24: every end that ends well

802 68 93
                                    

halsey & khalid - eastside

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

halsey & khalid - eastside


Uzun zaman önce bana "aşk nedir?" diye sorsanız size doğru düzgün bir cevap veremezdim. Herkes aşkı farklı bir biçimde yorumlardı. Herkesin aşkı kendineydi çünkü. Kime aşık olacağımızı kontrol edemezdik ya da ondan vazgeçebilmeyi...

Ama şimdilerde bu sorunun cevabını çok net söyleyebilirdim; Nakamoto Yuta

Benim için aşk demek Yuta demekti. Uzun zamandır en büyük kalp ağrım, kesilen nefesim, midemdeki kelebeklerim... Önceden mideme verdiği ağrılar yerini kelebeklere bırakmıştı. Öğrenmiştim. Aşkı, sonunda yaşayarak öğrenmiştim. Çektiğim acılar, ağladığım geceler ise bedellerimdi. Çünkü her mutluluğun zorlukları ve bedelleri olurdu.

Kafamı yoldan çekip sürücü koltuğundaki Yuta'ya çevirdim. Kıstığı gözlerini yoldan çekmeden üzerindeki kahverengi kazağı düzeltti ve gülümsedi. "Bugün ekstra mutlusun?" Oturduğum koltukta dizlerimi kendime çektim ve vücudumu tamamen ona çevirerek yanıtladım. "Neden, olamaz mıyım?"

"Olabilirsin tabii. Ama durup durup aptal gibi sırıtmak senlik hareketler değil sanki..."

İstemsizce tebessüm ederken kafamı sallamıştım. Mark'ın planı üzerine deniz kenarına doğru yola çıkmıştık. Söylediklerine göre içki içip gün batımını izleyecektik. Jaehyun kardeşiyle Byul'u alacak, Johnny Chae ile birlikte gelecek ve Taeyong ile Jieun ise hazırlıklar konusunda Mark'a yardım edeceklerdi.

Herkes planı yapmıştı ve dersleri ekip bütün günümüzü buna ayırmıştık. Yarım saatin sonunda plaja vardığımızda herkesin çoktan geldiğini görmüştüm. "En geç biz kalmışız Yuta!" İsyan edercesine konuştuğumda umursamazca omuz silkip yanıtlamıştı beni. "Boş versene güzelim. İşlerden kurtulduk işte."

"Üşengeç herif..."

Arabadan indik ve kırmızı-beyaz renkli, kareli, büyük örtüye oturduk. Benim yanımda Yuta vardı, onun yanında ise Jaemin ve Mark. Karşımızda yan yana oturan Jaehyun ile Eunbyul, onların yanındaysa Taeyong ile Jieun ve Johnny ile Chae vardı. Daire şeklinde oturduktan sonra, Mark gururla sırıtarak kadehleri çıkardı ve herkesin eline tutuşturup kırmızı şarap doldurdu.

Omuzlarıma konan battaniye ile kafamı Yuta'ya çevirdim. Uçuşan kahküllerimi gözlerimden çektikten sonra burnumun ucunu öptü. Sesi kısıktı, "kızarmışsın, üşüyor musun?" Tebessüm ederek yanıtladım onu. "Çok değil." Hava gerçekten buz gibiydi ve deniz kenarı olduğu için rüzgar fazla esiyordu. "Tamam o zaman" dedi ve kolunu belime sarıp sarıldı. Başımı omzuna yasladıktan sonra dönen muhabbete kulak kesilmiştim.

"Asla olmaz ya! Bunu bana nasıl söylersin Taeyong? Ben senin sevgilinim, her zaman beni savunmak zorundasın sen." Sarı saçlarını savurup kollarını göğsünde birleştiren Jieun'a şaşkınlıkla bakan Taeyong, ağzını açmamak için zor duruyor gibi görünüyordu. İyi ki imdadına Chae yetişmişti. "Hayır yani şuna bak, tam bir drama queen! Çok değil, iki dakika rahat dursan ölür müsün? Bir rahat bırak çocuğu çakma sarışın..."

honeypieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin