'Bir arada olmak birlikte olmaya yetmiyordu.'-karantina
****************
Kar taneleri tıpkı bir sanatçının fırçasından tuvale damlayan boyalar gibi düşüyordu gökyüzünden.
Yavaşca elimi havaya kaldırdım ve bir kar tanesini kendimce selamladım fakat ne yazık ki elime düşer düşmez hiçliğe karıştı.
Keşke dedim içimden keşke dokunmasaydım da gitmeseydi diğer bütün sevdiğim her şey gibi.
Yine kafamda dolanan bu düşüncelerle birlikte kendimden bir kez daha nefret ettiğimi kanıtladım sanırım.
Eve gitmek istemediğim için yolumu uzatabildiğim kadar uzatacaktım yine ama o sırada kulaklığımı evde unuttuğumu farkettim.
"Siktir hem de koca bir siktir."
Kulaklığım olmadan yolu uzatmanın hiçbir anlamı yoktu benim için bu yüzden çok kullanmadığım ama eve kestirme olan yolu tercih ettim böylece eve hızlıca gidip kulaklıklarımı takabilir ve nefret ettiğim bu dünyadan uzaklaşabilirdim.
Kendi kendime düşüncelerle boğuşurken eve vardığımı babamın beni karşılayan -mükemmel- sözleriyle farkettim.
"Nerelerdesin yine! Sen de aynı ananın sülalesi gibisin bir evde durduğun yok gir şu siktiğimin evine hemen!"
Burnumdan derin bir nefes aldım.
"Bir daha asla ama asla anneme ve ailesine laf söylemeyeceksin duydun mu beni?"
dedim ve nefesimi verdim evet başlıyoruz.
"Siktir git odana seni şerefsiz orospu!"
Cevap vermedim ve eve girdim. Cevap versem de anlamayacağını ve hiçbir şeyin değişmeyeceğini çoktandir biliyordum zaten.
Sadece bazen sabrım o kadar tükeniyordu ki bildiğim halde susamıyordum.
Hızlıca üzerimdeki çantadan ve kabanımdan kurtuldum; dolabımdan temiz iç çamaşırı, bir tayt ve bir sweatshirt çıkardım böylece banyoya gidebilirdim.
Elimi, yüzümü güzelce yıkadım. Nihayet soyunabilirdim artık.
Üzerimdeki kıyafetleri yavaşça çıkarmaya çalışıyordum geçen haftadan kalan yaralarımı incitmemem gerekiyordu. Çoğu kabuk tutmuştu, bir kısmı da mordan yeşile dönüyordu. Neyse ki anneme bişey olmadan sadece bunlarla sıyrılmıştık.Kafamdaki düşünceleri uzaklaştırmak istercesine çeşmeyi açtım ve suyun ısınmasını bekledim, beklerken aynı zamanda suyun yere vuruşunu dinliyordum.
Suyun ısındığına karar verdiğimde küvete girdim, saçlarımı hızlıca yıkayıp vücuduma geçtim.Vücudumdaki çürüklerin sızlamasından dolayı yavaş olmak zorundaydım.
Nihayet yarım saatin sonunda banyodan çıkabilmiştim.Saçlarımı hızlıca bir havluya sarıp hemen mutfağa gittim, annemin ilaçlarını içmesi için yemek yemesi gerekiyordu bu nedenle de acilen yemek yapmam gerekti.
Buzdolabından önceden ayıkladığım bezelyeleri, soğan, havuç, patates, salça ve tavuk çıkartıp mutfak tezgahına koydum. Kesmem gerekenleri hızlıca kesip soğanları kavurdum. Diğer malzemeleri de ekleyip kavurduktan sonra üzerine biraz sıcak su ve tuz ekleyip kapağını kapattım, pişmeye bıraktım ve mutfaktan ayrıldım.
Annemin yanına gittiğimde annem uyuyordu bu yüzden yanağına ufacık bir öpücük kondurdum ve üzerini örtüp yemeğe bakmaya mutfağa yöneldim. Yemeği karıştırırken mutfak dolabında gözüme küçük bir poşet takıldı. Hemen elime almak için eğildim. Sanırım toz bir baharattı fakat böyle bir şey aldığımı hatırlamıyordum. Elimde bu tuhaf beyaz tozlu poşeti tutarken babam bir hışımla elimden tuhaf poşeti koparırcasına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHBAR | Ackles
Mystery / ThrillerO huzur bulduğum tek yerdi. Benim için her şeyden fazlasıydı. Evimden bile fazlasıydı. Kollarını bana sarıp: "Sen bana böyle baktığın sürece, evren buz tutsa benim kalbim yine alev alır." dedi. "Korkuyorum ama ne olursa olsun sana böyle bakacağım...