen daha Poyraz'n derin bakışlarına kilitlenmişti. Sanki hareket etmesine yarayan komutlar devre dışı bırakılmıştı.

"Çekilsene üzerimden kızım!" Poyraz her kelimede aksileşen bir sesle konuştuğunda gerçeklik yüzüne çarptı. Poyraz'a bu kadar yakın olmak Cehennemin sınırlarında dolaşmak ile eş değerdi. Zira o Poyraz Ateşti. Heran yakabilirdi.

Geçen birkaç saniyenin ardından Poyraz hiçte kibar sayılmayacak bir hamleyle Lale'yi ittiğinde kendini sırt üstü yatarken buldu.

"Ne yapıyorsun be!" Cırlaması Poyraz'ın gülümsemesine neden oldu.

"Üzerimde yatmaya bu kadar hevesli olduğunu bilmiyordum."

Acıyan kalçasına rağmen sinirle doğruldu. Öfkeli bakışlarını Poyraz'a yöneltiğinde onu yatak başlığına yaslanmış, eğlenen bir ifadeyle kendisine baktığını gördü. Az önce somurtmuyor muydu bu çocuk.

"Hiçte bile." Sinirle tısladığında yüzüne düşen bir tutam saçı üfleyerek geri savurdu. Şuan korkunç görünüyor olmalıydı.

"Biliyorum itiraf etmek kolay değil."

"Kes şunu.!"

"Çekici olduğumu biliyorum. Senin aksine. Aynaya bakınca çığlık atma olur mu?"

Poyraz'ın iması kızarmasına yol açarken öfkesine hakim olamayıp, kendisiyle birlikte yere düşen yastığı Poyraz'ın kafasına attı. Tam isabet. İç sesi zafer çığlıkları atarken Poyraz'ın lacivert gözlerindeki dalgalanma yutkunmasına yol açtı. Şimdi hapı yuttun.

Poyraz yüzüne çarpıp yere düşen yastığa ölümcül bir bakış atıp sırtlanlara özgü bir çeviklikle yataktan fırladı.

"Sen bittin kızım." Her kelimesi vurgulu ve tehtitkardı. Lale daha adımını atmaya fırsat bulamadan kendini yatağı fırlatılmış ve elleri başının üzerinde kelepçelenmiş bir şekilde buldu. Poyraz ağırlığını hissettirmeyecek şekilde üzerine  eğilmiş ve bedenini hapsetmişti. Ancak hapsettiği tek şey bedeni değildi. Zira bakışlarıda genç adamın gözlerine sabitlenmişti. Deniz gibi. Eşsiz, karanlık ve hırçın.

"Âspero." Zihninde yankılan son kelime  zayıf bir fısıltıyla hayat buldu. Kendi sesini duyana kadar konuştuğunu bile anlamamıştı. Hatta bunu düşünmemişti bile. Âspero... İspanyolca  hırçın demekti ve şuan gözlerine kitlendiği adam tamda böyleydi. Hırçın...

"Ne diyorsun kızım! " 

Fazlasıyla hırçın diye düşündü.

"Hiç..Hiçbir şey. Sadece anlamadığın bir şeyler söylersem ve sen bunu anlamaya çalışırsan biraz sakinleşirsin diye düşündüm." 

Herbir kelimede daha fazla saçmaladığını farkındaydı. Ama şuan için aklına başka birşey gelmiyordu. Aşırı güçlü olduğu her halinden belli olan aşırı sinirli bir Poyraz tarafından hapsedilmişti. 

KAR KÜRESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin