Bölümü kontrol edemedim, bir kaç defa yazıp sildim umarım ki bir hata, yanlış yoktur.
Yorumlarınızı bekliyorum...
İyi okumalar 🌙
Tırnaklarımı esmer deriye batırıp gözlerimi kapattığımda yanağıma çarpan sertlikle titremiş, ağzım dolu olduğu halde inlemiştim. Salyam dudaklarımdan taşıyor, çenemi ve onun erkekliğini ıslatıyordu. Duvara sabitlediği başımla hareketlerini kendi yönetiyor, başlarda yavaş olsa da, sonrasında dilim üzerinde hızla kaymaya başlıyordu.
Kapıyı açtığım an üzerime atlamasına şaşırmamıştım aslında, ama bu kadar hızlı bir şekilde kendini ağzıma iteceğini tahmin etmemiştim. Alışık olduğum bir durum değildi, o da bunu bildiği için yalnızca başımı sabitlemiş, kendi yön vermeye başlamıştı. Arada sırada boğazıma, yanak içlerime ve dişlerime çarpan erkekliğiyle garip bir şekilde ıslandığımı hissediyordum.
"Dudaklarını kapat" dediğinde aralık dudaklarımı etrafına sarmış ve o hırıltılı bir inleme bırakırken büyük elini yanağıma yaslamıştı. Kendini daha ileri itiyor, nefesimi tutmak zorunda kalıyordum. Gerçekten geldiğinde fena durumdaydı. Ellerim yapılı bacaklarında, dolu gözlerim aralık tutmaya çalıştığı gözlerindeydi. Kalbim hızlı hızlı atıyor, titriyordum dizlerimin üzerinde.
Boğazıma kendini tekrar ittiğinde yutkunma ihtiyacı hissetmiş, yutkunmuş yutkunmamla birlikte ağzımda seğirmesine şahit olmuştum. "Bebeğim, sikeyim!" yüksek sesi kasılmama neden olup deliğimden ufak bir sıvının süzüldüğünde inlemiş ve dişlerimi sürtmüştüm hassas organına. Bir kaç defa daha kendini itip geri çektiğinde dudaklarımla erkekliği arasında oluşan salyama karışmış spermlerini dilimle kesmiş, dudaklarımı yalayıp derin nefesler almıştım. "Sen, Tanrım, mükemmeldin" ellerini uzatıp beni kaldırdığında hala boşalmadığı halde neden durduğumuzu anlamamış, gözlerimi kırpıştırmıştım.
"Daha bitmedi" dediğimde ıslak dudaklarıma dudaklarını bastırmış, eli bacaklarımı bulup kalçalarıma kadar okşamış ve kalçamı sıkıp bırakmıştı. Alt dudağım dudakları arasında ezilirken gözlerim kayarak kapanmış, kendime engel olamayarak ona sürtünmüştüm. Dudaklarımızı ayırıp inledikten sonra hızlıca kucağına almış salona, koltuğa bırakmıştı bedenimi. Tekrar ona uzanmaya çalıştığımda geriye çekilmiş alt dudağını ısırıp vücudumu süzmüştü. "Durmazsak bir kaç gün daha yürüyemeyeceksin, daha iyileşmedin." gözlerimi kocaman açıp başımı iki yana salladım. "Sorun değil, lütfen gelin." dudağını ısırdıktan sonra arkasını dönmüş, şekilli esmer kalçasını izlerken merdivenlerden çıkıp gözden kaybolmuştu.
....
Pekala delirmiş olabilirdim, mantığım bedenimi terketmiş aklım yalnızca alt taraflarımla ilgileniyor olabilirdi. Asla yapmam dediğim şeyleri yapıyor olabilirdim çünkü kendime engel olamıyordum, şuanki gibi. Üzerimdeki her şeyi salonun ortasında çıkartıp yere fırlatmış - düzen manyağı olduğum halde umursamamıştım - göğsüm hızla inip kalkarken, serbest bıraktığım erkekliğim karnıma çarpmıştı. Ona ağız işi vermiş olabilirdim ama en az onun kadar etkilendiğim bir gerçekti. Şüphesiz sürekli kasılıp duran deliğimle boş boş salonda oturup etkinin geçmesini bekleyemezdim. Hızlı hızlı sessiz adımlarla merdivenleri çıkıp, banyonun kapısına gelmiş yine ses çıkartmamaya özen göstererek kapıyı açıp başımı uzatmıştım.
Doldurduğu geniş küvette uzanıyor, başının altına koyduğu ufak yastıkla gözlerini kapatmış köpüklü suyla bedenini saklamıştı. Şayet yanıyor, terliyor ve tutuşuyordum. Çıplak bedenimi hızlı hızlı ilerleterek küvetteki bedeninin üzerine oturduğumda gözleri şokla aralanmış, bense gözlerimi kapatıp inlerken deliğime sürtünen erkekliğini hissetmiştim. "Jungkook ne yapıyorsun?" dedi şok olduğunu belli eden sesiyle. Cevap vermek yerine onu hiç dinlemeden belimi bükerek kalçamı çıkartmış, erkekliğini iki kez çekiştirdikten sonra içime doğru itmiş ardından kendim oturmuştum. Bu bile kasılan bedenime iyi gelmiş gözlerim kayarken gülümseyerek alt dudağımı üst dişlerimle ezmiştim. Bedenimi yükseltip tekrar oturduğumda tırnakları belime batmış ve ben başımı arkaya atıp yüksek sesle inlemiştim.
"Siktir Jungkook, yürüyemeyeceksin." dedi göğsümü göğsüne dayayıp kalçasını hareket ettirdiğinde sözlerine tezat hareketleri beni güldürmüş kalçamı daire şeklinde oynattığımda omzumu ısırıp bırakmıştı. "Hocam söylediklerinizle yaptıklarınız hiç uymuyor." dedim nefes nefese kalçamı oynatmaya devam ederken, o da kendini bana itiyor delirtiyordu.
"Senin de çıplakken kucağına böyle aşık olunası, dolgun kalçalı, pürüzsüz bacaklı ve güzel yüzlü biri otursa sen de duramazsın güzelim." dudaklarına uzanıp küçük ama ıslak öpücükler bıraktığımda gülümsemiş işini biraz daha hızlandırmıştı.
İşte şimdi harika hissediyordum.
....
"Çözebildin mi?" görmeyeceğini bildiğim için rahatlıkla göz devirip kalçamın altındaki yastığı düzeltmiş kremin rahatsız edici ıslaklığını göz ardı ederek kalemi sıkmıştım elimde. Ne olursa olsun her şeyin sonu matematik testi çözmeyle sonuçlanıyor ve ben kafamı bir yerlere vurmak istiyordum.
Üstelik o elinde dumanı tüten kahvesiyle birlikte taktığı kablosuz kulaklıkla tabletinden dizi izlerken ben ders çalışmak zorunda kalıyordum. Altında yalnızca siyah bir şort vardı, üst bedeni tırnak izlerimle, bıraktığım kızarıklıklarla doluydu. Benim üzerimdeyse dolabından çaldığım beyaz bol bir tişört, bir de siyah bir iç çamaşırı vardı, tabi iç çamaşırını beni rahatsız ediyor diye az önce çıkartıp atmıştım.
Test kitabının kenarında çizdiğim Taehyung'un portresini karalama isteğimi göz ardı etmiş, soruya odaklanmıştım bir kaç saniyeliğine.
Sinirliydim çünkü benimle ilgilenmiyordu. Seks sonrası ilgi manyağı biri olduğumu bildiği halde benimle ilglenmiyor, dizi izliyordu. Ağlamak istiyor ayrıca dudaklarını da emmek istiyordum. Popom acıdığı halde kucağına çıkıp sürtünmek istiyor, aynı zamanda acımı geçirmesi için kelebek öpücüklerini yüzüme bırakmasını da istiyordum.
Burnumu çekip ne zaman dolduğunu anlamadığım gözlerimi kırpıştırıp kasıklarımı ovdum elimle, kendimi fazla kastığım için tüm kaslarım ağrıyordu. "Bebeğim" dedi omzuma başını koyup kollarını bedenime sararken, ne zaman kalktığını anlamamıştım. Tekrar burnumu çekip çözdüğüm denklem sorusunun cevabını işaretlemiş kalemi bırakmıştım yavaşça. "Neden ağlıyorsun?" diye sorduğunda ellerimle yanaklarıma tutmuş, ıslak olduklarını yeni fark edip dudaklarımı aralamıştım. "Fark etmedim." dediğimde kolay bir hareketle kucağına almış, bacaklarımı beline dolandığımda çıplak kalçalarım ve erkekliğim ona değince kocaman gülümseyip koltuğa oturmuştu benimle birlikte. "Çok yaramaz bir çocuk oldun." bacaklarımı hafif hafif masaj yapar gibi okşadığında az önce ağlayan ben değilmişim gibi kocaman gülümseyip saçlarıyla oynamıştım.
"Beni terbiye etmeye ne dersiniz?" kıkırtısı kulağıma dolup açık kalan boynuma öpücük bıraktığında az önce yapmasını dilediğim şeyi yaptığı için çokça mutluydum. Bacaklarımı okşayan elleri kasıklarıma çıkıp kaslarımı gevşetecek şekilde masaj yaptığında memnun bir mırıltı bırakıp başımı göğsüne yaslamıştım.
"Benim bebeğim ilgi manyağı olduğu kadar da arsız, öyle değil mi?" cevap vermek yerine çenesine masum bir öpücük bırakıp kalçalarımı hareket ettirmiş, böylelikle cevabını çok net bir şekilde vermiştim.
°°°
Bölüm sonu.Her bölüm smuta bağlanıyor bunu engelleyemiyorum, sıkılıyorsanız söyleyin lütfen.
Umarım beğenmişsinizdir, sağlıcakla kalın ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wet Dream | Taekook
FanficJeonk : Siktir, Bay Kim rüyalarımdan çıkmıyor! For my baby @GodOfWiness 240920