43. Bölüm: Sakaar

941 57 116
                                    

Yüzüme çarpan parlak ışıkla gözlerimi kıstım. Başımda keskin bir ağırı vardı. Vücudumun her yeri kırık gibiydi. Hangi cehenneme düşmüştük kim bilir? Bi dakika biz makinenin içindeydik nasıl oluyor da dışında uyanmıştım. Peter neredeydi? Doğru ya Peter da vardı yanımda. Derin bir nefes alıp başımı kaldırdım. 3-4 metre yanımda Peter'ı gördüm. O da yavaş yavaş kendine geliyordu.

Biraz etrafa baktım. Çöplük gibi bir yerdeydik. "Melody" Peter'ın yorgun sesini duyunca tam olarak ayağa kalktım. Bacağım çok fazla acıyordu. Topallayarak yanına gidince kendimi Peter'ın üstüme attım. Her yerim ağrıyordu. Peter'ın suratına bakınca benim suratımın da öyle olduğuna emin oldum. Kan, ter, toprak içindeydi. Bir anda bana sarıldı. O da korkuyordu. Bilmediği bi yerde böyle uyanmak kimi korkutmaz ki. "Nerdeyiz biz" dedi yorgun sesiyle. Cidden nerdeydik.

"Hey siz ikiniz" bir kadın sesi duymamızla aynı anda kafamızı oraya çevirdik. "Benimle geliyorsunuz" diyip elindeki silahla bize ateş etti. Hiç bir şey olmadı sadece boynumuza çip gibi bir şey yapıştı.

"Sen de kimsin!" dedi Peter. Kadın cevap vermeyip uzay gemisine doğru yürüdü. Uzay gemisi? Ahh dünyanın dışındayız harika. Bilmediğimiz bir yerde uyandık diye korkarken şimdi uzayda bilmediğimiz bir yerdeyiz. "Hey cevap versene kimsin" diye üzerine yürümeye başladım. Eline kumanda gibi bir şey aldı. "Bana yaklaşma"

"Neden korktun mu?" dedikten sonra yumruğumu suratına geçireceğim sırada kumadanın düğmesine bastı. Vücudumun her yeri elektrikten dolayı titremeye başladı. Elektrik veriyordu. Daha fazla dayanamayıp yere yığılınca gözlerim karardı.

▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎
"Seni bulduğumuz için korkma. Yuvanızdasın ve artık geri dönüş yok. Kimse burdan geri dönemez. Peki burası neresi? Cevabı ise Sakaar. Kozmik kapılarla çevrili Sakaar, bilinenle bilinmeyenin sınırında yaşar. Kayıp ve toplanmışların buluşma noktasıdır. Senin gibi. Ama Sakaar'da, önemlisin. Değerlisin ve seviliyorsun..." konuşan robot kadının konuşmalarını dinlemeyi bırakıp yavaşça kendime gelmeye başladım. Tren gibi bir yerde bir koltukta gidiyordum. Etrafımda hologramlar vardı. "Noluyo lan" dedim kendi kendime. Ellerim koltuğa bağlanmıştı. Kafamı yan tarafa çevirince Peter'ı gördüm. Sadece ileriye bakıp kadını dinliyordu. "Hey Peter" yüzü ağlayacak gibi buruşmuştu.

"Kimse seni Grandmaster kadar çok sevmiyor. Buranın ilki o. Ilk kayıp ve ilk bulunan. Sakaar'ın yaratıcısı. Şampiyonlar yarışının babası. Bir hiçtin artık bir şeysin. Artık Grandmaster'ın malısın. Tebrikler, 5 saniye içinde Grandmaster ile tanışacaksın... Hazır ol... Şimdi Grandmaster ile tanışacaksın" kırmızı işıkları yanıp sönmeye başlayınca kendimi çok rahatsız hissettim. Gözüm yorulmaya başlayıp kulaklarım kazınıyordu resmen. Peter bir anda çığlık atınca tüm dikkatim ona döndü. Tamam rahatsız ediciydi ama çığlık atmaya da gerek yoktu.

O tren gibi ilerlediğimiz, hologramlı ortamdan çıkıp bir odaya ışınlandık. Etrafımızda garip garip giyinmiş insanlar bize bakıyordu. Hatta direkt Peter'a bakıyolardı. O çığlığı ben bile atamazdım o kadar tiz bir sesti.

En başta küçük taht gibi bir şeye oturmuş bi adam sessizliği bozdu. "İkiside kızdı değil mi?" dedi yanındaki kilolu kadına. Peter'ı kız sanmasına sırıttım. "Hayır şurdaki kız şurdaki erkek" diye bizi sırayla gösterdi.

"Pekala beni şunlara yaklaştırın" diyip ayağa kalkma zahmetinde bulunmadan yanındaki askerleri onun koltuğunu bize doğru itti. Bize garip garip bakıp yanındaki askere kilolu kadını göstererek "Hanımefendiye ödemesini yap" dedi. Tamam buraya kadar susmak yetti artık.

"Bir dakika bir dakika biz satılık değiliz" adam yüzüme bile bakmadan eliyle beni isaret ederek "Şunu susturun" dedi. Ne demek susturun ya. "Bana bak-" derken kafama aldığım sert darbeyle gözlerim karardı.

▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎
"Ölmüş müdür sizce" "Hayır o koca bir binanın üstünden düştü ölmedi bi tavayla ölmez" "Emin misin dostum hiç hareket etmiyor" "Hadi ama nefes alıyor hiç mi bir şey bilmiyorsunuz" beynimin içinde yankılanan seslerden dolayı yavaş yavaş kendime geldim.

"Aha uyanıyor" en sonunda gözümü açınca tepemde bana bakan Peter ve mavi ten rengi olan garip biri vardı. "Melody saatlerdir baygınsın öldün sandım beni çok korkuttun" Peter endişeli olduğunu sesinden belirtiyordu. "Tamam iyiyim ben" gözlerimi ovuşturarak yere oturdum.

"Nerdeymişiz biz kimmiş bu adamlar Peter" Peter yanıma yaklaşıp o da beni gibi yere oturdu. "Sakaar diye bi yerdeymişiz Grandmaster adında bi abi horoz dövüştürür gibi birilerini dövüştürüyormuş bizi de bu yüzden getirmişler şampiyonunu yenelim diye saçma bi şeyler" ahh bi bu eksikti harika. Başımı duvara dayayıp tavana bakarak sabır diledim. "Üzülme Melody en azından birlikteyiz ve ışınlanma makinesinin yerini biliyoruz burdan kaçıp makinenin yanınan gider tekrarda dünyaya döneriz"

Şuan ihtiyacım olan tek şeyi yapıp Peter'a sarıldım. "Teşekkür ederim" o da bana sarılınca yorgun olduğumu fark ettim. Her yerim ağrıyor kılımı kıpırtatacak halim kalmadığını hissedince gözlerimi kapatıp uyumaya başladım. Acaba bizi burada neler bekliyordu....

▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎
Seeellaaammmm dossttllaarr

Ne zamandır yoktum biliyorum çünkü yaşadığım şehirde bazı sınavlar yapıyorlar onlara çalışıp girdim ve bi akrabam virüsten öldü :/
Yani çok vaktim olmadı ondan yazamadım affediiinn

Vee hepinize mutlu yıllar dileriiimm bu gün bu lanet 2020 nin son günü diye bölümü hemen atmak için kısa yazdım ama ben yine yazarım siz merak etmeyin bi kere yazmaya başlayınca yazıyorum bilirsiniz fjdhdhdhsh

Ve şimdi kötü bi haberim var... Anca seneye yeni bölüm atarım... jfzjfjahrhsheurhw

Bu şakayı yaptığıma göre artık rahatça ölebilirim :')

Hadi ben kaçtıımm

PETER PARKER (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin