Ses Kaydı

171 31 21
                                    

Elimdeki peçeteyi tekrar burnuma götürdüm. Sonra yeni bir peçete alıp göz yaşlarımı sildim. Ya neden bu filmi seçtim ki? Resmen kızın tüm güvendiği kişiler ona yumruk çaktı. Sonra da babası onu evlatlıktan reddedince intihara kalkışınca sakat kaldı. Şimdi de bir başına hayatta kalmaya çabalıyor. Ya ama bu çok duygusal!

Ağlamam şiddetlendiğinde elimi peçete poşetine uzattım. Ama elime hiçbir şey gelmedi. Ne yani onca peçeteyi bitirdim mi? Ama filmin daha ilk 5 dakikasını izlemiştim. Elime aldığım kumanda ile televizyonu kapattım. Eğer böyle giderse malikanede peçete kalmaz. Ve alfred bana uzun mu uzun bir nutuk çeker.

Canımın sıkıntısı ile yatağımın yanındaki tekerlekli sandalyeyi iyice yatağa yanaştırdım. Sağlam olan bacağımın da yardımıyla sandalyeye oturup odamdan çıktım. Salonda kimse yoktu. Sonra salonun arka tarafındaki uzun yemek masasına baktım. Sofra daha toplanmamıştı. Ama dick beni biz toparlarız sen git dinlen demiş ve beni odama sürüklemişti. Sonrada zaten öğleden sonraya kadar uyumuştum -bayılmıştım-. 

Sonra biraz daha ilerleyerek merdivenlerin önüne gittim. Of ya ben kendi odamı çok özledim. Aslında yürüyebiliyordum ama canım yanıyor ve çok yavaş yürüyorum. Ne olurdu ki bir asansör olsa şu koca malikanede? Kendi kendime sinirlenmiştim gene. Hem daha bacağımın nasıl kırıldığını dahi bilmiyorum. Acaba geceleri gördüğüm o soğuk betona düşme rüyaları ile bir alakası olabilir mi? Yoksa beni binadan mı attılar? Yani ben atlamış da olabilirim ama kesin onlar attı. Çünkü ben o kadar deli değilim.

Saçmaladım gene. Merdivenler ile bakışmayı bırakıp dün geceden kalma sofrayı zor bela toparladım. Yani tekerlekli sandalyeyi sürerken tabak taşımak göründüğü kadar kolay değil. Sonra hepsini makineye dizdim ve düğmeye bastım. Derin bir oh çekip salona gittim. Kendimi o yataktan bile rahat olan koltuğa attım ve televizyonu açtım. Şimdi aklıma geldi. Bu malikanede kaç televizyon var? 

Aklıma gelen soruyla kıkırdadım. Cidden nasıl bir bilinç altına sahibim? Derin bir nefes alıp televizyondan daha önce izlediğim bir film açtım. Dabbe. Bu film beni korkutmak yerine gülme krizine sokuyor. Bir kere bu filmi sinema salonunda izlemiştim. İnsanlar çığlık atarken ben kahkaha arıyordum. Sonra benim çarpıldığımı falan düşündüler sanırım benden uzaklaştılar.

Filmin ortalarına doğru bir kapı sesi geldi. Ben de bir kedi gibi koltuğa uzandım ve rol yapmaya başladım. Bakalım benden habersiz ne işler karıştırıyor bunlar.  Kulaklarıma ilk bruce'un sesi ilişti. ''Çocuklar dün gece çok iyi iş çıkardınız. Ama bir daha bu kadar tehlikeli meselelere bulaşmayın.'' Ne meselesi? Hem dün gece ne oldu ki? 

''Bruce az kalsın ölecektin ve şimdi biz mi suçlu olduk?'' Dick'in cümlesi ile tepki vermemek için kendimi zor tuttum. ''Ben sizi suçlamadım!'' Bruce'un sinirli sesi tekrar kulaklarıma doldu. Adım seslerinden anladığım kadarıyla daha yeni salona girmişlerdi. Dick ne bruce kavga etmeye devam ederken bana doğru gelen birini fark ettim.

''Çocuklar. Biraz sessiz olun!'' Timin cümlesi ile hafif kıpırdandım. ''Görünüşe bakılırsa tüm gece bizi beklemiş.'' Bir kişi daha bana taraf geldi. ''Harika! Şimdi de prensese bir açıklama borçluyuz. Ne diyeceğiz? Batman olan bruce senin babanın adamları tarafından tuzağa düşürüldü. Biz de onu kurtarmak için neredeyse canımızdan oluyorduk? Ben en başında-'' Bir anda yerimden fırlayarak ''NE?'' diye bağırdım. 

Anında bana dönen beş göz ile bu yaptığıma şimdiden pişman oldum. ''Sen...'' Jason sinirle bana baktı. ''Hepsi senin yüzünden! Sen bir casussun de mi? Sevgili babanın küçük güvercini! Hah kevın'ın kanından birine nasıl güvenilir ki zaten?'' Ne saçmalıyordu bu? Beynim iflas etti. Acaba kafamı kaldırsam dumanları görebilir miyim? 

Gotham'ın Puslu SokaklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin