6

119 17 24
                                    

BELLAMY

"Hey, Octavia'yı gördün mü? Sen de mi görmedin? Peki, onu hiçbir yerde-"

"Bellamy, sakin ol," dedi Clarke. "Onu bulacağız, zaten nereye gitmiş olabilir ki? Şu koridorlardan birindedir."

"Hayır, inanmıyorum - yüz kırk iki yıl ve sen bana simülasyon diyorsun-"

Duydukları sesi ikisi de tanıyordu. Sesin geldiği koridora hızla koştular, Octavia yeni uyanmıştı ve tüm bunların gerçek olmadığına o da herkes gibi inanamıyordu.

"Octavia!" diye seslendi Bellamy, koridorun sonu hiç gelmiyor gibiydi. Nihayet uzun, koyu renk saçları gördüğünde olduğu yere sabitlendi. Octavia'nın gözleri birkaç metre ötedeki Bellamy ile buluştu. Yüzündeki yaşlar uzaktan parıl parıl parlıyordu, kafasının çok karışık olduğu belliydi ama Bellamy mucizevi bir şekilde oradaydı.

Octavia'nın Bellamy'e koşup boynuna atlaması sadece birkaç saniye sürdü. Bellamy, kız kardeşini sımsıkı sardı. "Ölmedin," dedi Octavia boğuk çıkan bir sesle. Saniyeler, belki dakikalar sonunda ayrılırlarken Bellamy "Hayır," dedi. "Ölmedim."

İkisi de yanaklarından akan yaşlara hakim olamıyordu. Kız kardeşini yeniden görmek Bellamy için paha biçilmezdi.

Octavia, yüzündeki buruk gülümsemeyle Clarke'ı kucakladı. Birçok duyguyu bir arada yaşıyorlardı ama en azından o an yaşanan her şey gerçekti.

"Bizi bıraktın diye çok korktum," dedi Octavia Clarke'a. Bellamy, bırakmak derken neyi kastettiğini bilmiyordu - Clarke'a nasıl öldüğünü sormuş muydu?

Clarke, "Sadece - ne yapacağımı bilememiştim," dedi titrek bir sesle. Bellamy, "Neyden bahsediyorsunuz?" diye soracak oldu ama Clarke, Octavia'ya çoktan söylememesi için dik dik bakmaya başlamıştı bile. Yıllar boyunca dünyada yaşadıklarını zannedip, yüzlerce kayıp verip hiçbir şeyin gerçek olmadığını öğrenmişlerdi ve ikisi hala Bellamy'den sır mı saklıyordu?

"O, neler oldu?" diye sordu Bellamy, kardeşini omuzlarından kavrayıp. Octavia göz yaşları içinde kafasını salladı, başını öne eğdi. "Testten kalmışım - öyle dediler, ben sadece Hope'u korumak istemiştim ama sonra- Ben bunları istemedim, Bellamy."

"Hiçbirimiz istemedik," dedi Bellamy alçak sesle. "Bizi deney faresi gibi kullandılar, acı çektirdiler ve şu an hepsi basit bir rüyaymış gibi - bu alçaklık."

Octavia'nın şişmiş gözleri bir anlığına kırmızıya çaldı. "Şimdi ne olacak? Bizi başka bir deney için mi kullanacaklar - hepimizi nasıl bağlamayı başardılar? Jaha ne yapıyordu-"

"Bir şey bilmiyoruz," diye araya girdi Clarke. "Ark'tan olmama ihtimalleri bile var ama kontrol tamamen onlarda ve Jaha dahil kimse bir şey yapamıyor."

"Bu saçmalık," diye gürledi Octavia. Sesinde sanki Lincoln, Hope, Indra, Levitt ve sevdiği herkesin ölümünün acısını taşıyordu. "Onlar çok gerçekti Bell, yalan söylüyorlar - bunlar kurmaca olamaz, hepsi gerçekti!"

"Gerçekti," diye tekrarladı Bellamy. "Oradaki tüm duygularımız gerçekti ve hep bizimle kalacaklar."

Bellamy, Clarke'ın omzunun arkasından ona baktığını hissetti. Kendini bir daha affedemeyecekti ve Bellamy yanında olsa bile yaptığı şey onu gölgesi gibi takip edecekti. Oysaki Bellamy bunu istemiyordu, sadece yepyeni bir hayata başlamayı istiyordu - yaşanan her şeyi unutmak istiyordu. Bu epey zor olacaktı ama bir şekilde aşmak zorundaydılar.

The 100: SimulationHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin