Dazai loş ışık altında, dosyalarda göz gezdirirken yavaşça başını ovuşturdu. Uykusunu, tüm bu dosyaları baştan incelemek için feda etmişti ve bunu yaptığı için pişman da değildi. Okuduğu tüm dosyalar zihninde kelimelere dökülmüş şekilde dönerken ellerini başının altında birleştirdi, ardından bakışlarını yavaşça bütün gece ona eşlik eden yorgun ateşe çevirdi. Gaz lambasının ışığı gözlerine vururken iç geçirdi ve yeni bir dosya almadan önce önündekini sınıflandırdığı dosyalar yığınından birine yerleştirdi. Şanslıydı ki şerif, hükümetin istediğinin haricinde bütün delilleri içeren ayrı dosyalar da tutmuştu. Her ne kadar bu yaptığı yasadışı olsa da Dazai önemsemedi. Ona göre yasalar, suçu örtmek için kullanılabilecek oldukça elverişli birer ortaktılar.
Açtığı yeni dosya ile birlikte gözleri önüne bir resim düştü. Resim, diğer birçok nüshası gibi karanlık bir şekilde işlenmişti. Dazai resmi yavaşça kaldırdı ve gaz lambasına yaklaştırarak her ayrıntısına göz değdirdi. Bu resim karakalem şeklinde çizilmişti, bu yüzden renklerden gelen teferruattan yoksundu. Eli, cebinde taşıdığı kağıda gitti ve onu diğeriyle yan yana tuttu. Hancı kadının verdiği resimle karşılaştırdığı zaman, karakalem çizimin daha ince bir siluete sahip olduğu seçilebiliyordu. Bir insanın olabileceğinden çok daha zayıftı, parmakları normal olamayacak şekilde uzundu ve göz çukurları boş bir karanlık içeriyordu, açıkça ürperticiydi. Dazai, birini cebine diğerini ise masanın üzerine koyduktan sonra dosyanın geri kalanını incelemeye koyuldu: Üç sene öncesine ait bir cinayet kaydıydı. Otuzlu yaşlarındaki maktul diğer birçokları gibi ormanda paramparça halde bulunmuştu. Bu dosyada bulunan resmin sahibi ise bir çocuktu; ifadeye göre çocuk, o gece eve dönmeyen köpeğini bulmak için ormanın çevresinde dolanırken cinayete şahit olmuştu ancak elindeki gaz lambası korkuyla sıçradığı sırada elinden düştüğü için canavarı tam olarak görememişti. Zihninde kalan görüntülerle ortaya çıkan resim ise dosyanın içinden çıkandı. Bu ifadenin asıl dosyaya dahil edilmeme sebebi ise cesedin çocuğun evinden kilometrelerce ötede -neredeyse köyün diğer ucunda- bulunmasından kaynaklanıyordu. Yazanlara göre herhangi bir sürüklenme izi mevcut değildi ve çocuğun söylediği noktada ise herhangi bir delile rastlanmadı. Dosya, cinayet olduğuna dair delil yetersizliğinden kapandı.
Dazai şaşkın bir kahkahayı salmaktan kendini alamadı. Vücudu geriye doğru eğildi ve sırtı sandalye ile buluştu. Birkaç dakika boyunca sessizlik içinde karşısındaki duvarı izledi. Okuduğu bilmem kaçıncı dosyaydı fakat sonucu diğerlerinden farklı değildi. Her bir dosya, cinayetin birçok izini taşısa da delil yetersizliğinden dolayı üzeri örtülerek bir köşeye itilmişti. Bununla da sınırlı değildi: Dosyalara dahil edilmeyen çok fazla delil ve ifade vardı ve Dazai, bu durumu görmezden gelememişti. Delillerin içeriğine göz attığında ise daha da şaşırmaktan öteye gidememişti. Aynı dosyadaki ifadeler birbirleriyle öylesine çelişiyordu ki, Dazai her birinin farklı cinayetlerden bahsettiklerini düşünmekten kendini alamıyordu. Tavana sabitlenmiş gözlerini kırpıştırdı ve yavaşça iç çekti. Bugün kilisede tanışıp yemek yediği adamın anlattıklarını anımsadı.
Şerif ve kiliseden çıkınca peşlerine takılan adamla beraber Dazai'nin kalmakta olduğu handa yemek yemişlerdi. Adam, geçmişte şeytanın tohumu olarak anılan ve tüm bu cinayetlerden sorumlu olduğu savunulan küçük çocuğun ailesini yakından tanıyan ve onlarla iş yapmış bir tüccardı. Anlattığına göre tüm bu olaylar onun kasabada olmadığı bir zaman diliminde gerçekleşmişti ve geri döndüğünde küçük çocuğu kanatlarının altına almak için çok geç kalmıştı. İçtiği birkaç bardak biranın ardından ise yılların kalbinde bıraktığı ağırlığı kusmuştu. Pişmanlığı, titreyen sesinden yavaş yavaş dökülürken Dazai adamın samimi olduğunu biliyordu. Anlattıklarına göre, küçük çocuğun dedesi çok yakın bir arkadaşıydı. Başlarına gelen trajediyi bir mektupla öğrenmiş olsa bile cenaze için kasabaya dönmemişti. Eğer dönseydi, arkadaşının soyundan kalan son bireyi, bu acıklı ölümü yaşamaktan kurtarabilirdi. 'Ben kasabaya gelip her şeyi öğrenene kadar belki sokaklara düşmüş olurdu ancak, sonrasında böyle bir son yaşamak yerine yanımda olurdu, hayatta olurdu,' demişti kederli bir ses tonuyla. Dazai, ellerini çenesinin altında birleştirmiş bir şekilde karşısındaki adamı süzdü. Titreyen kirpiklerinin altında bira lekesi ile ıslanmış bıyıkları aşağı doğru çekiliyordu. Bunca sene içini yiyip bitiren tüm o ihtimallerin birer birer zihninden geçtiğine emindi Dazai. Adamın bir süre daha kendi içinde pişmanlığını yaşamasına izin verdi ve ardından yavaşça sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
City Of The Dead // soukoku
FanfictionHalk arasında korku salan bir yaratığın gizemini çözmek için yola çıkan dedektif Dazai, hiç ummadığı gerçeklerle karşı karşıya kalır.