9.Bölüm

33.4K 2.8K 4.5K
                                    

Üzgünüm bu bölüm düz yazı, text kitaplarda düz yazıyı pek sevmiyorum ama idare edin.

Ayrıca 2k olmuşuz baya şaşırdım, lifeless adlı kitabıma da göz atın ^^

Karmakarışık hissediyorum, böyle en ufak şeye patlayacak gibiyim. O nedenle bölümden pek emin değilim, umarım beklentinizi karşılar.

Fazla uzatmaya gerek yok, yorum yapan ellerinizden öperim 🐥

İyi okumalar 🌙

Küçük sırt çantamın askılarını sıkıyor, titreyen bacaklarımı dizginlemek uğruna ayaklarımı yere sert basıyordum. Önünde durduğum müstakil ve oldukça hoş gözüken eve bir göz attıktan sonra derin bir nefes almıştım.

Tam sekiz dakika elli altı saniyededir kapıda dikiliyor, asla ama asla cesaret edemiyordum. Sorun kesinlikle sahip olamadığım libidomdu. Şimdiden kasıklarım karıncalanıyor, nefeslerim düzensizleşiyordu. Rüyalar bir bir gözümün önünden geçiyor, siktiğimin ergenliği beni mahvediyordu.

Hava kararmaya yüz tutmuş, sokak ıssızlaşmıştı. Titreyen elimi kaldırıp büyük siyah kapının hemen yanındaki zile bastığımda zaten düzensiz olan nefesimi tutmuştum. Çok değil, yalnızca bir ya da iki dakika içerisinde kapı açılıp ardından siyah şortu ve siyah sıfır kol tişörtüyle Bay Kim gözükmüştü.

Gözlerimi hemen yeşil gözlerden çekip siyah kapıya yasladığı damarlı ve oldukça büyük eline kaydığında, o el ile ilgili düşünüp kendime dokunduğum anları hatırlamış ve sert bir şekilde yutkunmuştum.

"İçeriye gelmeyecek misin Jeon?" sesindeki o kalın tını göğsümü titretmişti. " Üzgünüm Bay Kim" dedim geriye çekildiği an minik adımlarımla içeriye girerken.

"Öncelikle rahat bir şeyler giy, sana baktıkça ben daralıyorum." çıkmadan kirazlı nemlendirici sürdüğüm dudaklarımı birbirine bastırdım. Bay Kim, bol şeyler giymekten hoşlanan bir adamdı. Pantolonlarının bir kaçı dar olsa da genelde salaş ve farklı bir giyim tarzı vardı.

Pekala hayran olduğum yegane şeylerden biri de buydu. "Peki" dediğimde  sırtımdaki çantayı çekip almıştı. Şaşırdığım için durup ardıma baktığımda çantayla birlikte geldiğimiz salondaki koltuğa oturmuş çantayı yanına koyarak fermuarını açmıştı.

" Sen kitaplarını masaya koy, ben senin için seçerim kıyafet" gözlerimi kırpıştırıp masaya doğru ilerledim.

Karnım kasılıyordu ve ben Bay Kim'in kokusunu soludukça daha bir fena oluyordum. Lanet olsun ki evi de tıpkı onun gibi kokuyor, kokusu buram buram ciğerlerime doluyordu.

Elimdeki poşetten kitaplarımı çıkartıp büyük ahşap masaya koyduğumda derin bir nefes aldım.

"Jeon, bunlarla yanarsın farkında mısın?" kaşlarımı kaldırdım. "Efendim?" başını iki yana sallayıp ayaklandı. "Getirdiğin kıyafetler çok kalın, evin içi zaten sıcak. Dayanamazsın yani, ben sana başka kıyafet vereyim." ayağa kalktığında gözlerim çantaya gitmişti.

Kalın kıyafetler getirmiştim çünkü hava cidden soğuktu ayrıca o kıyafetlerin arasında her ihtimale karşı tişört ve ince bir eşofman da vardı.

Saçlarımı geriye itip zümrüt yeşili ve oldukça pahalı gözüken koltuklardan birine oturdum. Gerginlikten ölecek gibi hissediyordum.

Öğretmenlerime karşı her zaman mesafeli duran bir insan olarak, öğretmenimle ilgili sürekli böyle edepsiz rüyalar görmeme rağmen onun evinde olmam beni aşırı derecede geriyordu.

Birde evinde kalacağım gerçeği vardı, bunu henüz kabullenememiştim. "Jeon?" Bay Kim'in derin ve kalın sesi kulağıma dolduğunda ayağa kalkıp bana nereden seslendiğini bulmak adına koridora yöneldim.

Koridorun sonunda merdivenler vardı, alt dudağımı ısıra ısıra merdivenlerden çıktıktan sonra gözlerimi kocaman açtım. Çünkü tanrı aşkına daha önce hiç böylesine mükemmel bir oda görmemiştim.

Üst kat komple Bay Kim'in odask olmalıydı. Kocamandı ve jakuzisinden, televizyonuna kadar her şeyi vardı. Tıpkı beş yıldızlı bir otelin dizaynı gibiydi lakin bu oda daha güzeldi.

"Jeon, benim kıyafetlerim sana büyük olacaktır. Kız kardeşimin burada kalan kıyafetlerinden baktım bir kaç tane. Umarım bedenine uyar." gözlerimi kırpıştırıp bir kaç adım daha atarak karşısında durdum.

"Kız kardeşiniz mi?" dedim sesimin titrememesi için Tanrı'ya dualar ederken. "Evet kız kardeşim" dediğinde kaşlarımı çattım istemsizce.

"Ama Bay Kim, kız kardeşinizin kıyafetleri bana nasıl olsun. Ben bir erkeğim." dediğimde gözlerini devirip ardına dönmüştü.

"Cinsiyet tabularını ne zaman yıkacaksın? Senin bir erkek olman, kadın reyonundan bir kıyafet giyemeyeceğin anlamına gelmez. Bu kadınlar için de geçerli ki onlar bizden önce bu tabuyu yıktılar. Şimdi pantolonunu çıkart ve şu şortu giy."

....

"Sınav için heyecanlı mısın?" basit bir soruydu sorduğu fakat benim aklım kesinlikle yerinde değildi.

"Herkes kadar evet." dedim gözlerimi inatla değiştirdiği beyaz ve oldukça hoş şortuna değdirmemeye çalışırken. Esmer bacakları gözler önündeydi ve ben kıldan hoşlanmasam bile esmer bacaklarındaki ufak kıllara bile düşüyordum şuan.

Sanki yok gibi gözüküyordu, lakin ışıkta parlıyordu. Ben rahatsız olduğum için on sekizime girdiğim ilk hafta lazere giderek tüm vücut olarak kıllarımdan kurtulmuştum. Kısacası tenim gerçekten pürüzsüzdü. Şimdi karşımdaki adam hiçbir şey yapmamasına rağmen böylesine hoş bacaklara sahip diye kendime kızıyor, kendimle çelişiyordum.

"Ben başaracağına inanıyorum. Akıllı bir gençsin, derslerin iyi. İyisin, güzelsin. Başaramayacağın bir şey yok bence, hm?" omuz silkip kontrol ettiğim son soruya tik atıp kitabı kapattım.

Saatler, ciddi anlamda saatlerdir ders çalışıyorduk. Bu benim açımdan hiç ama hiç kolay değildi.

Başım ağrımış, kasıklarım karıncalanmaktan uyuşmuştu.

" Jeon, beni dinliyor musun? " küçük bir soru, çıplak bacağımdaki büyük ve damarlı bir el...

Nefesimi tutup titreşen göz bebeklerimi bana verdiği kız kardeşinin şortunun açıkta bıraktığı bacaklarımda olan ellerine indirdiğimde bir süredir uyuşan kasıklarımdaki ufak hareketleri ağır çekim misali hissetmiştim.

"Dalmışım hocam, özür dilerim" başını önemli değil anlamında iki yana sallayıp ayaklandı. "Biraz film izlemeye ne dersin Jeon?" onaylayıp ayağa kalktığımda bana giymem için verdiği kendi tişörtü dizlerimin birazcık üzerine kadar uzanmıştı.

Şükür ki kasıklarımı kapatıyordu.

Birlikte evinde olduğunu yeni öğrendiğim sinema salonuna geçtiğimizde, öğretmenime böylesine yakın davrandığım için garipsiyordum.

"Ne tür filmlerden hoşlanırsın Jeon?" bu soru belki de azıcık kalan irademi tükketen son noktaydı. Çünkü o benim cevabımı beklemeden yüzündeki ilk defa şahit olduğum garip sırıtışla kumandayı elime almıştı.

"Seni bilmem fakat ben içerisinde cinsellik bulundurmayan filmlerden hoşlanmam"

°°°

Bölüm sonu

Umarım beğenmişsinizdir

Sağlıcakla kalın ♡

Wet Dream | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin