ninth month

1.7K 110 114
                                    

Castiel, uyurken karnına giren sancıyla inledi. Dokuzuncu ayının sonlarındaydı ve tekmeler sancılara dönüşmüştü ama bu...farklıydı. Aynı sancıyı daha şiddetli hissettiğinde gözlerini açtı ve karnına baktı. Şey...doğuruyor olamazdı değil mi? Sancısı daha da şiddetlenerek düşüncelerini böldüğünde Castiel uyku sersemliğinden çıktı ve durumun farkına vardı. 

'Dean.' Avcı, ismini duyduğunda istemsizce Castiel'e döndü. Melek onun uyanmadığını görünce ses tonunu yükseltti. 'Dean!' Dean bir tepki vermediğinde Castiel hayal kırıklığıyla iç çekti. 'Dean, doğuruyorum!' Dean, duyduğuyla hızla doğruldu. 'Cass, neden baştan söylemedin!?' Castiel bir anda giren sancıyla küçük bir çığlık attı. 

Dean, silkelendi ve Castiel'e baktı. 'Cass, sen gerçekten..' Meleğin bakışlarını görünce sustu ve ayağa kalktı. Castiel'in de kalkmasına yardım etti ve üzerlerindeki pijamaları umursamadan hazırladıkları doğum çantasını aldı. Impalaya bindiklerinde Dean, arabayı sürmeden önce Castiel'in doktorunu aradı. Hastaneye vardıklarında, hızla arabadan inip içeri girdiler. Castiel hemşirelerin getirdikleri bir sedyeye uzandı, sedye ameliyathaneye götülürürken Dean, kendisine verilen saçma sapan kıyafetleri giyip ameliyathaneye girdi. 

Hemen masada uzanan meleğin yanına gitti ve onun elini tuttu. 'Cass, iyisin değil mi?' Castiel başını salladı ve elinden geldiğince gülümsedi. Hemşirelerden biri getirdiği maskeyi Castiel'in yüzüne taktığında ve meleğin gözleri yavaşça kapandığında Dean gözyaşlarını sildi.

Avcı, daha fazla dayanamayacağını anlayınca kendini dışarı attı ve koridordaki koltuklardan birine oturdu. Her ne kadar iyi şeyler düşünmeye çalışsada korkuyordu. Yine de gözlerini kapattı ve Castiel ve Carmen için dua etti. 

                                                                                           ***

Dean, kendisine yıllar gibi gelen saatlerin sonunda ameliyathaneden gelen ağlama sesiyle hızla başını o tarafa çevirdi. Doktor, kucağında bir bebekle çıktığında Dean gözyaşlarını tutamadı. Sessizce bebeği kucağına aldığında ağlaması şiddetlendi. Carmen gözlerini açtığında Dean'ın gözleri şaşkınlıkla büyüdü. 

Bebek minik bir Castiel gibiydi ve parlak mavi gözleri adeta bunu kanıtlıyordu. Avcı, başını kaldırdı ve hala önünde duran doktora baktı. 'Castiel. O iyi mi?' Doktor bir süre cevap vermedi. 'Hayati tehlikeyi atlattı ama daha uyanmadı.' Dean, kucağındaki bebeği sallarken kaşlarını çattı. 'Nasıl yani? Ne zaman uyanacak?' 

Karşısındaki doktor için bunlar her gün söylediği sıradan şeylerdi neredeyse. 'İki, en fazla üç gün içinde.' Dean, kucağında Carmen olmasaydı ayağa fırlardı. Ama hem kucağında kızı vardı, hemde yorgundu, her bakımdan. Sadece başını salladı, doktor odasına girerken kızına baktı. 'Merhaba.' Dean, bebek uzattığı parmağını sıkıca tuttuğunda gülümsedi. 'Evet, küçük hanım. Sanırım yalnız kaldık ha? Merak etme, baban iyi olacak.' 

Minik bebek uyuduğunda Dean, bomboş koridorda tamamen yalnız kalmıştı. Tamam, baba olmuştu, kızı yanındaydı, ama Castiel yoktu. Dean, şaşkınlıkla aslında meleğin kendisi için ne kadar değerli olduğunu fark etti. Tanrıya onun kurtulması için dua ederken gözyaşları yere damlıyordu. 

                                                                                           ***

Castiel, hala uyanmamıştı. Onun uyanmadığı şu bir gün Dean'a bir yüzyıl gibi gelmişti. En azından doktor, Dean'a Castiel'in yanına gidebileceğini söylemişti. Avcı, meleğin uyuduğu odanın kapısında bekliyordu, kucağında Carmen vardı. Sonunda kendinde kapıyı açacak cesareti buldu, açılırken gıcırdayan kapıyla yüzünü buruşturdu. Kapıyı kapattı ve Castiel'in uzandığı yatağın yanındaki koltuğa oturdu.

Nine Month //: DestielHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin