7: so high

1K 114 138
                                    

twenty one pilots - hometown

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

twenty one pilots - hometown


Başım ağrıyordu.

Zaten bu aralar kötü olan modum son olaylardan sonra iyice berbat olmuştu. Duygularım birbirine karışmış, hayal kırıklığı her zerremi sarmıştı. Birini bu kadar severken aynı oranla nefret etmek çok acıydı. Daha doğrusu nefret etmeye çalışmak.

2 gündür doğru dürüst düşünemiyordum ve üzüntüm sanki vücuduma yansımış gibi başım ağrıyordu. İçtiğim ağrı kesicilerin de bir halta yaradığı yoktu.

Liseli kızlar gibi elimde çikolata kavanozuyla aşk acısı çekiyordum. Başımı aralıksız bir saattir ağlamadan gözyaşı döktüğüm Eunbyul'un dizinden kaldırdım ve L koltukta oturdum.

Son olan olayları kızlara tabi ki anlatmıştım. Aslında ben anlatmak istemesem bile onlar kafede çoktan bir şeyleri sezmişlerdi. Görüntülü konuşmamızdan sonra Chae evime gelip bana söz hakkı tanımadan, beni zorla Eunbyul'un evine getirmişti. Planlarına göre 2 gün hep birlikte Byul da kalacaktık. Ve benim moralim yükselecekti.

Şu anda Eunbyul'un 2 katlı müstakil evinde, L koltuğundaydım. Karşımdaki pufların birinde Jieun diğerindeyse Chae oturuyor, kimse ağzını bile açmıyordu.

Eunbyul'un ailesi Londra'da yaşıyordu. Byul ve ondan 2 yaş küçük kardeşi de Koreli olmalarına rağmen Londra'da doğmuştu zaten. Sonra iş sebebiyle Seoul'e gelmişler ve tekrar Londra'ya dönmüşlerdi. Byul ve kardeşi dönmek istememiş, birlikte eve çıkmışlardı.

Babasının hem Kore hem de İngiltere'de holdingi vardı ve İngiltere'nin en zengin sayılı iş adamlarındandı. Çocuklarına fazlasıyla değer verirdi ve onların her isteğini yerine getirirdi ama Eunbyul karakteri gereği böyle şeylerden çekinirdi.

Ev 2 katlı bir müstakil evdi. Ev ile bitişik garajları da vardı. 4 odası, 5 banyosu, 1 mutfağı, yemek odası, çalışma odası ve salonu vardı. Her odası çok genişti. Ev genel olarak gri ve beyaz tonlarında düzenlenmişti, evin içindeki dolaplar, kitaplık gibi eşyalar ise mat siyahtı. Evin belli başlı yerlerinde kırmızı ve sarı renkleri de görebilirdiniz. Byul ve kardeşinin en sevdiği renkleri. Evin etrafı kalın, beyaz  duvarlarla çevriliydi. Ön ve arka olmak taraf olmak üzere geniş bir bahçeleri vardı. Ön tarafında havuz varken arka tarafı masalar, koltuklar, salıncak ve ağaçlarla kaplıydı.

Şu an Byul'un kardeşi evde olmadığı için bu kadar rahattık. Bir haftalığına ailesinin yanına gitmişti sanırım, pek duymamıştım. Salon ve mutfak ilk katta olduğu için salondan bahçeye açılan sürgülü cam kapılardan yağan yağmuru izliyordum. Chae sonunda sessizliğe dayanamamış olacak ki yakınır bir tonla konuşmuştu.

"Bayılacağım ama şimdi. Alice, ben seni böyle görmeye alışkın değilim. Artık toparlansan olmaz mı hayatım? Bak 3 gün geçti üstünden. 3 gündür ölü gibisin..."

honeypieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin