ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

547 90 103
                                    

Ruhunu darlayan sıkıntıdan biraz olsun kurtulmak için balkona çıkan Afife, hâlâ dün okuduğu notun etkisindeydi. Pedro kendisinden yalnızca yılda bir kere izin alırdı. O gün de ne zaman arasa telefonu açardı. Şimdi ise dördüncü arayışında bile adama ulaşamıyordu. Sinirden titreyen ellerinde zor duran pahalı telefonu dayanamayarak balkonundan havuza fırlattığında çıkan ses Hamit'i korkutmuş olmalı ki aşağıdan ona seslenmişti.

"Hanımım, iyi misiniz?" Afife, adama bile bakmadan elini 'bir şey yok' gibi kaldırmış, daha sonra da odasına girmişti.

Pedro'ya ne olmuştu? Bu geçen bir ay da adam kendisi gibi davranmaktan çok uzaktı. Daha fazla konuşuyordu, karışıyordu. Uyguladığı psikolojik baskılardan ve vetolardan bahsetmiyordu bile.

Odasının içinde dört dönerken kapısının tıklanmasıyla hareketini kesmişti. Kan kırmızısı geceliğinin üzerine sabahlığını geçirip kapıyı açtığında gördüğü Adem'le kaşları şaşkınlıktan havaya kalkmıştı.

Gecenin bir vaktinde, adamın kapısında ne işi vardı?

"Adem?" Adam ismini duyduğunda tepkisizce,

"Aşağıya gelir misin? Orada olacağım." Diyerek asansöre yönelmişti. Afife ise giden adamın arkasından bakmayı keserek, üzerine göz atmıştı. Ayak bileklerine kadar uzanan sabahlığı gayet kapalıydı. Gerçi sarı saçları ve makyajsız suratıyla benzersiz bir meleği çağrıştırdığını bilemezdi.

Nefesini yüksek sesle verip, aşağıya indiğinde adamın oturduğu koltuğun karşısına oturmuş, kollarını göğsünde bağladıktan sonra Adem'e bakmıştı. Gecenin bir vaktinde konuşma çabalarıysa ona İsa'yı hatırlatmıştı.

"Dün konuştuklarımızı düşündüm, çok düşündüm." Konuştuklarından bir şey anlamayan Afife, ona daha dikkatli bakmaya başlamıştı.

"Ben bu savaşın ortasında kalmak istemiyorum." Afife sanırım bir şeyi kaçırmıştı.

"Savaş da nereden çıktı Adem? Savaş, uyumaya hazırlanan birisinin en son düşüneceği şeyler arasında bile yoktur." Adem sanki kadının cümlelerini duymamış gibi sözlerine devam etmişti.

"Dün bir cümle kurmuştun. Yanlıştı Afife, sen onlar için ölmedin. Ama öldürecekler. Tüm düşmanların sana karşı birleşiyor. Tek gayeleri ise kötü kadını yani seni öldürmek!" Afife kahkaha atmadan edememişti.

"Ne saçmalıyorsun Adem?

"Saçmalık değil bu, birleşiyorlar Afife. Bizim için ölmedin işte. Üstelik seni öldürene kadar da durmayacaklar. Kaç kurtar kendini, her şeyi geride bırak." Afife yerinden kalkıp, adamın yanına oturmuştu.

"Otuz iki yıldır öldürmeye çalışıyorlar. Benim için yeni bir konu değil." Adem, ellerini saçlarından geçirerek çekiştirmişti.

"Aynı şey değil. Bu sefer karşında bizim basit entrikalarımız yok. Piyasanın büyükleri karşındaydı ama babamın hatrı için atağa geçmiyorlardı. Cemil'in ölmesi onları tetikledi." Afife aslında onların ne yapmak istediklerini biliyordu. İsa o yer altı örgütünün babasıydı ve anca onun soyundan gelen birisi onun koltuğuna oturabilirdi. O koltuk için yetişen Afife, hiçbir zaman o koltuğa oturmamıştı. Şu an boş olan koltukla piyasa kötüye gidiyor olmalıydı. Cemil'in ölümüyle başka yol aramaları doğaldı. Ayrıca üvey evlat olan Adem koltuğa oturamayacağına göre geriye Berk kalıyordu. Başarıya giden en kestirme yol da kendisinin ortadan kalkmasından geçiyordu. Ama gençliğini verdiği şirketini çakalların eline bırakamazdı. Sandıkları kadar basit değildi.

Kötü Kadın Öldürülmeli!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin