• GİRİŞ •
Ellerimle yüzümü kaplayıp 'Tanrım bana yardım et' diyerek yalvardığım gün anlamalıydım hayatımın tepetaklak bir düzlükte yuvarlandığını. Zor değildi. Ama zor olmayışı yaşadıklarımın kolay olduğunu göstermiyor ve bundan sonra yaşayacaklarımın kolay olacağı temennisini vermiyordu bana. Yürüdükçe çıplak ayak tabanlarıma batan cam kırıklarını çıkarmak için elimde bir cımbız ve önümde o kırıklarla devam eden kilometrelerce uzunluktaki yol... Gözlerim ikisi arasında mekik dokurken neden çıplak ayaklarla bu yolda yürüdüğümü sorgulamıyordu bile. Kuralda bu değil miydi zaten?
Sorgulama, yap!
Hayatımda hep beni tanımladığına inandığım kurallarla devam etmiştim yoluma. O kurallar olmasa hayata karşı savaşamazmışım gibi hissederdim, pes etmiş biri gibi, ezik biri gibi. Bunları düşündükçe de düşüncelerim bir ip gibi boğazıma dolanır ve boğuluyormuş hissi verirdi bana. Bu yüzden kurallarımı kendime yöneltirdim. Bencillik sayılmazdı, asla bencil bir insan değildim. Kısaca söylemek gerekirse kendimi, benimde dahil olduğum dünyadaki herkes topluluğundan korumaya çalışıyordum.
Çünkü insanlar bana göre hep acımasızdı.
Kimseye güvenme!
Her gün kapısını çekip aşina olduğum yolda yürümeye başladığım evimin sokağı bile yaşadıklarımın sorumluluğunu üstüme yükleyen insanlarla doluydu. Karşı komşumuz Elif Hanım vardı mesela, her hafta korkusundan beyazlarını kapatmak için soluğu kuaförlerde alan ve beni her gördüğünde burun kıvırıp sessizce 'yüzsüz' diye mırıldanan. O her ne kadar sessiz söylediğini zannetse de her defasında duyarım bu kelimeyi. Ama alınmıyorum. Alışmak mı yoksa umursamamak mı bilmiyorum, sadece onunda düşündüğü üzere duymamış gibi yapıp çekiliyorum.
Sonra üst komşum Meral teyze, yaşlandıkça insanların daha planlamacı olduğuna dair ortaya attığım teorimin kanıtı. Evde rahatça oturamayayım diye yaptığı planlardan bahsediyorum; balkondan defalarca üstüme süpürdüğü tozlar, evin içinde paldır küldür yürüyüp günde en az iki kere eşyaları sürterek yerlerini değiştirme isteği gibi şeyler. Ama onlara da kızamıyordum. Bu tavırlarının tek sebebi annem ve babamdı çünkü.
Ben ise anne ve babasının mahvettiği hayatını koparılmış anılardan bantlayarak yeniden düzeltmeye çalışan, umudunu içindeki serçenin kanatlarına yükleyen genç bir kızım.
Yokuşa sürüyorum hayatımı. Kuralsız ve basitin arkasında özünde kurallı ve karışık yaşıyorum. Kötü insanlardan nefret ediyor ve dünyanın bir an önce kötü insanları uzay boşluğuna kusması gerektiğini düşünüyorum.
Düşünüyordum.
Öğrenmem gereken gerçeklerin peşine düşmeden, intikam arzusunun kelepçeleri bileğime dolanmadan, iyilerin de o kadar masum olmadığını öğrenmeden önce.
Onunla tanışmadan önce.
🌺
Düştüğü yerden her defasında daha güçlü kalkan Anka kuşlu yürekler için.
~
Kitaba başlama tarihinizi bırakmayı unutmayın, keyifli okumalar :)Yazarken düşündüğüm karakterleri buraya bırakıyorum. Okurken zihninizde canlandırabilirsiniz.
Instagram/ Twitter: duvidex
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH PETUNYA
Teen FictionGörmeyenlerin çıkmaz sokak sandığı, görmeyi bilenlerin kaçış mabedidir. Ve sen Anka, eşeleyeceksin. Öğrenmek için kazıdığın toprağa bedenini gömeceksin. 15.12.2020~