Shaman - Fairy Tale****************
Korku.
Daha önce üstünde çok fazla durmadığım ama şuan beynimi içten içe kemiren düşüncelerin, kalbimin benden izinsiz bir maratona katılmış gibi hem göğsümü koparırcasına hem de boğazımda hissettiğim nabızların nedeni.
Herkes bir şeylerden korkar. Küçük bir çocuğun gece olup karanlık çöktüğünde ve herkes usulca kendi odasına çekildiğinde baş başa kaldığı en yakın arkadaşı, belki de geceleri tek dostu olan yorgana sarılması ve yatağının altındaki sinsi, kırmızı gözlü, simsiyah toynağa benzer tırnaklara sahip bir canavardan yorganının altına girerek kaçmaya çalışması. Bazen de insan karmaşasının arasında yerini bir türlü bulamayan, kendini o kalabalıkta kaybolmuş olarak gören yalnız ruhların sitemi.
Eminim ki daha binlerce çeşidi vardır korkunun ama benim şuan hissettiğimin tamamen farklı bir tür olduğunu biliyordum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Belki de sadece oturup Karan'ın gelmesini beklemeliydim. Evet en doğrusu buydu.
Karan gideli 6 saat olmuştu ve ben gerçekten oturup onu beklemek dışında hiçbir şey yapmamıştım. Korkmak ve üşümek dışında. Kollarımı hâlâ üzerimde olan Karan'ın kahverengi deri ceketine sıkıca sardım ve cekete sinen kokusunu istemsizce içime çektim. Ne olacağını bilmediğim için korkuyordum, en çok korktuğum şeydi belki de belirsizlik, bilinmezlik. Derin bir nefes aldım ve oturduğum yerden yavaşça kalktım. Acıkmıştım. Daha ne kadar bekleyeceğimi bilmediğim için bir şeyler hazırlayıp yemeye karar verdim ve mutfağa doğru ilerledim. Uzun süre oturduğumdan bacaklarım uyuşmuştu ve bu yüzden ayaklarımdan başlayan karıncalanmayı vücudumun diğer bölgelerinde de hissediyordum. Uyuşmanın geçmesini umarak kollarımı uzatarak ve gerinerek vücudumu esnetmeye çalıştım.
Yerdeki Karan'ın getirdiği poşetlere doğru ilerledim ve karıştırmaya başladım. Poşetlerden sırasıyla; yumurta, peynir, domates, salatalık, ekmek, tereyağı ve bir paket makarna çıktı. Hepsini önce tezgâha sonra da buzdolabına yerleştirdim. Aç olmama rağmen canim hiçbir şey yemek istemiyor, midem kasılıyordu.
Daha basit olacağını düşündüğüm için domates ve salatalıkları yıkayıp biraz da peynir alarak kendime ufak bir sandviç hazırladım. Normalde yemek yemekten zevk alan birisiyimdir ama uzun süredir kendime zevkle bir şeyler hazırlamıyordum. Sandviçimi alıp salona geçtim ve yemeye başladım. Sandviçimden büyük bir ısırık aldım fakat çiğnememe fırsat kalmadan kapı zili art arda çalmaya başladı. Ağzımdaki lokmayı hızlıca çiğnemeye çalıştım ve korkuyla yerimden kalktım ama boğazımı delip geçen öksürüğe engel olamadım.
Kapı gürültüyle çalmaya devam etti.
"Sare, kapıyı aç! Hemen."
Karan'ın sesini duymamla derin bir iç çektim ve kapıyı açtım. Karan hızlıca içeri girdi ve kapıyı kapattı. Ben ne olduğunu anlayamadan kolumdan tutulmuş ve banyoya sürüklenmiştim.
"Ne oldu? Neden gittin? Niye banyodayız? Neler oluyor Karan?"
Karan kolumu bıraktı ve banyonun kapısını üzerimize kapayıp kilitledi ve küçük havlu dolabını kapının önüne çekti.
Tek eli ile kolumu tutup ona dönmemi sağladı ve elleri usulca yüzüme doğru yola çıktı. Iki eliyle çenemi kavradı. Bu yutkunmama sebep olmuştu.
"Senden sessiz olmanı ve yalnızca dediklerimi yapmanı istiyorum. Söz veriyorum sana her şeyi anlatacağım ama şimdi sırası değil, lütfen soru sorma küçük."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHBAR | Ackles
Mystery / ThrillerO huzur bulduğum tek yerdi. Benim için her şeyden fazlasıydı. Evimden bile fazlasıydı. Kollarını bana sarıp: "Sen bana böyle baktığın sürece, evren buz tutsa benim kalbim yine alev alır." dedi. "Korkuyorum ama ne olursa olsun sana böyle bakacağım...