Affetmek yada affetmemek bütün mesele bu muydu gerçekten?
Şans versem mi? Vermesem mi?
Hangisini yaparsam pişman olurdum?
Yada hangisini yapmazsam vicdan azabı çekerdim?Biraz geçmişi anlatsam sıkıcı olmam umarım. Azıcık anlatsam yeter bana. Bazı şeyleri içimize atmamak lazım sanki. Açık söylemek gerekirse sizinde düşündüğünüz gibi ailemin nerde olduğunu, neden yanımda olmadıklarını sordum halama.
Çaresiz ufacık bi çocuğa ne söylenebilirki? Her sorduğumda yüzü düşer anlatmamak için kaçardı. Tabi sonradan öğreneceklerimden habersizdim. Bazen düşünüyorum da keşke sormasaydım. Hayır, hayır bunları öğrenmem iyi oldu. Hep geleceklerini umut ederek yaşamak daha zor olurdu dimi ama?
Çocukluğumun en güzel parçası, anılarımın her karesinde yeri olan arkadaşım Aykut vardı. Kocaman bahçesi olan balkonundan yerlere kadar sarmaşık uzanan, bahçesinde her çeşit meyve ağacı olan bir evleri vardı.
Annem yok, babam yok diye üzülürdüm ama ben o zamanlar çok mutluymuşum. Aykut'la kardeş gibi büyüdük. Ben hiç oyuncak bebeklerle oynamadım. Evcilik oynamadım. Daha çok Aykut'la maç oynardım. Klasik erkek oyunları işte.
Benim hiç kız arkadaşım olmadı anlaşamazdım kızlarla. İlla bi kavga çıkarırdım. Halam benden çok çekmiş bu yüzden her seferinde beni azarlar kolumdan tuttuğu gibi eve götürürdü. Eve gittiğimizde benim bu hallerime gülerdi nedenini hiç anlamazdım.
Şimdi anlıyorumda hayat bu kadar acımasızken ben neden merhametli olmalıydım ki? Aradan yıllar geçti artık genç kız olmaya başlamıştım..
Aklımda bir çok soru vardı nedenini merak ettiğim. Ve her defasında cevapsız kalan sorular. Halamı aldım karşıma tek tek sordum. Artık anlatmasının gerektiğini farkındaydı. Onun için zor, benim için daha da zor olan gerçekleri öğrenmem gerekiyordu.
Anlatmaya başladı..
Annem benim doğumumda vefat etmiş.. Babamda aylarca bana bakmaya çalışmış ama başarılı olamamış. Bi süre sonra beni halama getirip bir süre Türkiye'de olmayacağını söylemiş.
Gidiş o gidiş uzun yıllar ne aramış ne sormuş. Bir süre sonra ortaya çıkmış Türkiye'ye geldiğinde halamla buluşmuşlar.
"Uzun yıllar sonra karşına çıkmam çok saçma ama söyleyeceklerimi iyi dinle ben artık Türkiye'ye dönmeyeceğim Arya sana emanet" demiş.
Halamda buna karşılık;
"Bunu söylemek için buraya gelmene gerek yoktu telefonda söyleye bilirdin Abi" demiş ve oturdukları cafe'yi terketmiş..
Ozamandan sonra babam bir daha aramamış. Sonradan bir kadınla evlendiğini öğrendik birde. Olanlar yetmiyormuş gibi birde başka kadınla evlenmiş!
Bir baba evladını nasıl terkedip gidebilirdi neden hiç arayıp sormaz? Daha küçücük bi çocuğun hayellerini nasıl yıktın sen hayat?
Aslında bunları konuşmanın sorgulamanında bi anlamı yok artık. Tek başıma büyüdüm ve hayatın acımasız gerçeklerini öğrenmeye başladım.
Daha kötü ne olabilirdi ki?
Ne bekliyordum gerçekten, gelip boynuma sarılmasını mı?
Beni yanına almasını falan mı?Gelseydi belki affederdim. Severdim yine umut ederken sevdiğim gibi. Hata derdim, her insan gibi şans verir severdim. Ne o geldi ne ben sevdim yeniden. Zamanla nefrete, kine, acıya sarıldım. Şimdi gelse ne yaparım bilmiyorum. Gelmesin istemiyorum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZLERİ Dokundu
Chick-LitOlayın üstünden günler geçmişti Alaz arada bir mesaj atıp bir şeye ihtiyacım olup olmadığını soruyor onun dışında hiç bir şekilde rahatsız etmiyordu. Aykut ise her gün defalarca arıyor, mesaj atıyor, konuşmak için fırsat kolluyordu. Bende günlerdir...