Ne yani onlar başından beri burdamıydı?"Siz...Ne zamandan beri buradasınız?"
"Şey unni biz seni uyandırmayı unutmuşuz."
Beni mi unutmuşlardı. Şaka mı bu.
"Ne?!"
"Yani Bo-ra öyle demek istemedi. Onun demek istediği evden acil çıkmamız gerekiyordu seni o yüzden uyandıramamıştık. Dimi Bo-ra."
Benim fark etmemem için uğraşsada Bo-ra'yı cimciklediğini görmüştüm. Kırılmıştım.
Ben onlar için saatlerce gezmiştim. Nasıl bu kadar basit söyleyebiliyorlardı.
Göz yaşlarımı daha fazla tutmak istemiyordum ama burada olmazdı. Koşarak geldiğim odaya geri girdim. Kapıyı kapatıp arkasındaki anahtarla kilitledim.
Yaşlar teker teker yanağımı ıslatırken rahatlamış hissediyordum. Ne kadar kırılsamda iyi olduklarını biliyordum artık.
NA-RAE'NİN ANLATIMINDAN
"Salak Bo-ra. Attığın yalana bak. Kırdın Sun-hi'yi."
"Ne yapayım bir anda aklıma gelen şeyi söyledim. Gerçeği söyleyemezdik ya."
Başımı geriye yatırıp sıkıntıyla iç çektim. Öğrendiğimiz şeyler basit şeyler değildi.
Yanımda hareketlilik hissedince göz ucuyla o tarafa baktım.
"Şey başını omzuma koyabilirsin orda boynun tutulur."
Bir şey söylemeden başımı Junmyeon'un omzuna yasladım. Sanırım ondan özür dilemem gerekiyordu.
"Özür dilerim Junmyeon."
"Ne için?"
"Sana yaptığım tüm kötü şeyler için."
"Önemli değil ben sana odanı göstereyim dinlen biraz. Sabahtan beri ayaktaydın."
Odamı gösterip gittiğinde arkasından baktım bir süre. Tatlı çocuktu aslında. Ama biz şuan bir oyunun içindeydik ve başımızda bir sürü dert vardı. Bu yüzden uzak durmalıydım. Herkesden.
SUN-Hİ'NİN ANLATIMINDAN
Bir süre sonra kapı tıklatıldı. Umursamayıp ağlamaya devam ettim. Sonra tekrardan tıklatılınca kalkıp kapının yanına gittim.
Sesimi düz tutmaya çalışarak konuştum.
"Gidin kimseyi istemiyorum."
"Sun-hi kapıyı açar mısın? Seni merak ediyorum."
"Açmıyorum. Banane git."
"Lütfen açarmısın? Tek geldim yanımda kimse yok."
Bir süre düşündüm ve birine sarılmaya ihtiyacım olduğunu düşünüp kilidi çevirip kapıyı hafifçe araladım.
İlk önce yüzüme baktı sonra dudaklarını birbirine bastırdı. Gülmemeye çalışırmış gibi bir hali vardı.
"Ne oldu halime mi gülüyorsun?"
"Yok yok yanlış anlama. Çok... tatlısın."
Duyduğum iltifatla yanaklarım hafif bir şekilde pembeleşti. Cidden tatlı mı görünüyordum?
İçeri geçip kapıyı kapattı. İçimdeki sarılma isteğini bir türlü bastıramıyordum.
Sarılsam yanlış anlarmıydı?
Sanırım denemekten zarar gelmezdi.
Sarılacağımı beklemiyor olacak ki bedeni gerildi. Birkaç dakika sonra o da kollarını belime yerleştirip sarılmaya başladı.
Şuan o kadar huzurluydum ki. Bunu anlatamazdım. Belki yanlış yapıyordum. Ona bağlanmamam lazımdı. Ama yanlış olan şeyler bazen çok çekici olabiliyordu ve ben istemeden çekiliyordum.
Ayrılmak istemesemde bir süre sonra ayrıldım yanlış anlayabilirdi.
Doğru olan birşeyi yanlış anlayamaz.
"Sus be!"
"Ne?"
"Yok sana demedim."
"Kime dedin o zaman?"
İç sesime dediğimi söylesem deli dermiydi. Herneyse.
"Boşver. Ve teşekkür ederim."
"Önemli değil Sun-hi ve şunu bil ki arkadaşların senin kötülüğünü istemezler."
"Ne alaka şimdi?"
"Boşver."
"Yaa pislik yapma."
Hafif bir şekilde koluna vurmuştum. Elim koluna deydiğinde titremiştim. Ona deydiğim zaman içimde farklı birşeyler oluyordu.
"Ben içeri gidicem sende rahat rahat uyu tamam mı?"
"Ben uyuyana kadar yanımda dursan."
Dudağımın alt tarafını büküp ona bakmaya başladım.
"Tamam gir yatağa."
Zafer gülüşümü yüzüme kondurup yatağın içine girdim. Gelip yorganı üstüme örttü. Yatağın kenarına oturduğunda rahatça gözlerimi yumdum.
################################
Yine ben sdjsj
Herneyse şimdi tekrardan gidiyorum bir günde iki bölüm yeterli bence.
Bu arada yazım hatalarım varsa kusura bakmayın
Görüşmek üzere.
################################
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POWER #CHANYEOL#
Science Fiction"ERROR" "Saçma bir oyundan da bu beklenirdi zaten." Ama bilmiyordu ki o normal bir oyun değildi.