33. BÖLÜM/T✅

140 102 46
                                    

😍😍😍

YENİ BÖLÜMÜ YAZMIŞKEN ATMAK İSTEDİM ÇÜNKÜ YAZMAK İÇİN VAKTİM ÇOK OLMUYOR. İYİ OKUAMALAR CAN FEDALARIM...😋😍😘😘

LÜTFEN SATIR ARASI YORUMLARINIZI VE DESTEĞİNİZİ ESİRGEMEYİN.😘🥰

3K OKUMA VE TOPLAM 3.5K YORUM, 1.4K DA VOTE OLMUŞ, ELLERİNİZE SAĞLIK. DESTEĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM. UMARIM KOCAMAN BİR AİLE OLURUZ.🥰🥰

"Yeter artık Tazmanya canavarı seni, bu kadar delilik ikimize de fazla!" diyerek hâlâ kavga eden insanların arasından sıyrılıp kapıya doğru yol aldık. Giderken Mercan'ı da kolundan çekiştirdiğimde o da sevgilisinin kolundan çekiştirdi ve dışarı çıkmış olduk. Kendim kavgayı başlatmam yetmiyor gibi Mercan'ı da alet ettiğim için Bulut'cuk Bey sinir küpüne binmiş bana söyleniyordu.

Üst sokaktan polis siren sesleri gelmeye başladığında Mercan sevgilisinin kolunu tuttu ve geldikleri araca doğru çekiştirdi, ben ise hâlen Deniz'in sırtındaydım ve geldiğimiz arabaya doğru ilerliyorduk. Beni de sırtından indirmezmiş, vay gözümün nuru, ülkemin Ayasofya'sı seni.

Deniz beni ilk defa sırtına almıyordu ama bu his neydi, kalbimi nasıl bir güç ele geçirmişti de böyle delice hızlanabiliyordu; bu gücü nereden bulduğumu sorgulamayı es geçtim, ben bu çocuğa nasıl bu derece de âşık olabilmiştim.

Deniz'in sırtına vurmaya başladığımda bir evin bahçesine örülen duvarın üzerine beni bıraktığında artık beni serbest bırakacağını düşünsem de bu sefer elimden tutup ters bir şekilde beni sırtına aldı. Deniz'in poposuyla bakışmaya başladığımda gülümsedim, götü güzel çocuk. Kısa bir yürüyüşten sonra Deniz beni dikkatli bir şekilde arabanın içine itekledi.

"Kızım sen çok fenasın ha!" Gözleri dağınık saçlarıma kaydı, ben ise biçimli kaşlarının altındaki kahverengi gözlerine bakıyordum. Eliyle saçlarımı düzeltti, ardından derin bir nefes alıp "Sakın kımıldama!" diyerek kapıyı kapattı.

Polislerden kurtulmak kolay olmuştu ama kesinlikle o kızın beni şikâyet edeceğini bildiğimden, evime polislerin geleceğinden emin olsam da yine de oradan kaçtık. Hiçbir suç beni kaçıran Deniz'i durduramaz gibi geliyordu bana, sanki bin yıl hapis yatacakmışım gibi apar topar kaçışıyorduk. Bu olaya gülmeden edemedim.

"Bugün amma eğlendim he, hiç böyle aksiyonlar yaşamıyorduk kaç zamandır. Valla yağuşuklu Cemilciğimizin yanına gideceğiz diye çok korkmuştum!" Deniz'e baktığımda arabayı sürmesine rağmen birkaç saniyeliğine gözleri gözlerimi buldu, ardından inanamıyormuş gibi "Ne dedin, yağuşuklu mu, Cemil mi, o süt bebesi mi?" diye alayla sordu. Lakin ben altındaki iğnelemenin gayet de farkındaydım.

"Neyse uzatmayalım, nereye gidiyoruz? Daha karnımızı bile doyuramamıştık, o salak geldi de bizi rahatsız etti!"

"Valla eve gidiyoruz, sabah Burak'a mesaj atmıştım, kuzenlerine haber versin diye. Mercan da burada olduğuna göre çok kaybolma ortalıktan, eve gidelim."

Üzülmüştüm, günümüzün böyle bitmesi canımı sıkmıştı ama yapacak bir şey yoktu. Ne de olsa yarın okul vardı, aynı zamanda sınav da vardı. Alnımın ortasına vurdum.

"Sınav vardı değil mi?" Kafasını salladı.

"Ben cumadan çalışmıştım neyse ki!"

Allah'tan öyle yapmışsın!" deyip göz devirdim.

"Sen de sınava çalışmalısın, aynı zamanda da kopya hazırlayacaktın bizimkilere." Hem sınava çalışmam gerekiyordu hem de Burak ve Mert için kopya hazırlayacaktım. Birinci sınavlarda fizikten batırmışlardı ve notlarını yükseltmezlerse boku yerlerdi.

KANKAŞK - KALBİME FISILDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin