1.5

247 25 76
                                    

Tzuyu,

Kendi adıma ne kararlar vereceğimi artık bilemiyordum çünkü istediklerimin hiç birisi gerçekleşmiyordu. Jungkook'a sebepsizce güvenmek istiyordum.

Arin çok zekiydi ve gerçekten de Jungkook'un dediği şey doğru olabilirdi Arin bu ayrılığı yokuşa vurabilirdi. Hayatım tekrardan ama tekrardan yüz üstü bırakmıştı beni dertlerimle.

Banyoda üstüme çeki düzen vermeye çalışarak birbirine giren saçlarımı tarayıp ayırmıştım. Yüzümde ki makyajı silip üstüme giydiğim salaş tişörtü çekiştirip altıma giydiğim şortu da belimden düşmemesini sağladıktan sonra yüzüme soğuk bir su çarparak banyodan çıkmıştım.

Saat oldukça geç olmuştu. Jungkookla öpüşmemiz kapı zilini duyduğumuz an ayrılıp onu bizimkilere yakalanmaması için gizli gizli odama göndermiştim. Eve gelen kızlar ve Soobinle biraz sohbet ettikten sonra yukarıda beklettiğim Jungkook her aklıma geldiğimde ortamdan kaçacak delik arıyordum ama en sonunda bir yalan söyleyerek yukarı çıkıp Jungkook'un yanına gitmiştim.

Odamın önünde durduğum vakit elim korkarak kapı kulpuna gitmişti. Bu odanın arkasında beni nasıl bir Jungkook bekleyeceğini bilmiyordum fakat bugün yeterince cinselliğe doymuştum umarım sınırı zorlamazdık.

Kapıyı korkarak açtığımda karşımda gördüğüm manzara ile şaşırmış hatta kıkırdamıştım bile çünkü Jungkook şuan en sevdiğim kitabı yani Broke kitabını eline almış yatağımda uzanarak okuyordu.

"Kitabı beğendin mi ? Kendisi benim en sevdiğim kitaplardan birisi olur." alayla söylediğim şeyle bakışları beni bulmuştu.

"Kitabı sevdim fakat kız oğlanla barışıyor mu çünkü iddia büyük bir oyun ?" omuzumu bilmiyorum manasında silkerek yatağımın kenarına oturmuştum.

"Normalde bağışlanamaz bir hareket yapmış fakat sonradan bir kaç küçük daha ayrıntı çıktı ve barıştılar " Jungkook Broke kitabını yatağımın altına koyduktan sonra kafasını yastığıma koymuştu.

"Peki sana yapılan bir hata olsa affeder misin yada örnek veriyim senin bekaretini alan şu çocuk pişman olduğunu söylese affeder misin ?"  Sorduğu soru kaşlarıma çatmama sebep olmuştu neden böyle bir soru sorup keyfimi kaçırmıştı ki.

"O konu ayrı bu konu ayrı bekaretimi almasına bir şey demem fakat video işi beni derinden yaraladı o yüzden cehennem de yanacağını dahi bilsem Arin ile ikisine dönüp arkama bakmadan giderim" Söylediğim cümleler onu kasmıştı bu yüzden ona soru soracağım vakit uzandığı yatağımdan kalkarak bana sarılmıştı.

"Sen benim birtanemsim sen benim sarılmak istediğim tek kişisin" Dedikleri karşısında gözlerim buğulanmış kalbim söylediği her kelimeye karşılık daha da hızlı atmıştı.

"Daha doğru dürüst bir ilişkinin adını bile koyamıyoruz Jungkook. Sen ondan ayrılmadığın her gün her saat her dakika kendimi kötü hissediyorum. Ben gerçek manada yoruldum yaşadıklarım hiç kolay şeyler değil ve ben zamanın bize göstereceği şeylerden çok korkuyorum" Haklıyım biliyorum ve Jungkook da bunu biliyor.

"Hadi gel dizi yada film izleyelim biraz kötü olaylardan uzaklaşmış oluruz." Kafamla onu onayladığımda. Ayağa kalkarak çalışma masamın üzerine koyduğum bilgisayarımı ellerimin arasına alıp tekrar Jungkook'un yanına gitmiş ve yanına oturmuştum.

"Tzuyu çarşamba günü boş musun ?" Jungkook'un sorduğu soruyla başımı yukarı aşağı sallayarak onaylamıştım.

"Nereden çıktı bu soru?" dedim.

"Hiç" diye geçiştirmeye çalışırken elimden bilgisayara alarak Netflixe girip arama motoruna Daffodil yazmıştı.

"Daffodil dizisini biliyor musun ?" Bilgisiyardan gözlerini çekip bana baktığında ağzından şaşkınlık nidaları dökülmüştü.

"Evet en sevdiğim dizi sen de mi iziliyorsun ?" Gülerek başımla onayladığımda Jungkook ile bir tane daha ortak yanımızın çıkması yüzümde kocaman bir gülümsemeye sebep olmuştu.

Jungkook'un birden sesli bir şekilde gülmesi ile ellerimi ağzına götürmüştüm.

"Jungkook sessiz ol evde Mina ve Nayeon var." dedim Jungkook susması için ağzını kapattığım avcumun içini öpücük kondurduktan sonra geri çekilerek bilgisayarı kapatıp yüksek bir yere koyduktan sonra vücutlarımızı yaklaştırarak dudaklarıma eğilmişti.

Gözlerimi kapatıp. Jungkookla birbirine yapışmış olan dudaklarımıza yavaş bir tempo ile dillerimizi de araya soktuğumuzda yanaklarım hiç olmadığı kadar yandığını hissetmiştim. Jungkook beni hiç olmadığım birine dönüştürürken aynı zamanda çok özel hissettiriyordu.

Jungkook alt dudağımı çekiştirip dudağımı emerken bende aynısını onun üst dudağına uygulamıştım. Nefessiz kalmanın verdiği yorgunlukla dudaklarımızı ayırmıştık.

"Bu iş hiç iyi bir yere gitmiyor." vücudumu kaldırıp Jungkookun üstüne oturduğumda dedim.

"Sen yanımda olduğun her vakit işlerin kötü bir tarafa gitme gibi huyu olabilir mi sence? " dedi

"Sen yanımda olduğun her vakit işlerin kötü bir tarafa gitme gibi huyu olabilir mi sence? " dedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ben seni unutamıyorken, sen beni nasıl unutabildin ?"

Bence Ali Gatie şarkıları mükemmel her bir şarkı bir hikaye canlandırıyor zihnimde

Morsies ₹ TzukookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin