Kayıp

517 50 54
                                    

*PETRA'NIN DİLİNDEN*

Nifa odaya dalarak bize Gaya'nın ortalıkta olmadığını söylediğinde, ben yerimden fırlayarak Gaya'nın daha demin yöneldiği lavaboya koştum. Aralanmış olan kapıyı resmen çarparak açtığımda Gaya'nın gerçekten de orda olduğunu anlamam uzun sürmedi. Ben şokla boş olan lavaboya bakarken diğerleride koşarak yanıma geldiler.

İki saniye geçmeden hızlıca onlara döndüm,

-Binada olmalı! Hemen ayrılıp arayalım!

Ben, Oluo, Eld, Gunther, Nifa ve Hange-san ayrılıp binanın içini aramaya başladık. Bina sadece Levi Takımı için ayarlanmış olan iki katlı küçük bi yerdi. Alt katta mutfak, toplantı odası, misafir odası, dinlenme odası ve bizim ofislerimiz vardı. Üst katta ise Levi yüzbaşının ofisiyle herkesin yatma odalaralı vardı. Yani evet, pek küçük sayılmaz ama bir karargah olmak için küçük.

Neyse ne...

Hepimiz birlikte binanın altını üstüne getirdikten sonra, kimse Gaya'yı bulamadığı için Levi takımı olarak birbirimize karanlık bakışlar atıyorduk.

-Hey millet... sizce yüzbaşı gelirde kızı kaybettiğimizi söylersek ne olur?

Sessizlik oldu. Hange-san'la Nifa acımış gibi bakıyolardı bize. E haklılar tabi...

-En iyi ihtimal, bize yarın Eren'e olacakların öngösterimini yapar.

-O kızı bulmamız lazım! Yerin altında olsa bile!!

-Kaçmış mıdır sizce?

Herkes Hange-san'a baktı. Cidden... kız kaçmış mıydı?

-İyide... neden kaçsın ki?

-Bana çatlak bir kızın nasıl düşündüğünü sorma. Ne bileyim ben?

Tip tip Oluo'ya baktım.

-Belki temizlikten korktu, dedi Eld biraz sorgularmışçasına.

-Saçmalama! Sırf temizlik yaptırcaz diye mi kaçsın, dedim.

Gaya'nın gizemli bi şekilde kaybolduğu lavabonun önünde duruyorduk. Cidden bu saçma işin hiç bi açıklaması yoktu sanki!

-Hey... şuna bakın, dedi Nifa birden sakin bi ses tonuyla.

Ona döndük. Lavabonun musluklarının altını işaret ediyordu. Sonra eğilip ordan bi şey aldı.

-Ne bu, dedi Hange-san.

Nifa elini bize doğru uzattı. Avcunun içinde küçük bi arma vardı. Keşif birliği armasıydı bu!

Elimi uzatıp, armayı Nifa'nın elinden aldım. Üzerinde kırmızı lekeler vardı ama çok eskilerdi. Sanki bi yerden sökülmüş gibi kenarlarında ip sökükleri vardı.

-Ver bakim, dedi Hange-san hızlıca armayı elimden alarak.

Sonra dikkatlice armayı incelemeye başladı. Gözleri bi şey hatırlıyomuş gibi bakıyordu.

-Atmamış demekki, diye mırıldandı içinden.

-Neyi?

Ona merakla bakan beş çift göze baktı, sonra hafifçe gülümseyip başını kaşıyarak;

-Ah önemli bir şey değil. Gaya'yla daha önce karşılaşmışızda, onu anımsadım.

Derin bi nefes aldım. O kızı hızlıca bulmalıydık. Ama sorun şuydu ki.

Nerde olduğuyla ilgili zerre fikrimiz yoktu!

-Hey, pencereyi sen mi açtın Oluo, soğuk oluyo. Gidip kapatıcam.

İsimsiz// AOT FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin