"Arkamda umutsuzluğun, önümdeyse ölümün dehşeti duruyor; Güçsüz bedenime gelince,
o da gün be gün eriyor,
Cehenneme sürükleniyor;
ağır basan günahlarının yüküyle."
(Kutsal Sone-!, 6-8)Dönen tekerleklerin takıldığı taşlarla sarsılan arabanın içinde uyuklamakta olan adam, uzun süredir oturuyor olmasının getirdiği rahatsızlık hissiyle gözlerini araladı. Burnuna dolan koku, çoktan yağmurun döküştürmeye başladığını işaret ediyordu. Bir eliyle yavaşça boynunu ovuşturdu ve ardından aralık perdelerden dışarıya bir bakış attı. Gri bulutlarla çevrelenmiş gökyüzü, şehrin adına yaraşır şekilde ölümü andıran kasvet hissiyle çevrelenmesine yardımcı olmuştu.
Dazai bu düşünceye alaycı bir gülüş bırakmadan edemedi. Uzun zamandır çözülemeyen cinayetlere ev sahipliği yapan bu şehir, çevredeki iller tarafından isminin ölünün şehri olarak anılmasına engel olamamıştı. Önceden oldukça kalabalık ve canlı iken, şimdi ise bu kasvetli havaya uyum sağlayan ruhsuz insanlarla dolup taşıyordu. Sokakta yağmura inat yürüyen her bir siluet, sanki ölümün kıyısında süzülen bir ruh gibi, acelesiz ve yayvan adımlarla gözden kayboluyorlardı. Dazai, bu görüntü karşısında hafif bir ürpertinin göğsünden içeri damlamasına engel olamadı. Bu şehirle ilgili birçok söylenti kulağına dokunmuştu, ancak buraya adım atmadan önce tüm o söylentilerin halk arasında yayıldıkça su alan bir sünger gibi şişen abartılardan ibaret olduğunu düşünmüştü. Şimdi ise gerçek gün gibi önünde uzanıyordu. Kaldırım taşlarına kadar işlemiş olan kasvet, sanki üzerine basan her adımı yutmak istermişçesine sokaklar boyunca serilmişti. Önünden geçtikleri her bina soğuk bir griye teslim olmuştu, yağmurun sesi dahi karanlık tarafından yutuluyormuşçasına derinden geliyordu. Tüm şehir, bir lanete teslim olmuşçasına içindeki katranı her yana kusuyordu. Dazai, tüylerini diken diken eden huzursuzluğu görmezden gelemeyerek derin bir nefes aldı lakin aldığı nefes ciğerlerini katrana bulamış gibi hissetmeden de edemedi.
Araba en sonunda durduğunda, Dazai dalmış olduğu düşüncelerinden irkilerek uyandı. Kalbine batan huzursuzluk yavaş yavaş tüm bedenine yayıldı ve bir anlık tereddüdün onu yoklamasına engel olamadı. Yıllar sonra ilk defa onu böylesine canlı hissettiren bu şehre karşı bir gülümseme bıraktı, ardından arabanın kapısını araladı. İnmeden önce valiziyle birlikte taşımakta olduğu şemsiyesini açtı ve arabadan aşağı atladı. Şehrin tüm günahlarını üzerinde biriktirmiş olan yağmur suyu paçalarına sıçradığında bu durumdan hoşlanmamış olsa da umursamadan buraya gelmesi için onu davet eden şerifin telgrafta yolladığı handa olup olmadığını kontrol etti. Arabacıya ücretini ödedikten sonra sanki onu da bu şehrin laneti ile lekelemek istermiş gibi hızlanan yağmura daha fazla maruz kalmamak için hızlı adımlarla hana ilerledi. İçeri adım attığında, burnuna dolan bayat koku onu rahatsız etti. Bir handan beklenilmeyecek derecede sessiz olan yemek alanına girdiğinde karşısındaki kapıdan içeri giren orta yaşlarında bir kadın aceleci adımlarla yanına ulaştı. Kadının korsesi öylesine sıkıydı ki, Dazai göğüslerinin yüzüne fırlamasından ürkerek bir adım geri çekildi fakat kadın onun bu hareketini fark etmemiş gibi gülümseyerek ona doğru eğildi.
"Siz şerifin konuğu olmalısınız. Yağmurdan ötürü gecikebileceğinizi tahmin ederek kapıları açık tuttuk," kadın, sanki bir han değil de normal bir restoran işletiyormuş gibi konuştuğunda Dazai kaşlarını kaldırdı ve boğazını temizleyerek konuştu.
"Kapılarınızı erken kapatıyor olmalısınız, zira bu saatler bir hanın en çok ziyaretçi akınına uğrayacağı saatlerdir," kadın, onun cahilliğini göz ardı edercesine bir gülümseme bıraktı.
"Buralarda kimse, özellikle de yağmurlu bir günde, karanlıkta sokakta olmaya cesaret edemez. Geç kaldığınızda gelemeyeceğinizden korksak da çok şükür sağ salim buraya ulaşabildiniz," Dazai, sanki bir mucize gerçekleşmiş gibi konuşan kadına karşılık ne diyeceğini bilemeyerek bir süre öylece dikildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
City Of The Dead // soukoku
FanfictionHalk arasında korku salan bir yaratığın gizemini çözmek için yola çıkan dedektif Dazai, hiç ummadığı gerçeklerle karşı karşıya kalır.