Dünya'ya Dönüş

86 17 50
                                    

Umarım katılımlı kitabıma katılmışsınızdır. Neyse biz hikayemize devam edek.

Red Barron

Berserk önde ben arkada koşuşturuyorduk. Çok farklı şekillerin olduğu koridorlardan geçerken tuhaf bir kapı görüp durmuştum. Garip bir şekilde beni kendine çekiyordu. Ne olduğunu bilmiyordum ama bu kendimi tuhaf hissetmeme yol açmıştı.

O kapıya bakarken kolumda bir el hissetsememle irkildim. Arkama baktığımda ise büyük bir korkuya kapıldım. Çünkü arkamda o ahtapot adamlardan biri vardı.

Flirt: Hopi kaga nesrito kilmente?
Ben: Prokes teldi ner.
Flirt: Flu flu flu flu flu.

Sonra beni sırtımda  itekleyerek o kapıdan geçmemi sağlamaya çalıştı.

Flirt: Flonko sariyul plek.

Yavaş yavaş içeriye gidiyorduk. Aslında oraya girmek istiyordum ama bunu yapmak için zamanım yoktu. Fakat başka çarem de yok gibiydi. İçeri girdim ama ne tuhafdır ki. O diğer ahtapot adam gelemedi. Sanki onu engelleyen bir kalkan vardı. Anlaşılan burası sadece bana özgü bir şeydi.

İçeriyi incelemeye başladım. Bir yatak odasına benziyordu ve bizimkine benzer dolapları vardı. Fakat çok farklıydı. Her şey dijitaldi. Görmek istediğim her şeyin fotoğrafı var gibiydi. Ama yazıları anlamakta zorluk çekiyordum.

Biraz baındıktan sonra beni kendine çeken o şeye yaklaşmış gibi hissettim. Önümde duran holagram benzeri şeyden elimi içene koydum ve elimde bir şey belirdi.

Elimde duran şeye odaklandım. Bu bir foroğraftı ama nasıl olurdu? Burada fotoraf mı vardı? Dijital bir ortamda neden fotoğraf olsun ki?

Fotoğrafa biraz daha dikkatli bakınca fotoğrafda duran iki ahtapot insan gördüm. Fakat bu çok tuhaftı. Çünkü fotoğraftaki kişiler ben ve Berserk'e benziyordu. Aynı zamanda bu fotoğraf dünyada çekilmişe benziyordu. Bu imkansızdı. Ben ve Berserk bu şekilde dünyaya bile gitmezken böyle bir fotoğrafın olması imkansızdı.

Biraz daha fotoğrafa baktıktan sonra bir ses duydum. Berserk'in sesine benziyordu bu. Fotoğrafı cebime koydum. Odamdan çıktım ve kapının önünde duran sinirli simaya baktım.

Berserk: Neredesin sen?
Ben: Şey pardon bir ahtapot insa...
Berserk: Neyse boşver zamanımız yok.

Sustum ve onu takip etmeye devam ettim. Belki de bu konuyu sonra anlatmalıyımdım.

Uzun bir koşuşturmanın ardından durduk. Sonra Berserk birkaç anlamsız kelime söyleyip ışıkla yıkandı. Daha sonra da insan formuna döndü.

İnsan formuyla taşa bir şeyler fısıldamaya başladı. Pek kısık sözle söylemediği için çok net duyulabiliyordu.

Berserk: Düşmeyeceğiniz bir yere geçin. Birazdan güçler gidecek.

Bana döndü ve yine manasız o sözleri tekrarlamaya başladı. Ben de ışıkla yıkamaya başladım. Sonra ben de insan formuma döndüm. Bir kez daha söyledi sonra bir kez daha ve bir kez daha. Ben susuana kadar onu dinlemeye devam ettim.

Berserk susunca elindeki taşlar birleşip iki taş olmuştu. Sonra onları bir duvara doğru uzattı. Ellerindeki taşlar kaybolmuştu. Taşlar kaybolduktan sonra yüzünde bir gülümseme belirdi ve ağlıyordu. Çok tatlıydı.

Berserk: Başardık.

Yalan söylemişti. Duygularım kaybolmadı, yok olmadı. Hala onu çok seviyordum. Belki eskisinden bile daha fazla.

Ona yaklaştım, duvara yapıştırdım ve göz yaşlarını sildim. Yine de kızgındım.

Ben: Yalan söyledin.

J-J Boys ve PpnkgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin