Yeni bölüm karşınızda.
Berserk
Sonya hatırlıyor. Tam olmasa da hatırlıyor. Bu çok kötü! Demek ki yakındalar.
RB'un Babası: Eee Berserk ailen nasıl?
Sonya: Corç!
Corç: Ne oldu?
Ben: Benim ailem yok efendim. Birkaç yıl önce vefat ettiler.
Corç: Ben özür dilerim. Nasıl oldu?
Ben: Bu biraz karışık. Tek söyleyeceğim aile meselesi.
Corç: O zaman sen de artık bizden sayılırsın. İstediğin zaman gel.
Sonya: Neyse Corç istersen biz Berserk'i evine yollayalım.
Corç: Tatlım çocukları sen rezil etmediğin için anlayamazsın.
Ben: Sorun değil zaten ben ayrılmayı düşünüyordum. Ben asla babası böyle yaptı diye birinden ayrılmam. Birbirimize uygun değildik o kadar.
Corç: Yine de özür dilerim.
Ben: Sorun değil. Bu arada Sonya... Yani Sonya yenge seni affediyorum.
Corç: Ne için?
Ben: Yanmış kek için. Geçen bana getirmişti de.- O sırada kapı çaldı ve içeriye RB ile Prenses geldi.
RB: Yok yok yok! Hiçbir yerde yo... Berserk! Senin burada ne işin var?
Corç: Barışın diye getirmiştim ama...
RB: Artık gerek yok benim zaten sevgilim o değildi.
Corç ve Sonya: Ne?
RB: Benim sevgilim....- Etrafına bakındı, bir şey düşünüyordu RB.
RB: Prenses. Evet bakın.
Ben: Buna sevindim. Haydi hoşçakal. Sizde hoşçakalın Sonya yenge ve Corç amca.
RB: Sonya yenge? Corç amca?
Ben: Siz açıklığa kavuşturursunuz artık.- Berserk'in kolundan tuttu RB. Bırakmayacaktı. Ne olursa olsun bununla ne bağlantısı olduğunu öğrenmeliydi.
Sonya: RB bırak onu.
RB: Dışarıda hemen konuşup geleceğim.
Ben: Haydi hızlı ol.- Dışarı çıktılar. Berserk kızgındı, gözlerinden yaşlar damlıyordu. Ne kadar dirense de engel olamıyordu. Galiba Prenses ile sevgili olması ona fena koymuştu.
RB: Ağlaman seni kurtarmayacak.
Ben: Ağlamamı boşver. Ne istiyorsun onu söyle!
RB: Düşmanların artacağını nereden biliyordun? Mel'i nereden tanıyorsun? Ve son olarak bunlar ile bağlantın ne?
Ben: Söylememi istiyorsun öyle mi? Peki bana ne sunuyorsun? Bir bakayım hiçbir şey! Bunlar benim suçum mu sence? Sen şimdi öğrensen ne olacak? Ben de yıllar önce öğrendim ama bir şey değişmedi. Beni bırak tamam mı yanlız kalmam gerekiyor.
RB: Ne istiyorsun?
Ben: Ne?
RB: Dediğim gibi ne istiyorsun? Bu cevapları vermen için ne istiyorsun?
Ben: Sana bunları söylemeyeceğim! Sonya zaten hafızasını tam kaybetmemiş. Demek ki sinyal vericisi hala çalışıyor. Ve bu demek oluyor ki o tehlikede ama tesadüfe bakın ki o evlenmiş ve kan bağı ile verici senin üstünde. Yani tehlikede olan sensin! Benim babam öldü yani beni ilgilendirmiyor.
RB: Dedikilerinden bir kelime dahi anlamadım.
Ben: Zamanı gelince öğrenirsin!
RB: Bu bir cevap değil.
Ben: O zaman sevgilinle cevap ara. Çünkü benim hala kristal parçalarını toplamam gerek.
RB: Daha açık konuşur musun?
Ben: Daha mı açık olayım? Tamam! Annemin ve babamın öldüğü görevi tamamlamaya çalışıyorum ki....
RB: Ki?
Ben: Bak zor zamanlar geçiriyorum ve senin yüzünden bu daha fazla artıyor. Orada bulunmamın tek nedeni annemin ölüm yıldönümü için mezara gitmekti ama birileri yüzünden kaçırıyorum.
RB: Neden kaçtın o zaman direk söyleseydin.
Ben: Ay ne inandırıcı. En büyük düşmanım yanıma geliyor ve kötü kız ben annemin mezarına dua etmeye gidiyorum. Bı ara söyle bunun filmini yapalım.
RB: Benimle dalga geçmeyi kes! Arh! Tek günü kötü geçen sen değilsin. Beni de bir düşünür müsün? Sadece senin mi sorunların var sanıyorsun!
Ben: Tabi ki de hayır ama...
RB: Ama ne! AMA NE?
Ben: SENİN SORUNLARI ÇÖZMEK ZORUNDA OLAN BENİM!- RB anlamaya çalışıyordu. Berserk ise fazla konuştuğunu anlayıp oradan kaçmaya çalışıyordu.
RB: Ne demek bu? Seni kim ayarladı? Annem mi yoksa babam mı?
Ben: Gitmem gerek!
RB: Cevap ver!
Ben: İkisi de değil!
RB: Kim o zaman? Ya da neden bana cevap vermiyorsun.- Berserk bir şey söyleyecekti ki Sonya'yı camdan ona bakarken gördü. Kafasını hayır anlamında sağa sola sallıyordu. Sonra birden durdu olanları anlamaya çalışıyor gibiydi.
Gitti. Hafızası artık tam gitmiş olmalı ama şimdi ben ne yapacağım? Benim koca şom ağzım.
Ben: Söyleyemem. Şimdi bırak beni. Annemin mezarına gitmem gerek. Senin yüzünden çiçeklerimı de düşürdüm zaten.
RB: Gidemezsin!
Ben: Senden emir almıyorum.
RB: Dedim ki GİDEMEZSİN!- Berserk donup kalmıştı. Sanki bir şey tarafından kontrol ediliyormuşçasına uysal olmuştu.
Ben: Özür dilerim. Bir daha yanından ayrılmam. Korkuyorsan elimi tutabilirsin.
- RB, Berserk'in bu tuhaf haline ne diyeceğini bilmiyordu. Dalga geçiyor sanıyordu ama sanki gözlerinde korku vardı. Ama neden? Neden Berserk ona bu kadar uysal davranıyordu.
Olamaz. Biliyordum gerçek değil, gerçek değil. Ben bittim. Onurum bitti.
RB: Bu da senin başka bir numaran mı?
Ben: Hayır. Eğer gitmemi istemiyorsan sen de benimle gel.
RB: Tuhaf davranmayı bırak! Sen bir katilsin!
Ben: Tuhaf mı? Nasıl davranmam gerekiyor?
RB: Tamam boşver. Neden birden uysal oldun?
Ben: Hizmet moduna geçtim.
RB: Ne demek bu? Anlamıyorum. Sen, sen mı robot musun?
Ben: Hayır.
RB: O zaman nesin sen? Benimle bağlantın ne? Bu bir şaka mı?- Berserk ağzını kapatıp uçmaya çalışıyordu ama bir yanı halen orada kalmaya çalışıyordu. RB ise hala olanları çözmeye çalışıyordu.
Ben: Bak! Bugün olmaz tamam mı annemin yanına gitmeliyim! Lütfen! Sadece bugün bırak!
RB: Olmaz! Kaçarsın. Seni tanıyorum.
Ben: Beni tanımıyorsun. Kendini tanımıyorsun. Hiçbir şey bilmiyorsun.
RB: Yalan söylemediğini nereden bileceğim? Bir katile neden güveneyim?
Ben: Haklısın bana güvenemezsin! Ama sen iyi bir insansın değil mi? Şimdi bana bir iyilik yap lütfen. Kaç yıldır ziyaret etmedim! Şimdi yine gidemezsem annem ne düşünür.- Berserk ağlıyordu. RB ise ona öfkeli olsa da birinin kaybetmenin acısını anlıyordu.
RB: Yürü!
Ben: Nereye?
RB: Yolu göster! Seninle geliyorum. Gelmemi söylemiştin değil mi?
Ben: Ama...
RB: Ya ben de geleceğim ya da hiç!- Birlikte bir çiçekçiye gittiler sonra ise Berserk'in annesinin bulunduğu mezarlığa. Berserk yolu hala hatırlıyordu. Hatta mezar taşına bulunmasın diye adının başka bir isim yazıldığını bile hatırlıyordu. O zamanlar küçük ve aynı zamanda aptaldı diye düşünüyordu bazen. Ya da her zaman aklındaydı.
Ben: Anne! Ben geldim. Kızgın mısın? Lütfen kızma bana. Yanımda onu da getirdim. Zorla geldi. Lütfen üzülme. Hemen gideceğim. Sadece taşı almaya geldim. Bu yüzden mi istedin onu? Sadece bana söyledin. Babama kıyamadın ama bana kıydın değil mi? Ama haklısın bunların hepsi benim suçum seni dinleseydim eğer. Bunları hiç bilmez ve hayatıma devam ederdim. Neden böyleyim ki? Belki babamın kızı olduğum içindir. O onun için yaşadı sen de onun için. Şimdi aynı kaderi ben mi yaşayacağım? İstemiyorum. Düzelteceğim ya da mahvedeceğim. Sen babamın ağrısını hafifletmiş olabilirsin ama ben,.... Ben böyle bir kişiyi bulamayabilirim.
- Berserk mezarı kazmaya başladı.
RB: Ne yapıyorsun? Hapse gireceğiz!
Ben: Benimle gelmek isteyen sendin!
RB: Bu yine de suç!
Ben: Onu buraya ben gömdüm. Kendi ellerimle hemde, tamam mı? Kimse bana karışamaz. Mezar taşını bile kendim yaptım. O gün neler hissettiğimi anlayamazsın. Tek başına anneni defnetmek nasıl bir his sen anlayamazsın. Çaresiz olmak nasıl bir his anlayamazsın. Şimdi burada bekle taşı alacağım ve buradan ayrılacağız.- Mezarı açmıştı Berserk, annesinin mezarını. Annesinin öldüğünü bilen tek kişiydi. Annesi de taşı toplarken ölmüştü. Ama fazla güç akımını çarpıtamadığı için ölmüştü. Berserk onu görmüştü ama yetişememişti. Eğer yetişseydi. Onun kanı ile güç çarpıtılabilirdi. Annesini gördüğünde halsizdi ve Berserk'i gördü. Annesinin son isteği ölüsünün kimsenin görmemesi ve bu taş ile gömülmekti.
RB: Bu ceset capcanlı.
Ben: Taşın yüzünden.- Berserk, annesinin anlından öptü ve taşı aldı. Annesinin birden sadece kemikleri kalmıştı.
RB: Bu....
Ben: Sus ve gömmeme yardım et!DEVAM EDECEK
WHAAAAAT! Neyse bb! Bu bölüm pek içime sinmedi ama neyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
J-J Boys ve Ppnkg
RandomHer zamanki ppg hikayelerinden bıktınız mı işte bu hikaye tam size göre gerçi bununda onlardan pek farkı yok ama geçmişteki ppgleri tanımak için iyi bir fırsat! Tabiki yeni neslin farkıyla!