Tanrı, acı çeken kadını gülerek izledi.
Narin bedenim bu büyük kulübe içerisinde çokça hırplanırken benim yapabilecek pek bir şeyim bulunmuyordu. Her gün, her saat, her dakika buradan kaçabilmek için yol arıyordum fakat elde avuçta sadece bir hiç vardı. Oldukça özensiz davranılmış bu oda da sıkışıp kalmıştım.Kollarımı saran küçük ince çizgilere gitti gözlerim, çok yakın zaman öncesine kadar bir tane bile çizik bulunmuyordu tenimde.
Karnıma yer edinen yaramdan bahsetmiyordum bile. Ömür boyu benimle olacağını biliyordum ve bu üzülmeme sebep oluyordu. Her şey çok daha farklı olabilirdi.Sürekli ağladığımdan yüzüm, gözüm şişmiş tanınmaz hale gelmiştim. Buraya geldiğimden beri zaten hassas olan ben çok daha fazla hassaslaşmıştım, en küçük bir şeyde ağlamak istiyor ve kendimi rahatlatmaya çalışıyordum.
Duygularım karmakarışık, bedenim bitap haldeydi. Elimi yavaşça yarama götürdüm, çok derin değildi fakat büyük bir çizikti. Ki çok derin olsaydı şuan yaşamıyor olurdum. Yara kendini hissettirmek ister gibi sızladığında elimi çektim, ilk günkü gibi ağrıyordu hala. Bir gelişme göstermiyordu çünkü hep hırpalanıyordum, bu da yaranın iyileşmesini engelliyordu.
Odanın kapısı açıldığında başımı kapıya çevirdim, Taehyung elinde küçük bir yemek tepsisiyle gelmişti, şaşkınlıkla ona baktım normalde burada ki çalışanlar öylece getiriyor, önüme atar gibi koyup hemen gidiyorlardı.
Gözleri gözlerime indiğinde dolmuş gözlerimi yere çevirdim. Sürekli ağlıyordum, utanç vericiydi.
Uzun bacakları ile kısa sürede yanıma ulaşıp elindeki tepsiyi kucağıma bıraktı. Önüme koyulan yemeğe baktım, yosun çorbası ve pirinç vardı. O kadar acıkmıştım ki bu yemeği beş dakika içinde silip süpürebilirdim.
Tereddüt etmeden kaşığı elime alıp sıcak yosun çorbasının suyundan küçük bir yudum aldım, neredeyse bir gündür yemek yemiyordum.
Taehyung'un gideceğini düşünmüştüm fakat odanın köşesinde bulunan sandalyeyi alıp yatağın ucuna oturduğunda bu düşüncemin yanlış olduğunu fark etmiştim.
Yavaşça başımı ona çevirdim, öylece oturmuş beni izliyordu. Neden? Diye düşündüm bir an duraksayıp. Neden bakıyordu?
Benden hoşlandığını da düşünebileceğim bir bakış değildi bu. Sadece, öylece durup bomboş bakıyordu. Bir anlam içermediğini gözleri bana bağırıyordu sanki.
Şaşkınlıkla ona baktığımı fark ettiğinde önüme dönmem için gözleriyle işaret etti. Yutkundum, emir veriyordu ve dinlemekten başka bir çarem olmadığını biliyordum.
Başımı tekrar önüme döndürdüğümde yemeğime uzun uzun baktım, demin yemek için sabırsızlanıyordum fakat şimdi onun korktuğum gözleri üzerimdeyken yemek yemek istemiyordum.
Bana yine bir şey yapar mıydı? Aklımdan çıkaramıyordum. O kadar güçsüzleşmiştim ki burada, elim ayağım çekilmiş, hayat enerjim gitmişti.
Titreyen elimle tuttum yemek çubuklarını , pirinç kasesinden pirinç alıp ağızıma alıp isteksizce çiğnemeye başladım.
Delici bakışları altında eziliyor, gerim gerim geriliyordum. Göz ucuyla bakmak istesem de kendimi durdurdum önüne dön denmişti bir kere. Dinlemem gerekiyordu.
Önüme düşen saçlarımı geriye itmedim, en azından yüzümü görmesini istemiyordum.
"Hızlı ye." Dakikalardır suspus olan sadece gözleriyle beni didikleyen adam konuştu, Taehyung.
Başımı kaldırıp ona baktığımda çatık kaşlarıyla karşılaşmıştım. Bir süre öylece izledim onu, çatık kaşları yerini değiştirmedi, aksine çenesini sıkmaya başladığını fark ettim. Sinirleniyor muydu?
Bir şey söylemeden önüme döndüm. Aynı ağırlıkta yemeğe devam ettim, hızlı yemek yiyemiyordum şuan çünkü başım dönmeye ve bazı şeyleri ikişer görmeye başlamıştım.
Gözlerimi kapatıp açtım, önümde ki yosun çorbası neredeydi seçemiyordum bile.
Başımı iki yana salladım , kesinlikle kendime gelmek zorundaydım. Bayılmamalıydım.
"Başım." Elim başıma giderken o hala oturmuş sadece beni izliyordu. Elim benden izinsiz düştüğünde yatağın köşesinde asılı kalmıştı, gözlerim kapanmak için direndiğinde uyanık kalmak için kendimi zorluyordum.
Gözlerim kapanıp sırtım yatakla birleşmeden önce tek gördüğüm Taehyung'un kalkıp önümdeki yemeği alıp beni kaldırmaya çalışmasıydı.
....
Bağırma sesleri ve karnımdaki kesiğin sızısıyla gözlerimi aralamaya zorladım kendimi.
Gözlerim yavaş yavaş biraz açılmıştı fakat kirpiklerimin sıklığından görüş alanım hala fazlasıyla dardı.
Bir süre sonra tamamen açık olan gözlerimle etrafı incelemeye başladım, en son bayıldığım yer ile alakası yoktu buranın.
Gözlerimi korkuyla araladım, neden buradaydım?
Uzandığım yerde hızla doğrulmaya çalıştım fakat karnımdaki ağrı sırtımın tekrar yatak ile buluşmasını sağladı.
Elim karnımdaki yaraya uzandığında oldukça dikkatliydim. Sargı bezi olduğunu fark ettiğimde şaşırdım, o an başka bir şey daha fark etmiştim, beyaz elbisem değişmiş yerine temiz bir kıyafet giydirilmişti, vücudumdaki sık olmayan kan lekeleri de temizlenmişti.
Yerimde kıpırdandım, yavaş olup, yaranın zarar görmemesini umarak ayağa kalktım, başımın ağrısı çoğalırken kendimi sakinleştirmek için derin nefesler almaya başladım, küçük ve yavaş adımlarla siyah duvarları olan bu odada gözlerimi gezdirdim.
Önceden olduğum oda çok özensizdi ve rutubet kokuyordu. Fakat bu oda siyah ve gri renginin hakim olduğu, pahalı tablo ve eşyalarla doluydu.
Kapı açılıp içeriye biri girdiğinde arkaya dönük olan sırtımı kapıya döndürdüm, ne zaman yanıma geldiğini bilmediğim Taehyung ile karşı karşıya kalmıştım.
"Kıyafetlerimi kim değiştirdi?" Dedim tereddütle karışık merakım ile.
Taehyung, havada olan başını benim için indirdiğinde konuştu, "Ben." Gözlerimi şaşkınlıkla araladım, burada benden başka bir kadın olmadığını biliyordum fakat ölesiye korktuğum bir adamın kıyafetlerimi değiştirmesindense günlerce pis kıyafetlerle kalmayı yeğlerdim.
"Sen mi?" Şaşkınlığım tüm yüzümden okunuyordu ama tepki gösteremeyecek kadarda etkisiz elemandım.
"İlgimi çekmiyorsun." Dedi, bana bir şey yapmak istemediğini belirtir gibi. Fakat bu bana etki etmedi. Her halükârda kıyafetlerimi, hatta iç çamaşırımı bile değiştirmiş bir adamdı karşımdaki.
Korkudan kaynaklı bir şey diyemediğim için sadece sessiz kalıp, sinirimi ve utancımı kendi içimde yaşamaya devam ettim, berbattım. Çok geçmeden, belki birkaç saniyenin ardından Taehyung'un hareketlenip odayı terk ettiğini gördüm, büyük ihtimal sadece uyanık mıyım diye kontrol etmeye gelmişti, bilmiyordum.
Dudaklarımı dişleyerek etrafıma biraz daha bakındıktan sonra, tekrar yatağa dönüp, uzandım. Ne zaman buradan çıkacağımı merak ediyordum, özellikle neden burada hala tutulduğumu.
Tekrardan bölümleri düzenleyen Jalemina'dan selamlar!
Aslında Sexist kitabını yazmakla meşgulüm, henüz beş bölümü bitirebildim ama altıncı bölüm için aklıma bir şey gelmediğinde buraya gelip bölümleri düzenlemeye geri döndüm, neyse siz kitabı okumaya devam edin.
Öpüldünüz!
05.07.21
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Over | Taennie
FanfictionÖfkeliyim, oyun oynamak eğlenceli Karanlık oda, kırmızı kan Dolu şişe, kırık cam Uyandır beni Bana beni uyandırmak istediğini söyle LOVE OVER | 06.12.2020 - 31.01.2021 Taennie#1