Imagine Dragons- Demons
Aerosmith- Dream On
~"İnkâr, insanın başa çıkma mekanizmasının önemli bir kısmını oluşturur. O olmasaydı, her sabah hangi şekilde öleceğimizi düşünerek dehşet içinde uyanırdık. Bunu yapmak yerine zihinlerimiz, işe vaktinde yetişmek veya vergilerimizi ödemek gibi başa çıkabileceğimiz stresle meşgul olarak, varoluş korkularımızı perdeler. Eğer varoluşla ilgili daha büyük korkularımız olursa, basit işler ve günlük meşgalelerle vakit geçirerek onları hemen aklımızdan çıkarırız."
-Dan Brown.**************
Ölüm.
Dört harf, tek hece. Kısacık bir an ama kaçınılmaz olan. İlginçtir.
Ölüm insanlara hep garip geldi, kabul edilmedi, inkar edildi, unutuldu. Bazen öleceğini bilen biri toprak, çiçek, arı, bal olmayı hayal etti. Kimi intihar etti, kimi ötenazi istedi, kimi tanrısına yalvardı ancak hepsi öldü.Toprak, çiçek, arı, bal olmayı hayal edenler yine de korktular, biliyorum. Çünkü onlar bedenlerinin bir şekilde doğaya dönmesinden korkmuyorlardı. Onların korkusu kaybolan bilinçleriydi yani onları "o" yapanın atom olmadığını biliyorlardı, en azından farkında olmadan.
İntihar edenler ve ötenaziciler korkakların en ileri gelenleriydi. Hani hoca sözlü yaparken ilk parmak kaldırıp sırayı savmak, ilkokulda aşı yapılırken ilk olup bekleme işkencesinden kurtulmak isteyenler vardır ya işte onlardan. Onlar da bilinçlerini kaybetmekten korkuyorlardı. Onlar da karbonun esnek ve dört köşeli son derece mükemmel geometrik yapısının tesadüf olmadığına inanıyorlardı, farkında olmasalar da.
Ve tanrısına yalvaranlar işte onlar ki en bahtsız olanlarıydı.
İşte bir de ölümü kabullenemeyenler vardı. Onlar ki ne dünyada yaşamı bilirlerdi ne de toprağın altında yatmayı. Araftaydılar. Sevinmeliler mi yoksa üzülmeliler mi bilinmezdi onlar için. Daha doğrusu bilmek istemezlerdi. Yaşamları boyunca ölümden korkmamışlardı belki.
Belki de ölümden o kadar korkuyorlardı ki korkuları aldığı her nefesin bedelini ödetir gibi sızlardı yüreklerinde. Yaşamayı bilmezler; başkaları için yaşar, başkaları için can verirlerdi.Tıpkı babam gibi.
Ve tıpkı ben gibi.
"Baban öldürüldü ve sıradaki hedefleri sensin."
Karan'ın dudaklarından çıkan bu kelimeler ile sanki bir rüyada gibiydim. Koşmak isteyip koşamayan, çığlık atmak isteyip atamayan, parmağını kıpırdatmaktan bile aciz olan bir haldeydim. Her gece istisnasız gördüğüm rüyanın içindeydim sanki. Yüksekten ani bir düşüş ve o boşlukta sallanma hissi. Tam olarak bunu hissediyordum. Mutlu değildim ve üzgün olamayacak kadar sevgisiz büyümüştüm. Sadece acıma hissini paylaşıyordum kalbimde. Ne kadar ondan nefret ettiğimi söylesem de nefret kadar güçlü bir duyguyu beslemiyordum babama karşı çünkü haketmiyordu. Acizdi ve aciz bir ölümü hakediyordu.
Tüm bunları düşünürken gözlerimin önünden annemin ne olursa olsun o adama karşı sevgi beslediği geçiyordu. Aslında annemi de şimdi anlıyordum. Hissedecek çok şeyi vardı fakat söyleyebilecek o kadar az şeyi vardı ki. Bu yüzden sevdiğini, böyle bir hayatı hakettiğini düşünüyordu. Oysa kim kendine işkence eden bir yaratığı sevdiğini iddia edebilirdi ki.
Çaresizdi. Çaresizler bunu iddia ederdi.Gözümden bir damla yaş usulca kirpiklerimden yanağıma doğru süzülüyordu. Hızlıca göz kapaklarımı gözlerimin üzerine örttüm ve elimle yanağımda ıslak bir yol çizen ama çoktan hiçlikte kaybolan gözyaşımı sildim. Derin bir nefes aldım, yere eğdiğim kafamı kaldırıp omuzlarımı dikleştirdim ve gözlerimi açtım. Karan karşımda ne yapacağını şaşırmış bir halde elleri bacaklarının yanında sarkmış, bana bakıyordu. Gergin omuzlarını belli eden tişörte bakılacak olursa fazlasıyla kasılmıştı. Üzüldüğümü düşündüğünü görebiliyordum. Ağladığım için üzüldüğümü, babamın yasını tuttuğumu falan düşünüyor olmalıydı. Halbuki asla üzülmemiştim. Hatta artık beni farelerle dolu bir zindanda hissettirecek bir babam olmadığı için rahatlamış sayılırdım. Omuzlarım hafiflemişti ve birdenbire taşıdığım yüklerden ve kalbimdeki çaresizlikten öne eğilen sırtımdaki hayali kambur düzelmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHBAR | Ackles
Misteri / ThrillerO huzur bulduğum tek yerdi. Benim için her şeyden fazlasıydı. Evimden bile fazlasıydı. Kollarını bana sarıp: "Sen bana böyle baktığın sürece, evren buz tutsa benim kalbim yine alev alır." dedi. "Korkuyorum ama ne olursa olsun sana böyle bakacağım...