Başlık: 40. Sone, William Shakespeare
- Lütfen bana şaka yaptığını söyle.
Arthur bıkmış bir şekilde nefesini verdi.
- Merlin, kalede bütün gün boş boş oturmaktan kafayı yiyeceğim ve Gaius'un yakın zamanda mucizevi bir çözüm bulması pek olası görünmüyor. Ava bile çıkamıyorum, en azından gidip biraz temiz hava alsam iyi olurdu.
- En azından bir at arabası-
- Son kez söylüyorum, at arabası falan almayacağız. Ata binmeyi özledim.
Merlin dudaklarını birbirine bastırdı.
- Arthur dedi kendini ortamdaki tek sağduyulu insan gibi hissederek. Ata binmeyi özlemen beni terkine atıp bayır aşağı at sürebileceğin anlamına gelmiyor.
- Bilemiyorum Merlin dedi Arthur yüzünde sinirlerini hoplatmak üzereyim sırıtışıyla. Bir düşünelim, sana dokunmadan herhangi bir şey yapamam, at sürmek de dahil. Sen benim uşağımsın, ki bu da söylediğim şeyleri yapman ve isteklerimi gerçekleştirmen gerektiği anlamına geliyor. Elimizdeki bilgilere bakacak olursak sanki ata binmeyi özlemem seni terkime atıp bayır aşağı at sürebileceğim anlamına geliyor gibi.
Merlin ona şu an hiç mutlu değilim ve bunun acısını bir şekilde çıkaracağım bakışını attı, fakat bunun sadece Arthur'un sırıtışının genişlemesine sebep olduğunu farkedince ofladı.
- Her neyse dedi kendini yenilmiş hissederek.
Arthur sırıtarak onu çekti (doğal olarak bütün konuşma boyunca el ele tutuşmuşlardı) ve ikili atın beklediği yere doğru yürüdüler.
- Ata nasıl bineceğiz peki?
Arthur gülümsedi. Merlin'in elini bırakarak hızlıca iki eliyle belinden kavrayıp Merlin daha ne olduğunu anlamadan onu hızlıca atın üstüne oturttu. Ardından tekrar sol eliyle bu sefer Merlin'in sol elini kavradı ve uşağın önünde kenetlediği ellerine basarak Merlin'in yardımıyla ata bindi.
Merlin'in sol elinin kendi elinin üstünü tutmasını sağladıktan sonra dizginleri tutarak aynı sinir bozucu kendini beğenmiş şekilde konuştu.
- İşte böyle.
Merlin elinde başka mazeret kalmadığının farkında olarak nefesini verdi. Arkadan Arthur'un kıs kıs güldüğünü fark edince onu dirsekleyip Arthur'dan tuhaf bir ses çıkınca sırıttı.
- Pekala bu kadar yeter dedi Arthur gıcık olmuş bir şekilde. Gitme zamanı.
Merlin şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı ve boynunu çevirerek Arthur'a baktı.
- Yanımıza muhafız almıyor muyuz?
Arthur ona güvenle sırıttı.
- Merak etme Merlin, bir elimle seni tutarken diğer elimle bize kim saldırırsa saldırsın alt edebilirim.
Kesin.
Merlin bu gerizekalı prensin ölmemesini sağlayacak kişi olarak kendini tayin eden kadere söverken Arthur topuklarıyla atı harekete geçirdi.
Merlin Arthur'a çok yaslanmamaya çalışarak bacaklarını ata bastırırken şimdiden ne zaman geri döneceklerini düşünmeye başlamıştı.
--
Merlin tabii ki bunu Arthur'a itiraf etmeyecekti, ama sonunda açık havada doğayla çevrili olmak gerçekten iyi gelmişti. At kenarda otlanırken Merlin ve Arthur el ele tutuşarak ağaçlardan birinin gölgesine sığınmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADEH
FanficMerlin'e dokunmazsa ölecekti. Acıdan kendinden geçerek, ateşler içinde, kıvranarak ölecekti. Fakat Merlin'e böyle dokunmaya devam ederse Merlin'in içinde bir şeyler ölecekti.